1.500.000 nufuslu Katmandu'da UNESCO tarafından koruma altına alınan çok sayıda Budist ve Hindu tapınağı bulunmaktadır.
Deniz seviyesinden 1300 m yüksekte kurulan şehir 27°43' Kuzey, 85°22' Doğuda koordinatları arsında yer almaktadır.
Katmandu Vadisi'ne ilk yerleşim MÖ 100 yıllarına rastlar. Ancak vadideki en eski nesnelerin yapılış tarihi ise milattan birkaç yüzyıl olarak belirlenmiştir. Bulunan en eski yazıtın tarihi MÖ 185 olarak bulunmuştur.
Nepal'in başkenti ve en büyük şehri olan Katmandu aynı zamanda ülkenin kültür, politika ve ticaret merkezi konumundadır. Şehrin bilinen tarihi 7. yüzyıla dayanmakla birlikte esas keşfedilme dönemi 12. Yüzyılda Mallalar zamanındadır. Katmandu Vadisi'nin kültürel mirası, vadinin dünyaca ünlü olmasını sağlayan tüm tarihi ve sanatsal başarıların yelpazesini gösteren yedi anıt ve bina grubuyla resmedilir. Bunlar, Katmandu, Patan ve Bhaktapur Durbar Meydanları, Swayambhu ve Bauddhanath'ın Budist mabetleri ile Pashupatinath ve Changu Narayan Hint tapınaklarıdır.
Katmandu’nun en önemli yeri Durbar Meydanı, (Palas veya Saray Meydanı) eski kent merkezi. Dünya Tarihi Mirasında yer alan ve Japonların finanse ettiği bir renovasyon projesinin uygulandığı bölgeye yabancılar ücret ödeyerek girebiliyor. Burada yer alan çok sayıdaki tarihi saray, tapınak ve dini yapı içinde birisi çok özel. Kumari’nin Evi. Kumari yaşayan bir tanrı, bir çocuk-tanrı. Bir Rahipler Kurulu tarafından köyler dolaşılarak, güzel, sakatlığı olmayan, hiç yaralanmamış bir çocuk “tanrı” olarak seçiliyor, Nepal halkı ve fotoğrafını çekmemek şartı ile yabancılar için günde iki kez pencereden bakıyor ve sadece imparator kucağına alabiliyor, evde özel bir aile hizmetini görüyor, peki bu çocuk büyünce ne oluyor? Adet görmeye başlayınca tanrılık bitiyor, yerine yeni bir çocuk seçiliyor, eski tanrı köyüne gönderiliyor, bir maaş bağlanıyor, kendisi ile evlenenin erken öleceğine inanıldığı, için bekar olarak hayatını tamamlıyor. Bu gelenek yüzyıllardır böyle devam ediyor.
Katmandu’nun 12 km batısındaki Baktapur, “Adaklar Şehri” olarak tanınıyor. Aynı zamanda burası bir “Thanka” ve “Çömlek” merkezi. Tibet’in geleneksel boyama sanatı thanka buradaki atölyelerde yaşatılıyor. Aynı şekilde geleneksel şekilde topraktan yapılan kumbaralar dolunca ancak kırılarak açılabiliyor. Baktapur’un Durbar Meydanı çok büyük değil. Baktapur, daha çok çatı payandalarındaki Kama Sutra motifleri ile dikkat çeken Erotik Tapınak (Fil), Kraliyet Sarayı ve içindeki Ulusal Sanat Galerisi (tarihi thanka’lar sergileniyor) ve Dünya Kültür Tarihi listesindeki 55 Pencereli Saray ile ünlü.
Budhanilkantha; Hinduların diğer bir kutsal yeri, buradaki Uyuyan Vişnu Heykel’i diğer mabetler kadar ziyaretçi çekiyor ve günlük tur programlarında yer alıyor.
Yabancıların giremediği, Hinduların ise deri kemer, cüzdan, çanta ve ayakkabılarını emanete bırakarak girebildikleri bir Şiva Tapınağı olan Pashupatinath’ın arka tarafındaki ölü yıkama yerleri her zaman kalabalık.
Cenaze sahibi ailenin erkekleri son görevlerini yerine getirirken, kadınlar uzaktan seyrediyor. Çünkü doğurgan olan ve “yaşam”ı simgeleyen kadın, “ölüm” ile yan yana gelemiyor. Bu ilginç seramoni, cenazenin nehirden alınan sularla yıkanması (sadece ıslatılması denebilir) ile başlıyor, sonra örtüler arasında, 300 kg odundan hazırlanmış ghat’a yerleştiriliyor. Ailenin erkekleri cenazenin etrafında üç kez döndükten sonra büyük oğul tarafından ateş yakılıyor. 3 saat sonra kalan kemik ve küller nehre atılıyor ve kutsal Ganj’a doğru akan sular arasında kayboluyor. Bir köprü ile ikiye ayrılmış olan ghat’ların üst bölümündekiler protokola, alttakiler halka ait, karşı tepede ölümü bekleyen yaşlı ve hastaların kaldığı yerler bulunuyor. Burada para karşılığı resim çektiren sadu’lar ve ortalıkta dolaşan maymun grupları, bu çok özgün ve sıra dışı ortamı tamamlıyor. Sadu’lar her zaman oradalar ama eğer maymunlar ortalıkta değilse, hemen bitişiğindeki tepeyi kaplayan kutsal ormandadır.
Budhanilkantha; Hinduların diğer bir kutsal yeri, buradaki Uyuyan Vişnu Heykel’i diğer mabetler kadar ziyaretçi çekiyor ve günlük tur programlarında yer alıyor.
Katmandu’daki en önemli Budist Tapınakları Boudhanath ve Swoyambhunath. 14. yy’dan beri Tibetli azınlığın kutsal yeri Boudhanath, gözlerden ibaret heykeli ile dikkat çeken büyük bir stupa. Ağzı yok, çünkü tanrılar gözleri ile konuşuyor. (Üçüncü göz ise iç dünyamızı gözetliyor) Ücretle girilen stupa alanı bir köy gibi, içinde dini ve hediyelik eşya satan yerler, restoranlar ve hatta oteller yer alıyor. Kare şeklindeki stupa’nın üstünde yürürken sürekli “um mani padme hum” (Lotus çiçeğinin içindeki cevher hepimizi kutsasın) adlı mantrayı dinliyoruz. Buralarda “dua silindirlerini yuvarlayarak ve çan çalarak günahları korkutan” budistler ile turuncu ve bordo giysili din adamları dikkat çekiyor. Bazıları saat yönünde 7 kez dönerek tespih çekerken, bazıları da bir çeşit namaz kılarak kendilerinden geçiyorlar. Rüzgarda uçuşan ve üzerinde Buda’nın sözleri yazılı renkli bayraklar, bu öğretiyi dünyaya yayıyor. Bayraklardaki renkler beş elementi temsil ediyor; Kırmızı: Ateş, Yeşil: Su, Mavi: Gökyüzü, Beyaz: Bulut, sarı: Toprak.