Her ne kadar, bazı Türk yazarlar, Aymatov'a ''kültürel milliyetçi'' olarak değerlendiriyorlarsa da, onun tam bir Kırgız olduğundan kuşkulanmamak gerekiyor.
Cengiz Aymatov'un milliyetçilikten asla vazgeçmemesindeki, ''onur'' ve ''ısrar'' belki de onu gizemli kılıyor.
Yani Aymatov, herhangi bir ünvan, herhangi bir ödül veya herhangi bir ikbal için milliyetçiliğinden asla vazgeçmeyip sonuna kadar savunarak, gönülleri feth etmiş bulunuyor.
Değerli yazar arkadaşımız İrfan Ülkü'nün Aymatov ile ilgili ''nefis'' yazısının başlığı ''Tanrı Dağları'ndan Kopan Zirve'' aslında her şeyi berraklaştırıyor.
Gerçekten de, Tanrı Dağları'ndan kopan zirvenin daha önceden bir Nobel ile taçlandırılması icap ediyordu.
Zaten binlerce, on binlerce toplanan imza bu isteği daha ölümünden önce, dünyaya deklare ediyor.
Ne var ki, belki de ''milliyetçilik'' vasfı, onu bu payeden, benzerleri gibi ''mahrum'' bırakmış bulunuyor.
''Cengiz Han'a Küsen Bulut'' Aymatov'un acılarla geçen yaşantısının bazı öykülerini anlatıyor.
Öncelikle Stalin'in zulmüne uğrayan babası Türekul Aymatov'un çektiklerini dile getiriyor.
Sovyetler Birliği'nin altmışlı yıllarında Manas'ın vatanı Kırgızistan'da dünyaya gelen Cengiz Aymatov'un, birliği yolunda yoğun çabaları görülüyor.
Başyapıtı ''Gün Uzar Yüzyıl Olur'' eseri, Kırgızistan platosunda, uzay ile yer arasında Türklerin tarihi alınyazısına ''alegorik'' tarzda yorum getiriyor.
Son romanı ''Dağlar Devrildiği Zaman'' Türkistan'a Türk halklarına ''vasiyet'' ağırlığını taşıyor.
''Dağlar Devrildiği Zaman'' bir yerde Aymatov'un milliyetçilikten bir ''zerre'' ayrılmadığını ispatlarken, Milliyetçiliğin, dinin ve terörizmin köklerine inilerek ''ulusal'' yorum getiriyor.
Türk dünyasının bu büyük isminin ebediyete göçü, hem hatırlatmalar yapıyor hem de çağrışımlarda bulunuyor.
OGÜN Gazetesi olarak büyük üstada Allah'tan rahmet diliyoruz.
Başımız sağ, ruhu şad olsun
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/15-21.Haziran.2008/Sayı:77/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.