Ne yazık ki, misli görülmemiş olaylar ve kavramlar kargaşası bütün ağırlığı, hızı ve tahribatı ile sürüyor.
Sanki
''körler ve sağırlar diyaloğu'' hükmünü giderek icra ediyor.
Gerçekten de, kelimenin tam anlamıyla
''sapla sapan birbirine karışmış'' bulunuyor.
Yetkili, yetkisiz, sorumlu, sorumsuz her ağızdan sesler yükseliyor.
Aynı haberi, aynı olayı çelişkili bir şekilde değerlendiren, manşet üzerine manşet çeken gazetelere sık sık rastlanıyor.
Televizyon ve özellikle gazeteleri yelpazelendirmek gerekiyor.
En önemlisi, iktidar ile muhalefet birbirine bazen 360 derece ters düşüyor.
Vatandaş gerçekten, ne yapacağını, kime inanacağını, kime gönül vereceğini
''şaşırmış'' bulunuyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, tarifi imkansız bir
''kaos'' yaşanıyor.
Oysa, global ekonomik durgunluk ülkemizi de sinsi sinsi vururken, siyasi krizin de boyutu genişletilmek isteniyor.
Bu nedenlerle de Devletin yönetiminde, çoğu değer yargılarında
''boşluklar'' doğuyor.
Önceden belirttiğimiz gibi, boşluklar daima doldurulmaya hazır bekliyor.
Üstelik boşluklar daha da derinleşirse, vatanın bölünmez bütünlüğüne tehditlerin de artacağı biliniyor ve bekleniyor.
Önemli gelişmede, yargı döneminin yaşandığı adeta unutuluyor.
Ne yazık ki, baskılar, ithamlar dineceğine gün geçtikçe budaklanıyor.
Aslında, demokratik ortamda, hukukun üstünlüğünü kabul eden herkesin, payına düşen sorumluluğu kabullenerek
''vicdan muhasebesi'' yapması icap ediyor.
Kim ne derse desin, sarsıntı halindeki ülkemizin her şeyden önce huzur ve normal diyaloğa ihtiyacı bulunuyor. CRA 15.Ocak.2010 Cuma - 15:22:00