Büyük Satranç Tahtası'Nda Piyon Olmamak

Gerçekten de Türkiye'nin dış politikaları ''çakılmış'' gibi yerinde duruyor. Oysa, ABD'nin ünlü genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi yeni yeni mesafeler alırken, ''vurucu'' hamlelere hazırlanıyor. Bütün Ortadoğu'da ister istemez projeden korkuluyor. Üstelik projenin yeni boyutları da gün geçtikçe kendini gösteriyor. Aslında uğruna çok kanların akıtılacağı belirtilen proje, temelini Brzezinski'nin tezinden alıyor. Polonya kökenli Amerikan siyaset bilimcisi ve devlet adamı Zbigniew Kazimierz Brzeniki, dünyanın en önemli stratejistleri arasında yer alıyor. Brzezinski, neo-con yani ''yeni muhafazakarların'' fikir babalarından sayılıyor. Görüşleri, Amerikan yönetimlerini o kadar etkilemiştir ki sadece Bakü- Tiflis Ceyhan Boru Hattı ve enerji kaynaklarının yerinde kontrolü gerektiği iddiaları dahi, takip edilip sırasıyla uygulanıyor. Brzeniski'nin ''Büyük Santranç Tahtası'' eseri Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan'ı büyük ve etkin '' Jeortratejik oyunu'', Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve İran'ı '' Jeopolitik mihver'' olarak tamamlıyor. Türkiye ve İran aynı zamanda sınırlı çapta ''Jeostrotejik oyunu'' olarak niteleniyor. ABD'in ''küresel savunma stratejisi'' gelecek en az 50 yılı kapsayacağı bizzat yetkililer tarafından açıklanıyor. ''Büyük Santranç Tahtası''ında Türkiye için düşünülen rolü, bugünlerde yeniden hatırlakmak gerekiyor. ''Amerika, istikrarlı ve bağımsız bir Güney Kafkasya ile Orta Asya'yı teşvik etmek için Türkiye'yi yabancılaştırmak konusunda dikkatli olmalıdır ve Amerika İran İlişkilerinde bir düzelmenin yapılabilirliğini araştırmalıdır. Katılmak istediği Avrupa'dan dışlandığını hisseden bir Türkiye daha İslamcı olacak, daha büyük olasılıkla inadına NATO'nun genişlemesini veto edecek ve Orta Asya'yı dünya ile bütünleştirmek ve istikrarı sağlamakta Batı ile daha az işbirliği yapacaktır. Bu nedenle, Amerika, Türkiye'nin nihai olarak AB'ye kabulünü cesaretlendirmek için Avrupa'daki etkisini kullanmalıdır ve Türkiye'ye Avrupalı bir devlet gibi davranmaya özen göstermelidir. Ankara ile Hazar Denizi Havzası ve Orta Asya'nın geleceğiyle ilgili düzenli görüşmeler Türkiye'nin ABD'yle stratejik ortaklık duygusunu besleyecektir.''

DÜNYANIN MERKEZİ
ABD'nin 21. yüzyılın bir imparatoru olabilmesi için Avrasyanın öncesine değinen Brzeniski'nin ''tehlikeli'' tezi şöyle de yorumlanıyor. ''Avrasya yaklaşık olarak beş yüz yıl önce, kıtaların siyasi olarak etkileşimde bulunmaya başlamasıyla birlikte, dünya iktidarının merkezi olmuştur.'' Bu tespitle başlayan ten Avrasyanın hakimi olan milletlerin dünya egemenliğine de sahip olduğu belirtiliyor. Avrasya halkları dünyanın diğer bölgelerine egemen olmuş, kurdukları devletlerle dünyanın hakimi olma ayrıcalığının nimetlerinden yararlanmışlardı. Roma İmparatorluğu, Büyük İskender Makedon Krallığı, Hun İmraratorluğu, Moğol İmparatorluğu, Osmanlı Devleti ve Britanya İmparatorluğu hep bu topraklarda egemen olmuşlardı. Brzezinski Avrasyada yer almayan Amerika'nın, egemenlik iddiasını sağlam temellere oturta bilmesinin yolunun Avrasyaya egemen olmak ve Avrasya coğrafyasında kendisine rakip olabilecek güçleri kontrol altında tutmaktan geçtiğini ifade ediyor. Öte yandan, önemli hiçbir Avrasya sorunu, Amerikanın katliamı olmaksızın yada çıkarlarının tersine çözülmüyor. Brzezinski, Amerika'ya kültürel egemenliğini daha uzun süre sürdürebilmeğe odaklanmalarını ve bunun getireceği jeopolotik değişimlere dayanabilecek çerçeveyi yansıtmasını da öğütlüyor. Nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye ''Büyük Santranç Tahtaları''nın oyuncuları arasında yer alıyor. Ne var ki, hiçbir şekilde ''piyon'' olmamak gerekiyor.


kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/15-21.Nisan.2007/Sayı:16
OGÜNhaber