Vadedilmiş topraklar

Tam sınırları belli olmamakla beraber, bugün İsrail topraklarını oluşturan bölgenin Vadedilmiş Topraklar olduğu inancı yaygındır.Tevrat'ın Tekvin kitabının 15. Bab'ında ise şöyle yazmaktadır:

O günde Rab, Abraham'la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim.

Bu tanıma göre ise Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar olan geniş bölge İsrailoğulları'na vadedilmiştir. Bununla birlikte sınırlarının tam olarak belirtilmemiş olması nedeniyle bu tanım da oldukça tartışmalıdır.

Tanrı tarafından Yahudilere vaadedildiği öne sürülen topraklar, Eski Ahit’e yani Yahudilerin bizzat tahrif ettikleri Tevrat’a göre tarihin ve medeniyetin doğduğu “Nil’den Fırat’a” kadar geniş bir coğrafyayı içine almaktadır. Bu durum, Tevrat’ın Tekvin kitabının 15. Bab’ında şöyle belirtilmektedir:

“O günde Rab, Abraham’la (Hz. İbrahim) ahdedip dedi: Mısır ırmağından (Nil Nehri) büyük ırmağa, Fırat Nehri’ne kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim.      
Tesniye kitabının 12. bap, 25. ayetinde ise ‘vaadedilmiş topraklar’ın sınırları şöyle çizilmektedir:
“O zaman Rab bütün milletleri önünüzden kovacak, sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayaklarınızın basacağı her yer sizin olacak, sınırınız çölden (Sina Çölü) ve Lübnan’dan, ırmaktan (Nil), Fırat Irmağı’ndan garp (batı yani Akdeniz) denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allahınız Rab size söylediği gibi, dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır”   

Vaadedilmiş toprakların’ hangi bölgeleri ihtiva ettiği konusunda, Yahudiliğin ne olduğu konusunda önemli araştırmalara imza atan Musevi araştırmacı İsrael Şahak, şunları kaydetmektedir: “İsrail topraklarının Tevratsal sınırlarını (Biblical borders) gösteren farklı haritalar içinde en büyük sınırlara sahip olan versiyon şu bölgeleri içine alır:

Güneyde tüm Sina Yarımadası ve buna ek olarak Kuzey Mısır’ın Kahire’ye uzanan bir parçası; doğuda, Ürdün’ün tamamı ve Suudi Arabistan’ın kuzey bölgesi; Kuveyt’in tümü ve Irak’ın çok büyük bir bölümü; kuzeyde Lübnan ve Suriye’nin tamamı ve Türkiye’nin Van Gölü’ne kadar uzanan büyük bir parçası (5 vilayetimiz) ve batıda ise Kıbrıs. Bu sınırlar hakkında yapılmış çok geniş kapsamlı araştırmalar devlet desteğiyle atlaslara, kitaplara ve makalelere dökülmekte ve okullarda bu sınırların propagandası yapılmaktadır.

Başta Guş Emunim olmak üzere kimi etkili dini gruplar, sözkonusu coğrafyanın İsrail tarafından fethedilmesini istemekle kalmamakta, bu fethin ilahi bir emir olduğuna inanmaktadırlar.

Siyonist lider Theodor Herzl, 1897'de, 50 yıl içinde İsrail'in kurulacağını ifade etmişti.Siyonizmin ne kadar büyük bir tehlike olduğunu fark eden II. Abdülhamit, Filistin'e karşılık para teklif eden Siyonistlerin bu isteklerini geri çevirdi.

"Theodor Herzl İstanbul'a da gelmiş, Sultan II. Abdülhamit'le görüşmek için çok uğraşmıştır. Bu adam bütün Osmanlı borçları karşılığında Filistin'de bir yer istemiş ve şu cevabı almıştır: 'Bu yerler bana ait değil milletime aittir. Bu yerlerin her karış toprağı için şehit verilmiştir. 93 Harbi'nde Orduy-u Humayun'umun Filistin Alayı'nın askerleri, bir tanesi dönmemek üzere şehit olmuşlardır. Ben canlı vücud üzerinde paylaştırma yapamam. Filistin'e ancak cesetlerimiz üzerinden girilebilir. Böyle bir teklif yapan bir adam, bir adım daha atmasın ve memleketi terk etsin'demiştir.
Siyonizm, sanıldığının aksine 19. yüzyılın sonlarında gündeme gelmiş bir fikir değildir. Muharref Tevrat'ta "Dünya Krall ığı"nın merkezi haline gelecek bir Yahudi Devleti'nin kurulacağından bahsedilir. Dolayısıyla Siyonizmin tarihi Tevrat kadar eskidir. Siyonizmin vazgeçilmez hedefi olan bu devletin sınırları Tevrat'ta şöyle tarif ediliyor.

Yahudiler kendilerine vadedildiğine inandıkları bu topraklara kavuşmak amacıyla, ilk resmi adımı 29 Ağustos 1897'de Basel'de I. Siyonist Kongresi'ni düzenleyerek attılar. Theodor
Herzl, başkanlığını yaptığı bu kongrede kuracakları Yahudi Devleti'nin sınırlarını şöyle açıklıyordu:

"Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (Orta Anadolu) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalı'na; sloganımız Davud ve Süleyman'ın Filistin'i olacaktır."  İsrail, Herzl'in söylediği bu sözden 50 sene sonra kuruldu. Herzl'in söylediğinin bu kadar isabetle gerçekleşmesinin nedeni neydi? İleri görüşlülük konusundaki büyük yeteneği mi? Yoksa İsrail kurulana kadar uygulanan Siyonist planın ilk bölümünün, büyük bir örgütlenme sayesinde, her adımı hesaplanarak sonuca ulaştırılması mı?
OGÜNhaber