Tabii ki, ayrı ayrı gözlüklerin, mantalitelerin yorumları ve değerlendirmelerinin aynı olması beklenmiyor.
Ne var ki, bazı olaylar ve gelişmeler, sanki ''matematiksel'' değerler taşıyor.
Yani belirli işlemleri keyfe göre yapmak, ''yanlış'' sonuçlar çıkarıyor.
Çıkan ''yanlış'' sonuçların etkileri ise, güncel tahribatını yaparken, yıllarca da etkisini sürdürüyor.
Güncel haberler unutulup kurgu yazılar baştacı edilirken, bundan en çok okuyucu ve ülkemiz zarar görüyor.
KAYBEDEN TÜRKİYE OLUYOR
Çoğu yanlış istihbarat, bilgisizlik veya art niyet yüzünden, görüşler ve yorumlar birbirini adeta yalanlıyor.
Özellikle basında yer alan haber ve yorumların çoğu ''yanlı'' görüşleri kapsıyor.
Gerek birey, gerek basın ve gerek devlet olarak ne kadar ''acı'' olsa da, ''tatlı'' olsa da, gerçekleri ''olduğu gibi'' kabullenmek, fakat bundan ''ders'' çıkarmak, erdemliliği çağrıştırıyor.
Unutmamalıdır ki, her şeyden önce, gazetecilik ''objektiflik'' istiyor.
Sonra, ''fıkra'' daha doğrusu ''yorum'' ile ''haber''i de birbirine karıştırmamak, önde gelen kurallar arasında yer alıyor.
Gerçekten de, gazeteciye düşen görev, olayları, gelişmeleri ''olduğu gibi'' aktarmaktan öteye gitmiyor.
Bu arada, bilinen, daha önce dile getirilen ve çoğu resmen doğrulanmayan bilgileri ''temcit pilavı'' gibi ısıtıp ısıtıp gazeteye taşımanın ''meslek'' ve ''okuyucu'' platformunda hiçbir ''müspet'' etkisi olmadığı da, defaatle ispatlanmış bulunuyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, eskimeyen bir deyimle, ''Haber kutsal, yorum hürdür'' prensibinden uzaklaşılmaması önem arz ediyor.
... Ve unutulmamalıdır ki, gazetecilik, dürüstlük, objektiflik isteyen ''farklı'' bir meslek olma onurunu daima taşıyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/27.Temmuz-02.Ağustos.2008/Sayı:83/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.