Sessiz Asi; Kâtip Bartleby

Herman Melville’in 1853 yılında yazdığı ünlü öyküsü Kâtip Bartleby, geçen zamanla birlikte, özellikle kapitalist toplumların mekanizmaları içinde kaybolmuş bireylerin yabancılaşması ve toplumla olan kopukluklarına dair sunduğu keskin eleştirilerle daha da güncel hâle gelmektedir. Hikâye, 19. yüzyıl New York’unun kalbinde geçer. Zirve noktasına çıkan kapitalizmin taşlaşmış dünyasına, modern iş yaşamının insanı uğrattığı izolasyona; bireyin içinde bulunduğu ortama ve topluma, kendi insanî niteliklerine ve varoluşsal amaçlarına uzaklaşmasına dair derin bir eleştiri sunuyor.

Cihangir Atölye Sahnesi, yeni sezondaki prömiyeri olan Kâtip Bartleby’i, Melville’in klâsik diline sadık kalmaya özen göstererek, bir sahne uyarlaması biçiminde seyirciye aktarıyor. Metnini Yusuf Eradam'ın çevirdiği, sahne uyarlamasını ve yönetmenliğini Muhammet Uzuner'in üstlendiği, Oya Yağcı’nın dramaturgluğunu yaptığı bu yapım, pek çok yönüyle dikkat çekerken, aynı zamanda birkaç kritik noktada izleyiciyi hem psişik hem de etik açıdan sarsabilecek, silkeleyip kendine getirebilecek ve rahatsız edebilecek özelliklere de sahip. Bireysellik, maddiyat kaygısıyla ruhun erimesi ve sistemle mücadele gibi evrensel temaları işleyerek, izleyicinin kendisini sorgulaması sağlanıyor. Kâtip Bartleby’nin tematik ve psikolojik derinliği, günümüz iş yaşamının yarattığı sıkıntılar hakkında eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Bartleby’nin değişime direnç gösterme tavrı, izleyicilere psikolojik açıdan önemli doneler veriyor ve herkesin evvelâ kendisinin akabinde de kendi çevresindeki insanların dramatik hikayelerine odaklanmasını istiyor. Merhamet ve yardım etme ile kuralları işletme arasında kalan anlatıcının durumu da moderniteye dair derin bir eleştiriyi beraberinde getiriyor.

Oyunun en dikkat çekici yönlerinden biri, Bartleby karakterinin temsil ettiği pasif isyan duygusu. Modern insanın yaşadığı yalnızlık, anlam arayışı ve sisteme karşı duyduğu tepki, Bartleby üzerinden güçlü bir şekilde dile getiriliyor. Yönetmenin yarattığı ortam, ortaya koyduğu reji ve kullandığı üslûp, seyircilere kendi hayatlarını sorgulamaları ve toplumdaki yerlerini yeniden değerlendirmeleri için bir fırsat veriyor.

Tepkisel Bir Başlangıç

Oyun, seyirciyi çok yavaş bir tempoyla karşılıyor. İlk 15 dakika boyunca, karakterlerin tanıtılması ve ortamın kurulması süreci, bir hazırlık aşamasına dönüşüyor. Bu süre boyunca tempo, neredeyse bir duraklamaya varıyor; karakterlerin içsel dünyaları, geçmişlerine dair kesitler ve psikolojik çatışmaları ağır bir biçimde seyirciye veriliyor. Esasında bu süre, oyundaki kişilerin niteliklerinin uzun uzun altının çizilmesiyle ilerliyor. Bu başlangıç, bazıları için sabır gerektirebilir ancak hikâyenin derinliklerine indikçe merak duygusu kademe kademe artıyor ve izleyiciyi içine çekiyor. Bu yavaş tempolu açış, oyunun genel atmosferini ve karakterlerin ruh hâllerini anlamamızı sağlıyor.

Yavaş başlangıca rağmen, sonrasında seyirci merak duygusunu hissetmeye başlıyor. Bartleby’nin tekraren "Yapmamayı tercih ederim" diyen sessiz direnişi, oyuncuların performanslarıyla birlikte güçlü bir şekilde sahneye yansıyor. Bartleby, değişime direnç gösteren bir figür olarak, modern dünyanın insanı nasıl yavaşça tükenmeye mahkûm ettiğini gösteren bir alegori sunuyor. Bu açıdan, oyun sadece Bartleby’nin içsel yolculuğunu değil, aynı zamanda kapitalizmin dehşetini de irdeliyor.

Dönemin ofis yaşamı, kapitalizmin mekanik yapısının her bir parçası hâline gelmiş insanlar ve bunun yarattığı bireysel mekanikleşme, yabancılaşma, körleşme, duyarsızlaşma ve belki de çoğu insan için merhamet duygusundan uzaklaşma, metni uyarlayan Uzuner’in sahneye taşıdığı temel temalar arasında yerini alıyor. Bartleby’nin "İstemiyorum" tepkisi, günümüz modern iş dünyasında da yer yer karşılaştığımız pasif direnişi temsil ediyor. Bu bağlamda, metnin mana derinliği ve yanı sıra günümüze de uyarlanabilirliği yönetmen ve oyuncular tarafından başarılı bir şekilde işlenmiş.

