Gerçekten de, genç nüfusu, staratejik konumu ile ''Ben de varım'' demesi gereken bir Türkiye, şimdi ''sus-pus'' bir şekilde AB'ye kabul edilip edilmeyeceğinin beklentisi içinde günlerini yitiriyor.
Oysa Türkiye, değil Ortadoğu'nun tüm dünyanın ''enerji santrali'', doğu ile batı arasında ''koordinatör'' olma olanaklarına sahip bulunuyor.
Bırakın her türlü cesur adımları veya girişimleri, bir Türkiye-Azerbaycan dostluğunu bile yürütmekten veya korumaktan ''acizlik'' çekiliyor.
Hâlbuki bir Azerbaycan dostluğu, kardeşliği, iki ülkeyi, kimseye ''muhtaç'' olmadan süper hale getirmeye yetiyor.
Azerbaycan'ın büyük lideri, rahmetli Haydar Aliyev'in ''Bir millet, iki devlet'' sözü sırf söz olsun, kahramanlık olsun diye tarihe mal edilmiş bir ''vecize'' den ziyade çok büyük ve derin anlamlar, sorumluluklar taşıyor.
Gerçi oğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev, bu tarihi sözlerin arkasında durma gayretleri gösteriyor.
Ne var ki, iki ülke arasındaki ilişkiler bir türlü istenildiği veya olması gerektiği gibi gelişmiyor.
Türk-Azerbaycan dostluğunun, kardeşliğinin sıkı ekonomik işbirliği, hatta müşterek oluşumlara dönüşmesi, her iki ülkenin de talihini değiştirmeye yetiyor.
Söz gelimi, özellikle Azerbaycan, Ermeniler'in Karabağ'ı ''işgal'' etmelerinden, Türkiye'ye de, tutumlarından rahatsız bulunuyor.
Ne yazık ki, mevcut Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, Ermenileri ''durdurabilecek'' güce bile varamıyor.
Her şeyden önce, Türkiye'nin daha atik, daha duyarlı olması gerekiyor.
Arkasından da, Türk-Azerbaycan dostluğunun, ekonomik işbirliğinin yanısıra, bir çeşit ''pakt''a da dönüşmesi icap ediyor.
Yoksa rahmetli Aliyev'in ''Bir millet, iki devlet'' sözleri sadece ''vecize'' kalmaya mahkûm görünüyor.
Başbakan Erdoğan'ın Nahcivan'da İlhan Aliyev ile buluşmasının yeni bir başlangıç olması temenni ediliyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/08-14.Haziran.2008/Sayı:76/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.