Hayat rehberi Kur'an

Müslümanlar için ise dünyevi isteklerin yanında ahiret saadetlerini elde etmek çok daha önemli bir amaçtır. Bu noktada bu amaca ulaştıran yol gösterici ve rehber olarak Kur'an, gündeme gelmektedir. Bu yazımızda da Kur'an-ın indirildiği ay Ramazan ayını uğurlarken, indirildiği mübarek gece Kadir Gecesi'ni idrak etmişken ve bayram heyecanı yüreklerimizi kuşatmaya başlamışken kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim-i daha yakından tanımamıza vesile olacak bir eseri incelemek istedik.

İnceleyeceğimiz eser Prof. Dr. Musa BİLGİZ tarafından kaleme alınan "Hayat Rehberi Kur'an" adlı çalışmadır. 2019 yılında Gece Akademi yayınevi tarafından basılan eser toplam 366 sayfadan oluşmaktadır. Hayat Rehberi Kur'an eseri altı temel başlıktan oluşmaktadır. Ve her başlık kendi içinde alt başlıklara ayrılmaktadır.

Eserin içeriğine, bölümlerine ve dikkatimizi çeken kısımlarına kısaca değinilecek olursak, Birinci Bölümde "İlâhî Mesaj ve İnsan" konusu ele alınmaktadır. Bu bölümde yazar, Müslüman toplumların teknoloji ve sosyal meseleler başta olmak üzere birçok alanda geri kalmasının nedeninin Kur'an-a hak ettiği değerin yeterince verilmemiş olmasından ötürü olduğunu ifade etmektedir. Bölüm içerisinde sık sık Kur'an-ın önemine ve kaynağının Allah olduğuna tekrar tekrar vurgu yapmaktadır. Akabinde yazar, Kur'an-ın muhtevasına değinmektedir ve Allah'ı hakkı ile tanımak ve tevhid bilinci, insanlığın vahiy ile tanışması, nübüvvet, insanların dünya hayatındaki birbirleri ile olan ilişkilerine binaen sorumlulukları ve ahiret hayatı ile ilgili bilgilendirmektir. Sonrasında ise yazar, Kur'an-ın insanlık tarihine nasıl müdahale de bulunduğuna değinerek birinci bölümü bitirmiştir.

İkinci Bölümde "Kitapların En Güzelini Tanıyalım" başlığı altında Kur'an-ın yine Kur'an-dan tanımlamaları olan niteliklerine ve isimlerine yer verilmiştir. Bu bölümde Kur'an-ın hem dünya hem de ahiret için kurtuluş yolunu gösteren mükemmel bir rehber ve insanı adeta kuraklıktan kurtaran mükemmel faziletlerle, donatan bir rahmet pınarı olduğu ifade edilmektedir. İnsanlık tarihi boyunca hiçbir haberin etkisi Kur'an kadar büyük ve önemli olmamıştır. Akabinde yazar, son derece önem arz eden şu bilgilere yer vermektedir: Kur'an, sadece geldiği dönemde değil, hikmetle yaklaşıldığı takdirde her dönemde Müslümanların kendisi ile çağlar açıp kapatabileceği bir haber olma müjdesi özelliği taşımaktadır. İçinde hiçbir çelişkinin veya şüphenin olmadığı bir kitap olan Kur'an, inkârcıların iddia ettikleri gibi ne bir kâhin sözü ne bir deli saçması ne de eskilerin masalları olduğu vurgulanmaktadır. O şerefli bir kitaptır. Allah tarafından indirilmiştir. Tam manasıyla hayatın tüm yönlerini ihtiva eden bir hayat nizamıdır. Öyle ki dili, muhtevası ve edebi yönüyle tam anlamıyla bir mucizedir. Kur'an hem kendisinden önce gönderilmiş olan kitaplardan hem de o kitapların güzelliklerini içerisinde barındırması sebebiyle diğer indirilmiş olan kitaplardan üstündür. Kur'an hem insanlar tarafından ezberlenmesi, kaydedilmesi ve ameli olarak uygulanması ile korunmuş hem de Hicr suresinin 9. ayetinden de anlaşılacağı üzere; Allah tarafından bizzat korunması sayesinde diğer kitapların başına gelen bozulma, tahrif, değişme veya kaybolma gibi durumlardan beri kılınmıştır. Yazar, Kur'an-ın bu gerçeklerini dile getirdikten sonra isimleri üzerinde de durmaktadır. Bu doğrultuda hak ile batılı ayır eden anlamına gelen "Furkan" Kur'an-ın bir ismidir. Ek olarak, Kur'an sadece maddi değil, bununla beraber toplumsal buhran, yozlaşma, ahlaki çöküntü vb. manevi hastalıklar içinde şifa anlamına gelen bir ismi de "Şifa"dır.