Yönetmenlik ve Dramatik Kurgunun Başarısı

Yönetmen Muhammet Uzuner, oyunun temposunu dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. Geleneksel bir dramatik yapının ötesinde, sahnede duygusal bir yoğunluğa odaklanarak, seyirciyi karakterlerin içsel dünyalarına çok daha yakın bir şekilde konumlandırmış. Özellikle metnin dramaturjik yapısının hesaplı bir şekilde kurgulanmış olması, izleyiciye oyunun sonunda Bartleby’nin sessiz isyanına hak verdiriyor.

Yönetmen, devinimsel bir hızda değil, aksine duygusal bir yoğunlukla ilerleyen bir oyun dili kurmuş. Sahnenin tamamını etkin bir şekilde kullanarak ve kişilerin fiziksel açıdan da aralarını açarak, karakterlerin ilişkilerindeki gerginliği ve tekinsizliği vurgulamış. Bu tercih, çatışmaları belirgin bir şekilde yansıtmış.

Dekor ve Kostüm Tasarımının Başarısı

Oyunun en dikkat çeken yönlerinden biri, dekor ve kostüm tasarımındaki başarısı... Veli Kahraman’ın dekoru, dönemi kusursuz bir şekilde yansıtarak sahneyi tam anlamıyla bir kâtip ofisine dönüştürüyor. Kâtip Bartleby’nin çalıştığı ofis, minimalist ve işlevsel bir biçimde tasarlanmış. Bu da seyircileri hemen dönemin atmosferine sokuyor ve bu ortam, Bartleby’nin küçük ve dar dünyasını yansıtan bir alana dönüşüyor.

Nihan Şen imzası taşıyan kostümler, dönemin bürokratik havasını ve karakterlerin içsel durumlarını aktaran detaylarla güçlendirilmiş. Kostümler de dekor gibi dönemin ruhunu doğru bir şekilde yansıtıyor.  İki tasarımcının da özenle hazırladığı tasarımlar, seyirciyi 19. yüzyılın sonlarındaki bir avukatlık ofisine taşıyor. Dönemi yansıtan her detay, oyunun gerçekçiliğini artırırken, aynı zamanda izleyenleri hikâyenin içine çekiyor ve görsel anlamda da tatmin edici bir bütünlük sağlıyor.

Işık Tasarımının Gücü

Işık tasarımı, oyunun atmosferinin en önemli yapı taşlarından birini oluşturuyor. Rejiyle beraber ışıkları da tasarlayan Muhammet Uzuner, ışıkla mekânı çok iyi bir şekilde harmanlamış. Işık kullanımı, oyunun duygusal ve dramatik anlarını, özellikle Bartleby’nin ve ofisteki diğer karakterlerin yalnızlıklarını ve tedirginliklerini vurgulamakta başarılı. Sahnenin her köşesine yerleştirilen kısık ışıklar, karakterlerin fiziksel ve psikolojik durumlarına dair önemli ipuçları veriyor.

Müzik ve Ses Kullanımı

Berkay Özi̇deş’in müzikleri, oyunun yeknesak ritmiyle uyum içinde olmasına rağmen, zaman zaman tempoyu daha da düşürüyor. Müzikler, bariz hisleri yansıtmadığı gibi oyunun derdiyle pek de ilgilenmemiş bir hava veriyor. Bu durum, oyunun ortamına tam anlamıyla katkıda bulunamama riskini taşıyor. Özellikle ilk bölümlerdeki ritimler, başlangıçtaki yavaş tempo ile birleşince seyirciyi ilgisizlikle baş başa bırakabilir. Oysa Melville’in Bartleby’sinin en güçlü yönlerinden biri, sıradan hayatın içindeki dramatik gerilimlerin okura ya da seyirciye sunulma biçimidir; bu gerilimin yaratılması için ise müziksel ifadenin daha özgün ve katmanlı olması gerekir.

Bir tiyatro performansının en kritik unsurlarından biri olan sesin işitilebilirliği, bu yapımda ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü sıradan bile oyuncuların seslerinin zor duyulması, seyircinin oyunun içine tam anlamıyla girmesi hususunda handikap oluşturuyor. Tiyatroda sesin duyulması ve kelimelerin fasih ve sarih söylenmesi, cümlelerin ve oyun metninin anlamını tam olarak yansıtabilmek açısından çok önemli bir rol oynar. Buradaki zayıflık, seyirci ile sahne arasındaki mesafeyi arttırıyor. Bu gibi teknik aksaklıklar, izleyiciye metnin derinliğine inme fırsatı tanımıyor ve zaman zaman etkileyiciliği düşürüyor.

Sonuç olarak, Kâtip Bartleby, oldukça güçlü bir metin uyarlaması olarak öne çıkıyor. Oyun, izleyiciyi yalnızca görsel anlamda değil, derin psikolojik ve sosyal temalarla da meşgul ediyor. Oyunun tek perdelik ve 60 dakikalık süresi, yoğun ve düşündürücü bir tiyatro deneyimi vaat ediyor. Yönetmenin sahneyi kullanma konusundaki başarısı ve dramatik kurguyu sağlam bir şekilde vermesi, dekor, kostüm ve ışık tasarımlarının başarısı, oyunun gücünü ve anlamını pekiştiren güçlü bileşenler olarak dikkat çekiyor ve bunlar, oyunu bu sezon izlenmesi gereken oyunlar arasına sokuyor. Yüksek tempodan ziyade duygusal derinliğe odaklanan yapım, modern kapitalist dünyaya ve günümüz toplumlarına dair önemli soruları gündeme getiriyor.





OGÜNhaber