İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü kıymetli sanatçı dostum Kubilay Karslıoğlu ile geçtiğimiz hafta, devam eden AKM inşaatını gezdik. Devlet Tiyatrolarının atölyeleri ve idarî birimlerinin çoğu yeni yerlerine, daha doğru bir deyişle gerçek evlerine taşınmış bile. Hâlâ yapımı süren ve tamamlandığında harikulade bir kültür sanat kompleksine dönüşecek olan yapı, şu hâliyle bile insanı heyecanlandırıyor. Çok işlevsel ve bir o kadar da azametli bir şekilde yenilenmiş AKM'den bahsedeceğim lâkin ona geçmeden önce yapının tarihini kısaca hatırlamakta fayda var.
Mekânın Tarihi…
Taksim Meydanı'nda yer alan bina, ilk olarak 1930 yılında opera binası olarak projelendirildi ancak bu proje uygulanamadı. Yeniden mimar Feridun Kip ile mimar Rüknettin Güney tarafından hazırlanan projenin inşaatına ise 1946 yılında İstanbul Belediyesince başlanıldı. Kaynak yetersizliği nedeniyle tamamlanamayan inşaat, 1953 yılında 6165 sayılı Kanunla Hazine’ye devredildi. 1956 yılında proje, Bayındırlık Bakanlığınca "Kültür Merkezi" olarak revize edildi. Bu defa Bayındırlık Bakanlığında görevli mimar Hayati Tabanlıoğlu'nun projesiyle onun gözetiminde tamamlanan inşaat 1969 yılında, "İstanbul Kültür Sarayı" adıyla hizmete açıldı. O dönem dünyanın dördüncü büyük sanat merkeziydi. 1970 yılında sahnelenen bir oyun sırasında çıkan yangın nedeniyle kullanılamaz hâle gelen bina için, dönemin Kültür Bakanı Talat Sait Halman, 29 Ekim 1973 tarihinde "Atatürk Kültür Merkezi" adıyla yeniden açılacağını belirtti ancak onarımlar 1977 yılında bitti ve ikinci kez hizmete açıldı; bu defa yeni adıyla yani Atatürk Kültür Merkezi olarak. Kurulduğu günden bu yana opera, tiyatro, bale, konser, sergi ve kongre amacı ile kullanılan AKM'yi 1 Kasım 1999’da İstanbul 2 No'lu Koruma Kurulu, 1. Grup Kültür Varlığı olarak tescil etti.
2005 yılında, binanın ekonomik ömrünü tamamlamış olduğu gerekçesiyle dönemin Kültür Bakanı Atilla Koç tarafından yıkılması önerildi. 2006'da tescili Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kaldırılmak istendi ancak gerçekleştirilemedi. Ve Mayıs 2008'de güçlendirme ve tadilat nedeniyle AKM kapatıldı.
Yılan Hikâyesine Dönen Süreç…
Kapatılmasıyla beraber birçok sanatçı ve beraberinde bazı sivil toplum örgütleri sorular sormaya, davalar açmaya ve eylemler yapmaya başladılar. Başlatılan çalışmaları durduran karşılıklı davaların açılması, mahkemelerce birbirini bozan kararların alınması, merkezî yönetimin endişeleri giderecek açıklamalar yapmaması ve akıllarında var olan projeyi kamuoyuyla görünür bir biçimde paylaşmaması, protestolarda yer yer maksadı aşan ve niyet okuyuculuğuna dönüşen ifadelerin kullanılması, yapılan protokollerin nedenli nedensiz iptal edilmesi derken, işin içinden çıkılmaz oldu. Olan ise sadece sanata ve sanatseverlere oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından imzalanan protokolle, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın üstlendiği AKM yenileme projesini hazırlamak üzere Tabanlıoğlu Mimarlık görevlendirildi. Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, AKM'nin bu proje kapsamında yıkılmak istendiği uyarısında bulundu ve İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Kültür Sanat Sendikası'nın açtığı dava sonucu AKM'ye ait avan proje tadilatını iptal etti. Yargı kararının alınması üzerine proje müellifi, AKM'nin yıkım sürecine yönelik davacı olan Kültür Sen, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yetkilileri ile bazı uzmanlar Mimarlar Odası'nın çağrısı üzerine bir araya gelerek korunma şekli üzerinde uzlaşıya varıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Oda 20.12.2009 tarihinde AKM'de bir araya gelerek eserin uzlaşılan restorasyon koşullarını içeren bir protokol imzaladı.
Bakanlık söz konusu projenin revize edildiği yapının tamiri ve tadilatı için yeni projeyi onaylayarak 05.05.2010 tarihinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına gönderdi. Bu defa yine sivil toplum örgütleri yaptıkları ortak açıklamada, ajans süresinin 31.12.2010 tarihinde sona ereceği bahanesi ile tadilat için gerekli olan ödeneğin sağlanmadığını belirtti.
