Futbol, Tiyatro Ve Puro !

''muhalefet askerlerin ani çekilişini yapılan dış baskılara bağladı'' haberimiz, ne yazık ki gerçekleşmiş bulunuyor.


Kriz ortamı içinde, bu hafta ''FLAŞ'' köşemizi tabii ki ''Yorum''un dışında 3 değişik konuya ayırmak zorunluluğunu duyduğumuzu açıklamamız gerekiyor.


Hayatın içinden üç ''hafif'' konu, Fenerbahçe'nin Avrupa zaferi, tiyatro ve çoğu kişiler için hala bir meçhul tütün buketi puro köşemizi müsadenizle işgal ediyor.


''PURO'' DENEN MECHUL!
Gerçi, çoğu kişiler için ''puro'' veya ''puro içmek'' pek anlam taşımıyor. Hatta, bırakın içiminden; kokusundan bile ''tiksinenler'' bulunuyor.


Bazen de, puro içicilerine hiç de ''sempatik'' olmayan kaçamak bakışlar bile fırlatılıyor. Puro, nihayet ''tütün'' olduğu için ''zararı'' da biliniyor. Ne var ki; ''puro dünyası'' bambaşka bir ''tutuku'' ve ''gizem'' altında hükmünü icra ediyor.

Herşeyden önce, puro içmenin, ''sigara'' ile hiç bir ilişkisi olmadığını ve insan üzerinde bambaşka bir ''haz'' bıraktığını itiraf etmek gerekiyor. Bu arada, puro kullanırken, sigara içer gibi duman içe çekilmiyor.


Hemen hemen, 30 yıldır puroya aşina bir kişi olarak belirtmemiz gerekir ki, içimin yanısıra, değişik bir zevk, büyülü bir hobi ve büyük bir sektöre sahip gizemli atmosferden etkilenmemek elden gelmiyor. Aslında, bu dar köşede ''kişisel'' bir konuya değinilmiyor.

Bırakın dünyayı, bugün sadece Türkiye'de binlerce puro içen ve ilgilenen bulunuyor. Aynca içenlerin bir kısmının ne yazık ki, bu ''derin'' kulvarda, bu önemli bilgilerden ''yoksun'' oldukları da biliniyor.


Gerçi, dünya çapında, Cıgar Afficianado gibi çok güzel ve özel dergiler yayınlanıyor. Ki, bu dergilerde bir sayfa reklam ücretinin en pahallı yayından daha pahalı olduğu da gerçekler arasında yer alıyor.

Diğer dergi ve gazetelerde nadiren puro ile ilgili haberler yayınlanıyor. Ancak, düzenli bir yayın ve bilgilendirme olmadığından, bu ''gizemli dünya'' çoğu kez kez duman altında kalıyor.


Eğer, Vedat Özdan'ın ''Puro Hakkında Her Şey'' kitabı yayınlanmamış olsaydı belki de bu yazı dahi kaleme alınmış olmayacaktı. Gerçi epey önce Remzi Kitapevi'nde oldukça pahalı bir puro kitabına rastladığımz da belleğimizde bulunuyor.

Daha dünyanın birçok yerinde sigara içimi yasaklanmadan, ''puro kullanımı'' için otel odalar, mekanlar hatta lüks kulüplerin kurulmuş olması insana ilginç geliyor.

Bir bakıma, sanki yıllar önce puro kullanımı kendisini püfür püfür sigara içiminden arındırmış oluyor. Gerçekten de, dünyanın en büyük gemilerinden La Müzika ve La Orkestra da, puro içim odalarının şıklığını ve atmosferini unutmak mümkün olmuyor.


Bu arada, Kazablanka filminin çekildiği kulüpte puro içimi için ta Kazablanka'ya giden turistlerin aslında filmin Amerika'da çekildiğini bilmemeleri puronun fantazileri içinde yer alıyor.


Geçen hafta kendini emekliye ayıran Fidel Alejandro Castro Ruz'un 1994'te Etiler'in girişinde, bir puro butiği sayılan, ''La Casa del Habano'' nun açılışında ''Puro bir şey değil, her şeydir'' kelimeleri belki de demek istediklerimizi özetliyor.


''La Casa del Habano''nun bir süre sonra kapanmasının üzüntüsünü, zaman zaman Levent'te Che'de gidermenin mutluluğu içinde markası ne olursa olsun, bir puro yakmanın hele, futbol takımınız iyi oynuyorsa ''keyfi''ni yadırgamamak icap ediyor.
''Puro bir şey değil, her şeydir''

 

 

kakin@ogungazetesi.com.tr
09-15.Mart.2008/Sayı:63/Sayfa:06

Gazete baskısı için tıklayınız.
OGÜNhaber