Ne var ki, Türkiye bu hızlı atmosferden bir türlü nasibini alamıyor. Daha doğrusu, ''göz kamaştırıcı'' sonuçlara ulaşılmıyor. Oysa, ''imkan'', ''mekan'' ve ''zaman'' verildiği takdirde, Türk gencinin, büyük başarılar elde edebileceğine yürekten inanmak gerekiyor. Ancak, yıllardır süre gelen ''kısır'' devlet politikalarından ötürü, araştırmaya geliştirmeye önem verilmiyor. Her şeyden önce, eğitimin daha ilk döneminde işi ''ciddiye'' almak icap ediyor. Dünya üzerindeki birçok ülkede hem devlet, hem de özel sektörün, kısaca ''AR-GE'' diye bilinen araştırmalara ayırdığı bütçe ile Türkiye'nin harcayabildiği miktar, ne yazık ki, her yıl ''makas''ı daha açıyor. Öncelikle ABD ve bazı AB ülkeleri ''geleceklerini'' bu çalışmalarda şekillendiriyor. Bir yandan TÜBİTAK'ın eski konumundan bile daha güçlendirilmesi, bir yandan da yeni kurumların, bir an önce ''devreye'' girmesi ''hayati'' bir durum arz ediyor. Üstelik bu tür kurum ve kuruluşları, ülkenin dört bir yerine yaymak da ''ivedilik'' kazanıyor. Çünkü bilginin ulaşılabilirliği baş döndürücü hızla artıyor. Buna ayak uydurabilen ülkeler ancak ''ben varım'' diyebiliyor. İşte böylesine bir ortamda, eğer lise düzeyinde bir fen yarışmasına 16 yıldır yoğun ilgi gösteriliyorsa, bunun üzerinde önemle, özenle durmak icap ediyor. Gerçekten de, 511 projenin katıldığı ve bunlardan 65'nin finale kalıp sergilediği bir platform, Türkiye'nin ''göz bebeği'' oluyor. Üstelik MEF Eğitim Kurumları'nı EBAV (Eğitim ve Bilimsel Araştırmaları Destekleme Vakfı) ile birlikte yürüttüğü, bu yıl 16'cısı düzenlenen liselerarası Araştırma Projeleri Yarışması'na 17 ülkeden tam 19 projenin katılması, insana gurur veriyor. Yıllardan beri, titizlikle ve coşkuyla izlediğimiz proje yarışmasının açılış gününde KKTTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da hazır bulunup, gençleri ''teşvik'' edici ve ''uyarıcı'' konuşmada bulunması sergiye ''tarihi'' bir nitelik de kazandırmış bulunuyor. Bu arada Araştırma Projesi Yarışması ile Türkiye'de özgün, bilimsel, araştırma gelişimine katkı sağlayan ilk ve tek özel eğitim kurumu olduklarına dikkat çeken MEF Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Arıkan'ın yarışmayı, gelecek yıl uluslararası platforma taşıyacağını açıklarken, ''Türkiye'de bilime verilen önemin yetersiz olduğunu, bilimsel çalışmalardan yoksun bir ülkenin kalkınmanın mümkün olmadığını'' belirtmesinin altını çizmek gerekiyor. Nereden bakılırsa bakılsın, içine düşürüldüğümüz ''bilimsel fakirlik'' Türk miletine de hiç yakışmıyor. ''Kısır'' görüş ve politikalardan ötürü değil bu tür projelere, tek tük olsa da yüksek ölçekli araştırmalara bile önem verilmiyor. Gerçi, MEF yarışmalarından sonra irili ufaklı,bu arada NTV'nin ve Abbas Güçlü'nün de Kanal D'de gerçekleştirdikleri, bu tür projeler bile ''umut'' saçıyor. Arıkan'ın belirttiği gibi, ''ilmin girmediği yere, hurafe giriyor.''
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/13-10-Mayıs.2007/Sayı:20