Şubat 2012'de Sabancı Holding ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında AKM restore işlemlerine dair mutabakat imzalandı. Restorasyonu projenin ilk mimarı Hayati Tabanlıoğlu'nun oğlu Murat Tabanlıoğlu yapacaktı ancak restorasyon durduruldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mimarlar Odası'nın sorusu üzerine yolladığı yanıtta Mayıs 2012'de onarıma başlandığını ancak binanın statiği etkileyecek can ve mal güvenliği nedeniyle 24 Mayıs 2013'te çalışmaların durdurulduğunu belirtti.
8 Haziran 2013'te dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "AKM'ye barok tarzında opera yapalım." diye açıklama yaptı.
Mimarlar Odası, Nisan 2014'te binanın çürümeye terk edilmesine ve polis karakolu olarak kullanılmasına karşı suç duyurusunda bulundu. Ancak Ekim 2014'te kovuşturmaya yer olmadığına dair karar onandı.
Nihayet, 2017 yılında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ve müştemilatının bulunduğu alanla, mülkiyeti birden çok kamu idaresine ait taşınmazlardan oluşması nedeniyle, bu alanda bulunan kamu kurumlarına ait parseller birleştirildi. Mimar Murat Tabanlıoğlu'nun, Atatürk Kültür Merkezi yerine öneri olarak hazırladığı ve 09.10.2017 tarihli dilekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verdiği "Kültür ve Sanat Merkezi" avan projesini, İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 20.10.2017 tarihli ve 5785 sayılı kararı ile uygun buldu; hem de Atatürk Kültür Merkezi cephe görünüşünü, fonksiyonunu ve ismini koruyacak şekilde…
Ve Yeni AKM…
Her şeyden önce, 1950'lerin yalın ve işlevsel mimarî anlayışının tipik bir örneği olarak kabul edilen AKM'nin aynı havasını muhafaza etmesine özen gösterilmiş. Özellikle opera ve tiyatro salonlarının yüksek sofitaları, derin ve geniş sahneleri, yine bu sahnelerin çeşitli asansörlerden oluşan gelişmiş mekanik kapasiteleri de korunmuş. Daha önce 1300 kişilik olan opera salonu, yeni hâliyle 2500 kişiyi aynı anda ağırlayabilecek. Bu büyük salon, her operada olduğu gibi doğal bir akustiğe sahip olacak. Diğer konser salonları, tiyatro salonları, sinemalar, kütüphaneler, tasarım dükkânları, çocuk oyun alanları, masal odaları ve bunların arasında yer alan kafeler ve restoranlar gibi ikincil mekânlar, daha etkin hizmet verebilecekleri şekilde, senelerce atıl kalmış olan depo ve otopark alanında, tamamen baştan kurgulanmış. Mevcut AKM'ye eklenmiş olan yeni binada ise 800 kişilik tiyatro salonu, 1000 kişilik konferans salonu, 285 kişilik sinema, 250 kişilik oda tiyatrosu, sergi salonu ve alanları, kütüphane ve yüzlerce araçlık otopark bulunuyor. Her bir mekân, özenli bir biçimde, sade ve bir o kadar da şık tasarlanmış. Zemin ve birinci kattan fuayelerin birleşmesi vasıtasıyla birbirlerine ve nihayetinde ana binaya bağlanan alçak yapılardan oluşan bu ikincil üniteler, sokak seviyesinde, kolay erişilebilir, bağımsız mekânlardan ibaret.
İçinden geçilen kültür merkezi sokağına ayrıca değinmek lâzım. Bu sokak boyunca, bahsettiğim tüm fonksiyonlara ait mekânlar, sokağın etrafında, çeşitli kotlarda konumlanmış. Hâsılı, AKM tek bir binadan, geniş kapsamlı, büyük bir kültür sanat kompleksine dönüşmüş.
AKM'nin yapımı sayesinde elde edilecek kültürel artı değerler; ortaya konulacak nitelikli ürünler; sahnelenecek oyunlar, operalar, dans gösterileri; sergilenecek eserler ve bütün bunların beraberinde sağlayacağı imaj, hepimiz için haklı bir mutluluk ve onur vesilesi olacak.
Umuyorum ki AKM'nin açılması sayesinde sanata verilen ehemmiyet daha da artacak; sanatçıların ve sanat eserlerinin kıymeti daha fazla bilinecek; gündelik ve ucuz siyasî çekişmeler akim kalacak. Zira hepimizi kurtaracak yegâne şey güzelliktir, estetiktir; yani kültür ve sanattır. Yakın zamanda da gördük ki en zor dönemlerde yine bize sanatın ışığı yol gösterici olmaktadır. Kadim ve kalıcı medeniyetlerin de en bariz özelliği, sanata ve estetiğe ehemmiyet vermiş olmalarıdır. Aksi mümkün değildir.
Hayırlı olsun.