Üçüncü Bölümde "Kur'an-ın Gönderiliş Gayesi" başlığı altında ilgili gayeler detaylıca zikredilmektedir. Bunlardan en önemlisi, insanın Allah'ı tanıması ve ona ibadet etmesi ve sonrasında ise kurtuluşa giden yolda Kur'an rehberliğidir. Çünkü Kur'an, insan hayatının her alanı ile ilgili temel her kesiminin anlayabileceği pratik ilkeler ortaya koymaktadır. Bu ilkelere uyulması neticesinde insanlar günlük hayatlarını ibadete dönüştürmektedir. Kur'an-a inanmak yani ona iman etmek onun şeksiz şüphesiz, çelişkisiz olduğunu kabul etmek demektir. Onun ilahi bir koruma ile korunduğunu, Allah'tan gönderilen ve tabi olunması gereken hükümler olduğunu kabul etmek demektir. Kur'an-da yaklaşık sekiz yüz yerde bilgi, düşünme, anlama ve türevlerine atıf yapıldığını belirten yazar buna rağmen hala düşünme karşıtı bir toplum ile karşı karşıya bulunduğumuzu esefle bildirmiş ve sonrasında da ayetleri, Kur'an'ın ayetleri ve kâinat ayetleri olarak sınıflandırmıştır. Kur'an ayetleri için tefekkür etmenin, derinlemesine anlamaya çalışmanın, Kur'an-da ne kadar çok hatırlatıldığına değinen yazar, insanın kurtuluşu noktasında Kur'an-ın takip edilmesi gereken bir rehber olduğunu bir kez daha vurgulamaktadır. Yazar kâinat ayetleri noktasında ise ölçülü ve eşsiz bir tasarıma sahip olan kâinatta ve onda bulunan sessiz ayetlerden; doğadan, hayvanlardan, bitkilerden vs. örnekler vermektedir. Son olarak yazar, bu bölümde "Kur'an-ı Yaşamak" kavramına değinerek kısaca onu sadece kelime olarak okuyup durmak değil, onu manen anlamak ve hayatımıza/toplumumuza kurtuluşumuz için onunla yön vermenin gerekliliğinin altını çizmektedir.

Dördüncü bölümde "İlahi Mesajdan Yüz Çevirme" başlığı altında ilahi mesajdan yüz çevirmenin üç kısımda değerlendirilmesi yapılmıştır. İlk kısım insanlardan bazıları Allah'a gereği gibi inanmamak, bile bile hakkı reddetmek, hevâ ve heveslerine uymak, putlara tapmak vs. gibi şirk koşma sebeplerinden ötürü inkâr etmek olarak zikredilmektedir. İkinci kısım dünyevi menfaatler doğrultusunda çıkar sağlama ve menfaat elde etmek için tahrif etmek olarak ifade edilmektedir. Son kısım ise Gerçek bilgiyi bildikleri halde dünyayı ahirete tercih etmek bile bile hakkı reddetmek anlamına gelen değer vermeme olarak ifade edilmektedir.

