Aslında, 23 Nisan ve ruhunu oturup düşünmenin tam zamanı yaşanıyor. Elbette, 89 yılın ''kolay'' ve ''boşuna'' geçmiş sayılmaması gerekiyor.
Her şeyden önce, 23 Nisan ruhu, milli hakimiyeti işliyor ve emrediyor.
23 Nisan ruhu, teslimiyeti de ''kesinlikle'' reddediyor.
23 Nisan ruhu, milletin hakimiyetini hem de ''kayıtsız ve şartsız'' öne koyuyor. Zaten, aziz milletimiz, hakimiyetini korumak için kaç asırdır direniyor.
Bu millet, yediden yetmişe, bağımsızlığını korumak için ''ant'' içmiş bulunuyor.
Anadolu'nun bağrından kopan bu ruh, hiçbir zaman ''egemenlik'' haklarını kimsenin, hatta ne ABD'nin, ne AB'nin ne de IMF'nin isteklerine, insafına, hoş görüşüne bırakacak ''karakter'' taşımıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, yarınlara karşı görevlerimiz oluşuyor.
Her şeyden önce, tam ''bağımsız'' bir vatan bırakmanın yanı sıra ''huzur'' ve ''refah''a giden yolları da, ardına kadar aralamamız icap ediyor.
Bağımsızlığı ve Cumhuriyet'in ilkelerini sonuna dek, korumak zaten tartışılmayacak kadar ''kutsal'' değer taşıyor.
Gerçekten de,89 yılın ''boşuna'' geçmiş sayılmaması ve gereken dersleri almamız kesinlikle gerekiyor.
CRA - 19.Nisan.2009 Pazar - 15:10:00