Demokrasi getirme gerekçesi ile Irak'ta ''yerleşen'' ABD ve müttefikleri, ne yazık ki, ülkeyi bir ''iç savaş'' tehlikesinden uzaklaştıramıyor.
Irak'ı tehdit eden iç savaş ihtimalinin boyutu o kadar ''hassas'' ki, çünkü ''mezhep'' çatışmasına da dayanıyor.
Oysa, belki de dünyada en azla ''mezhep'' duyarlılığı, asırlardan beri Irak'ta yaşanıyor.
Kerbela faciasından sonra, aralıklarla meydana gelen ''mezhep'' çatışmalarında binlerce kişinin can verdiği, acıyla hatırlanıyor.
SADECE MEZHEP FARKI DEĞİLŞii ve Sünni ayırımının en fazla hükmünü icra ettiği ülke olan Irak'ta ''mezhep'' kavgalarına bazen ''etnik'' ayrılıklar da karışıyor.
Irak'ta yüzde 55 civarında Şii, yüzde 40'larda da Sünni nüfusun yanısıra, Hristiyanlar da hayat mücadelesi veriyor.
Araplar'ın yanı sıra Kürtler, Türkler ve Asuriler hatta Museviler, Irak'ın etnik yapısını oluşturuyor.
ABD ve müttefiklerini destekleyen, en azından ''şimdilik'' kabul edenler sıralanırsa, Kürtler önede geliyor.
Kürtler'in tümü ve Sünni, Şii Araplar'ın bir bölümü, istilacıları destekliyor.
ABD ve müttefiklerinin en büyük korkusu, zaman içinde Irak'ın İran ile ''derin'' ilişkiye girebileceği ihtimali görünüyor.
Gerçekten de, Irak'taki Şiiler'in büyük bölümü, en azından ''inanç'' platformunda İran'la şimdiden bağlantılar kuruyor.
Etnik ve meshep; ayrılıklarının kasıp kavurduğu Irak'ta her olaydan sonra Kürtler'in ekmeğine yağ sürülüyor.
Irak'ın kuzeyinde hakimiyeti eline geçiren Kürt oluşum, petrol gelirlerinin de büyük bir kısmını ''gasp'' ediyor.
KÜRTLER PEK ETKİLENMİYOR AMA...ABD ve müttefiklerinin dümensuyundan giden Kürt oluşumu, ''mezhep'' kavgalarından fazla etkilenmiyor.
Ne var ki, Kürt oluşumu her an ABD tarafından ''vurucu güç'' olarak kullanılma emrivakisiyle ''tedirgin'' oluyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, komşumuz Irak'taki yangının bölgeyi sarması tehlikesi de görünüyor.
Gelişmeler her şeye rağmen ABD'nin yanlış politikasını adeta sergiliyor.
Saddam'ın Baas rejimi altında inim inim inleyen Iraklılar'ın kaderinde hep barut, kan ve gözyaşı birbirine karışıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, eğer Irak'ta, olayların önüne geçilemezse, bölgemizi de zor günler bekliyor.
ABD, yönetimi tamamen Şiiler'in hâkimiyetine bırakmak istemiyor.
Zaman içinde, Irak'ın, komşusu İran ile ''mezhep'' birliğine dayalı ''derin'' ilişkiye girme korkusu, ABD'yi hâlâ tedirgin ediyor.
Bu ''tehlikeli'' süreç ise, ABD'nin tasarladığı, İran'a askeri müdahaleyi bile ''olumsuz'' yönde etkileyecek duyarlılıkları beraberinde getiriyor.
Irak'ta olayların önüne geçilememesi ihtimali, en çok ABD'nin bölgedeki durumunu zora sokuyor.
GBOP'TA İFLAS SİNYALLERİ
Ortadoğu'ya ''demokrasi''yi getirme projesi ile yola çıkan ABD'nin, daha ilk durağında böylesine engellere takılması, Bush'un yanlış politikasını da sergiliyor.
Ta Kuzey Afrika'dan Uman'ın derinliklerine kadar ''dizayn'' edilen ''Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'', böylece başlamadan ''iflas'' sinyalleri veriyor.
Üstelik ABD maddi ve manevi büyük kayıplara uğruyor.
Bugün Ortadoğu'da, hatta Türkiye'de, ABD'ye sempati duyanlar artık pek bulunmuyor.
Gerek Irak, gerek Filistin, gerek İran ve gerek Suudi Arabistan'daki olaylar, gelişmeler, Bush yönetiminin beklenti ve hesaplarının yanlışlığını gün ışığına çıkarıyor.
Ne de olsa, ''Yanlış hesap Bağdat'tan döner!''
Döner dönmesine ama, komşumuz Irak, bir Ramazan'ı daha ABD ve müttefiklerinin istilası altında geçiriyor.
Irak'tan tam çekiliş için 2012 yılı gösterildiğine göre, ne yazık ki, daha çok Ramazanlar, bayramar, yabancı güçlerin gölgesi altında kutanmayı veya yaşanmayı bekliyor.
kakin@ogunhaber.comOGÜN/28.Eylül-04.Ekim.2008/Sayı:92/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.