Teravih namazı ile başlayıp, sahur, iftarla devam eden Ramazan-ı Şerif'te mahyalar gökkubbeye ayetler, hadisler ve vecizeler yazıyor.
Kandiller yanarken, fakir-fukaradan en varlıklısına kadar, duaların eşliğinde hurma veya zeytin tanelerinin yanında, bir yudum su iftarı başlatıyor.
Belki de Ramazan-ı Şerif'lerin en ''manalı'' taraflarından birini iftarlar özellikle toplu sofralar teşkil ediyor.
Gerçekten de, iftarlar dualarıyla, gıdalarıyla, heybetiyle ''kutsal bir tören''i andırıyor.
Her yıl olduğu gibi, bu Ramazan-ı Şerif'te art arda iftar sofralarında konuk olmanın hazzını duyduğumuzu belirtmemiz gerekiyor.
Murat Başaran'ın Kiler namına Kalyon'da verdiği davetinde, eski dostlara da rastlamanın kıvancı içinde ilk iftarımızı, ikincisini ise sevdiklerimizle birlikte bir Avukat hanımefendinin ''muhteşem'' malikhanesinde yapmanın huzurunu duyduk.
Tabii ki, değerli hocamız Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın ''geleneksel'' hale gelen iftarı hemen akla geliyor.
Hele Kadir Eriş ağabeyimizin mutad iftarını unutmak mümkün olmuyor.
Arkasından, Marmara Vakfı'nın da iftarı geliyor.
Hafta başı ise, gerçekten de ''görkemli'' bir iftarla başlıyor; Ak Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu'nun daveti, aynı zamanda bir kültür şölenine dönüşüyor.
Birleşmiş Milletler İttifakı Eş Başkanları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun ''şeref konuğu'' olarak hazır bulundukları iftarda ruhani ve kültürel atmosfer sanki ''Medeniyetler'in Buluşması''nı kendiliğinden sağlıyor.
Bu arada, Ahmet Ürkmen dostumuzun İstanbul Gazeteciler Cemiyeti'nde verdiği iftarda, eski Tercüman'cıların toplanmasını da Ramazan-ı Şerif'in bağışladığı bir fırsat olarak tanımamız icap ediyor.
Kutsal ayın son iftarları arasında Fatih Saraçoğlu'nun yeri bambaşka oluyor.
Daha nice Ramazan-ı Şerifler ve iftarlardan bilgi verebilmemiz beklentisi bile bambaşka bir haz veriyor.
kakin@ogunhaber.comOGÜN/14-20.Eylül.2008/Sayı:90/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.