Haftaya da damgasını vuran, Başbakan Erdoğan'ın medya ile ilgili sözleri, ithamları ve buna verilen yanıtlar, zaten ''gergin'' olan ortamı daha da zorlaştırıyor.
Oysa, bir yandan medya, diğer yandan hükümet veya devlet görevlerini yapmak zorunda olduğu gerçeği ortada bulunuyor.
Yani, ne medya, hükümete, ne de hükümet medyaya ''göz kırpmak'' veya ''gönül koymak'' durumunda olmaması icap ediyor.
Eğer, medyanın bir günahı, bir suçu varsa bunun derhal kovuşturulması, hiçbir şekilde ''Demoklasin kılıcı'' gibi bırakılmaması, aksine hükümetin de ''yanlışı'' bulunuyorsa, derhal kamuoyuna ulaştırılması, demokrasilerde öncelikli yer alıyor.
Oysa, son haftada, gerek Başbakan Erdoğan'ın sert uyarı ve ithamları, gerek buna verilen yanıtlar, bu demokratik kuralın tam olarak işletilmediğini gösteriyor.
Karşılıklı olarak, hiçbir tarafın diğer kesime sadece ''günü geldiğinde'' sataşmaması, itham etmemesi bekleniyor.
Karşılıklı ''söz ve itham''ların bir ''düello''ya dönmemesi de, en halisane temenniler arasında yer alıyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN-WEB /14.02.2008