Beşinci bölümde "Yaşayan En Büyük Mucize: Kur'an" başlığı altında Kur'an'ın üslup ve anlatım tarzındaki güzellik itibari ile tüm dilleri acze düşürdüğü ve geride bıraktığından bahsedilmektedir. Yazar özellikle Kur'an-ın dil ve üslubuna yani Kur'an-ın ayetleri anlamsal ilişki, bir konudan diğer konuya geçişteki uyumu ile mükemmel birlikteliğine dikkat çekmektedir. İnsanın Kur'an-ı dinlerken mest olmasının sebebinin harflerin ve kulağa hoş gelen seslerin seçilmiş olmasından kaynaklandığını nakletmektedir. Kur'an-ın mucize olduğuna delil bizzat Kur'an-ın kendisi olmaktadır. O'nu inkâr edenler ve uydurulmuş olduğunu iddia edenlere Kur'an hodri meydan demekte, "yapabiliyorsanız bir benzerini getirin" demekte ve bunu birkaç yerde daha farklı şekillerde dillendirmek sureti ile meydan okumaktadır. Ek olarak Kur'an değişik üsluplarla gönüllere etki etmektedir. Kimi zaman ürperti verirken kimi zaman heyecan kimi zaman da huşu verir. İmanı arttıran bir okunma özelliğine sahiptir. Öyle ki Kur'an'ı gerçek anlamıyla okuyan bir kişinin bir bakıma Allah ile konuştuğu belirtilmiştir.

Altıncı bölümde "Kur'an-ın Evrenselliği ve Ebediliği" başlığı altında yazar Kur'an-ın evrenselliğinden kastının onun hakikatleri ve değerler sistemi açısından herhangi bir zaman, kültür, çevre, millet, dil, coğrafya veya belirli şartlarla sınırlı olmadığını belirtmiştir. Kur'an öylesine yüce bir mucizedir ki o mucize ile elde edilemeyecek bir hazine söz konusu değildir. Evrensel olması hasebiyle sadece indiği döneme değil, tüm zamanlara hitap etmektedir. Kur'an'ın mesajı soy sop, ırk ya da kültür gözetmeksizin tüm insanlığa hitap etmektedir. Kur'an insanın aklına ve sağduyusuna hitap etmektedir. Kur'an tahrif edilmeden on dört yüzyıldır korunarak insanlara benzersiz bir şekilde hitap etmeye devam etmektedir. Ve bütün bunlar onun evrenselliğini ve ebediliğini ispat etmektedir.

Sevgili okurlar biz bugün Kur'an'ı sadece telaffuz etmeyi, en büyük saygı ve ibadet saymaya devam etmekteyiz. Oysa manasını anlamanın, O'nu derinliğine düşünmenin, ahlâkıyla donanmanın, güzelliklerini etrafımıza yaymanın, kısacası O'nu yaşamanın en büyük ibadet olduğunu söylemekten maalesef sakınıyoruz. Hayatımızda etkisi görülmeyen bir inancın, yaşanan hayat içinde ölü ve ruhsuz bir nesneden farkı kalır mı? Kur'an'a böyle baktığımız için, Kur'an bizden uzaklaşmaktadır. Çünkü O, gönderiliş gayesinin dışında bir muameleye tabi tutulmuştur. Hâlbuki gerçek mutluluk, Kur'an ruhunu anlamaya, O‘nu iradeli ve şuurlu olarak hayatlarına taşımaya istekli nesillerin (biz gençlerin) nasibi olacaktır. İşte buradan hareketle Hayat Rehberi Kur'an adlı eser bir bütün olarak ele alındığında Kur'an'ın, insan hayatında okumak, anlamak ve yaşamak sureti ile onu hayatın her alanında rehber kabul etmesi gerektiği hissedilmektedir. Eserin dili itibariyle gayet akıcı ve anlaşılır bir üsluba sahip olması, okurken zihninize ve yüreğinize hitap etmesine vesile olmaktadır.

Bu vesile ile İslam âleminin heyecan ve özlemle beklediği Ramazan Bayramı'nın şimdiden başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyor; yurt içinde ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ile tüm İslam âleminin bayramını en kalbi duygularımla kutluyorum.

Bir sonraki "Kütüphane Köşemiz" de buluşmak dileğiyle, Allah'a emanet olun…
OGÜNhaber