''İnsan'' Unsuruna Yatırım!

Medya için ''Acaba yanlışlık nerede?'' sorusuna cevap ararken, ''Lüks teknoloji'', ''Haberden uzaklaşma'', ''İnsana yatırım yapmama'' ve ''Dağıtım sisteminin yetersizliği'' sıralanıyor.

Yaşanan olayların odak noktası, bu sorunlar yumağının belki de en dramatiğini, insana yapılmayan yatırım oluşturuyor.


GELECEK ENDİŞESİ
Gerçekten de bugün gerek fikir, gerek sayıları gittikçe azalan kol işçileri büyük bir özveri ve gelecek endişesiyle ''tevekkül'' içinde, yaşayışlarını sürdürüyor.

Dört veya beş grup arasında sıkışıp kalan medya mensuplarının, gün geçtikçe işsizliğe doğru yürüdüklerini de kabul etmek gerekiyor.

80 kadar üniversitemize bağlı fakülte, basın-yayın yüksek okullarından mezun olan ve hemen iş bulamayan genç gazeteci adaylarının bolluğu, ister istemez mesleğimizde bir barajın oluşmasına sebep oluyor.

Dahası, eskilerden kurtulup deneyimsiz gençler çalıştırma eğilimi tehlikeli bir seyir alıyor...

Oysa eskileri muhafaza edip yeni elemanlar yetiştirmek, belki de bir kurtuluş yolu...

Unutmamalıdır ki, başarılı gazetecilik, yılların verdiği tecrübe birikimi, cesur kararlar, gündüzü geceye katan bir mesai ve her şeyden önce, kişisel fedakârlıkla gerçekleşiyor.


HESAP ZAMANI
Bir gazetenin maliyetinde kâğıt, film, mürekkep, haberleşme gibi masrafların yanında, kadroya ayrılan miktarın bilimsel hesabını yapmanın zamanı gelmiştir sanırız.

Belki de kabarık kadrolar yüzünden, astronomik rakamlar görülüyor.
Ancak ideal olan, ''az kişiye çok para'' formülünün ötesinde bir seyir gösteriyor.
O da, ''Uzman kişiye çok ama çok para'' ile ifade ediliyor.

Gerçekten de artık gazetelerimizin her sütunu, her köşesi ve nihayet her sahifesi, uzman kişilerin imzalarını taşımalı ve taşıyor.

Uzman kişinin yetişmesi ise hem yıllara, hem de büyük paralara maloluyor.


UZMANLAR ÇOĞALMALI
Bu durum, gazete yöneticilerini ürkütüyor.
Ne kadar uzman gazeteci yetişirse, medya o kadar sıkıntılar zincirini kırabiliyor.
Denilebilir ki milyonlarca liraya mal olan bir bir gazeteci, bir çırpıda başka bir gazeteye transfer olabiliyor.

Böylece harcanan zaman ve para boşa gitmiş oluyor.
Gerçekten de, bu gibi durumlara artık sık olmasa da rastlanıyor.
Ne var ki, uzman kişiler çoğaldıkça, bu durum da ters orantılı bir şekilde azalıyor.

Üstelik uzman bir gazeteciye daima yatırım yapmanın hiçbir zararı da olmuyor.
Profesyonellik sınırları içinde her şeyi normal karşılamak icap ediyor.

Bugün kâğıda veya haberleşmeye bir zam geldiğinde, yöneticiler ister istemez bu muazzam girdileri karşılıyor, fakat iş basın mensubuna gelince, bunu yerine getirmekte büyük tereddütlere düşüyor.


''UCUZ OLSUN'' ANLAYIŞI
Renk ayırımı makinelerine, çeşitli cihazlara, baskı makinelerine ve burada belirtmek istemediğimiz çeşitli sahalardaki yatırımlara göğüs gerenler, iş insana gelince, ''Binbir dereden su getirme'' yarışına giriyor.

İşin en ilginç tarafı ise, bu milyarlık cihazların başına ''ucuz olsun'' diye, stajını yeni bitirmiş elemanlar bile getiriliyor.

Yani, insana yatırım yapılırken, çok dikkatli davranılmıyor.
Böylece bir gerginlik havası hüküm sürüyor.

Tirajı yükseltmek mecburiyetinde olan gazetelerin, insana yatırım yapmanın mecburiyetini duyması kaçınılmaz oluyor.

Er veya geç, uzman gazetecilerin her sahada yetişmesi için, kasaların ardına kadar açılması döneminin yeniden yaşanacağı sanılıyor.

Medya alanında, harcanan bunca para ve reklam pastasının 3.5 milyar doları aşmaya hazırlandığı bir dönemde, ''insana yatırım'', daha doğrusu ''uzman gazetecilik'' ister istemez gündeme geliyor. 

 

 

kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/17-23.Ağustos.2008/Sayı:86/Sayfa:06



Gazete baskısı için tıklayınız. 
OGÜNhaber