Her türlü ortamda, bir ülkenin en büyük hassasiyeti, bağımsızlık ve egemenlik haklarına odaklanıyor.
Sözgelimi, AB nin herhangi bir isteğinin ''egemenlik haklarımıza'' aykırı,düşmemesi icap ediyor.
Türkiye'ye çeşitli vesilelerle gelen yabancılar, nedense Diyarbakır'a ''bir uğramak''tan kendilerini alamıyor. Güneydoğu'ya giden veya gitmek isteyenler, ''kuyruk'' oluşturuyor.
Maksat, Güneydoğu'ya gidip ''Şark havası'' teneffüs etmek değil.
Amaç, ''fitne'', ''fesat'' sokup ''egemenlik hakları''nı zedelemek oluyor. ... Ve ne yazık ki, yabancılar ''nifak tohumları'' atmakta geç kalmıyor.
Ancak, bunlar ''turist'' veya onların deyimiyle ''uzman'' filan değil, bal gibi ''ajan!'' Yani, ''kışkırtıcı ajan'', yani bir yerde ''casus!'' Zaten bölgede yaşanan ''trajik'' olaylar, sabırları taşırıyor.
Bir de, yabancıların parmağı, bölgeyi iyice karıştırıyor.
Uzmanların, ajanların, casusların yanına bir de misyonerleri kattınız mı, güneydoğu üzerinde oynanmak istenilenler, su üstüne çıkıyor. Zaten, Bölgede ''egemenlik hakkı'', yasa dışı örgütler tarafından ihlal ediliyor.
''Egemenlik hakları''nın sık sık ihlal edildiği bir ülkede, yaşamın güçlükleri, vatandaşı da ''tedirgin'' ediyor.
Kim ne derse desin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ''egemenlik hakları''nı koruyup kollamak, başta iktidarlar olmak üzere, hepimizin başlıca görevi oluyor.
Ne var ki, egemenliğin, ''kayıtsız şartsız milletin'' olduğunu da hiç birimizin unutmamasını hatırlatmamız icap ediyor.
''Egemenlik hakları'' mızın özellikle terör örgütleri tarafından sık sık tehdit altına alınması da sabırları taşırıyor.
Nitekim hafta ortasında Harp Akademileri'nde tarihibir söylevde bulunan Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ un uyarıları durumu açıklıyor Av300 gazeteci ile birlikte bizim de davetli olduğumuz ve tam 2 saat süren ''yıllık değerlendirme konuşması'' toplantısının belki de en can alıcı bölümü terör ve önlemlerini kapsıyor. Bölücü Terör Örgütü şu an kan kaybetmektedir.
Irak'ın kuzeyi artık Terör Örgütü için emniyetli bir bölge olmaktan çıkmıştır. Örgüt, gerek Irak'ın kuzeyinde gerek yurt içinde büyük gruplar şeklinde hareket edememektedir. Bu ise Örgüt içinde kontrol sorunları yaşatmaktadır. Haberleşmede, muhabere sistemlerinden ziyade kurye sisteminin kullanılması Örgüte ayrı komuta/kontrol zorlukları getirmektedir. Örgütün lider kadrosu arasında sorunlar vardır. Örgütün moral seviyesi düşüktür. Örgüte katılımlar Örgütün istediği seviyelerde değildir. Örgütten kaçışlar ise devam etmektedir.
İkmal faaliyetleri zorlukla yürütülmektedir.
Avrupa ülkelerinin, Örgütün Avrupa'daki parasal kaynaklarına ve Örgütün yönettiği uyuşturucu trafiğine karşı bazı önleyici tedbirleri artırarak alması Örgütü zor duruma sokmuştur.
Bütün bu gelişmelere ilave olarak Irak'ın kuzeyindeki Örgütün varlığına karşı; Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Irak tarafından yürütülen faaliyetlerin ve alınan tedbirlerin önümüzdeki dönemde daha etkin sonuçlar vermesi beklenmektedir.
Netice olarak bugün; Terörizm ve Bölücü Terör Örgütüyle mücadeleyi kararlı, programlı, bilinçli ve koordineli bir şekilde sürdürmek durumundayız.
Unutulmamalıdır ki, bu mücadele doğası gereği uzun soluklu ve sabır üzerine kurulu bir mücadeledir. Ayrıca, önümüzdeki süreçte de, Örgütün kırsal alanlarda ve yerleşim yerlerinde bazı terör eylemlerinde bulunabilme imkanı mevcuttur.
Güvenlik Kuvvetleri bu muhtemel eylemlere karşı, koordineli istihbarat faaliyetlerine daha da önem vererek, yasalar çerçevesinde gerekli tedbirleri titizlikle ve kararlılıkla almak zorundadır.
Kararlılığımız karşısında, Bölücü Terör Örgütünün amacına ulaşması mümkün değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu mücadelede, her zaman Türk milletinin desteğini yanında hissetmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri; bugün bazı çevrelerin, vatanına ve milletine hizmet etmekten başka hiçbir amaçları olmayan ve Bölücü Terör Örgütüne karşı kahramanca mücadele edenlerin şerefi, onuru ve morali ile oynanmasına duyarsız kalmaz ve bu konuda yetkili ve sorumlu herkesin de aynı duyarlılığı göstermesini bekler. Terörle mücadele sürecinin kısaltılması için bugün alınabilecek bazı tedbirlerin, düne nazaran, daha etkili sonuçlar doğurabileceğine inanılmaktadır. Bu tedbirler şunlar olabilir:
- Devlet, Örgüte katılımların nedenlerini iyi inceleyerek, alacağı tedbirlerle, Örgüte katılımları kontrol altına almalıdır.
- Devlet, dağ kadrosunun Örgütten ayrılmasını sağlayacak şekilde, mevcut yasal düzenlemelerin daha iyi şekilde uygulanabilmesini sağlamak için bazı değişiklikler yapmalıdır.
- Terörle mücadele, sadece terörist odaklı olarak görülmemelidir. Terörle mücadele, devlet tarafından topyekûn şekilde, millî gücün bütün unsurları (güvenlik, ekonomi, sosyo-kültürel (eğitim ve sağlık dâhil), propaganda ve uluslararası) kullanılarak, koordineli ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.
- Bölücü Terör Örgütüne uluslararası verilen destek ve Örgütün finans alanındaki serbestliği tam olarak engellenmelidir.
- Irak'ın kuzeyindeki Bölücü Terör Örgütünün varlığı ki bu varlık Örgüt için hayatidir mutlaka etkisiz hale getirilmelidir. Sonuç olarak, ülkemizin en önemli sorunları arasında, egemenlik haklarımızın korunması ve terör belası yer alıyor.
CRA 18.Nisan.2009 Cumartesi - 18:50:00