''uzlaşması'' gerekiyor şeklindeki ''iddialı'' görüşümüzün uzun süre değerini koruyacağı anlaşılıyor.Gerçekten de, adına ne denirse densin, eğer ülkede bir kriz veya kaosa gidiş varsa, buna ancak iktidar ve ana muhalefetin ''sağlıklı'' uzlaşısının önleyeceği ''tek çare'' görünüyor.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi ön kararını vermiş ve Ak Parti'nin kapatılıpâ€''kapatılmama süreci devam ediyorsa da Türkiye'nin yaşadığı daha doğrusu yaşamakta olduğu sorunlar ''öncelikli'' oluyor.
Demokratik bir rejimde, hukukun üstünlüğü hükmünü icra ederken, nihayet bir yargı kararına bağlanmamak gerekiyor.
Yani; Ak Parti, en azından ''kapatılmayacak'' gibi, görevine devam etme sorumluluğu altında bulunuyor.
Hala, davanın mevcudiyeti hiçbir şekilde ne TBMM ne de tüm kurum ve kuruluşları etkilememesi icap ediyor.
Tabii ki, ''herşey eskisi olmayacak'' sözü kulislerde dolaşıyor.
Ne var ki, ''şimdilik, hiçbir şeyin de değişmediği'' gerçeği göz önüne çıkıyor.
Gayet ''serinkanlı'' bir şekilde siyasi, ekonomik ve sosyal yaşantının devam etmesi, kesintilere uğramaması önem taşıyor.
Nitekim Başbakan Erdoğan da ''serinkanlı'' olma stratejisini uyguladığı farkediliyor.
Her şeye rağmen ''kritik Günler''in yerini en kısa zamanda ''sabırlı günler''in alması bekleniyor.
kakin@ogungazetesi.com.tr01.Nisan.2008 Salı - 15:13