Kafiristan

Afganistan’da, başkent Kabil’in kuzeydoğusunda, eski adıyla Kafiristan bölgesinde (yeni adıyla Nuristan bölgesinde), Hindikuş dağlarında bulunan Çitral’in üç vadisinde, denizden yaklaşık 3000 metre yükseklikte yaşıyorlar.

Bu bölgeye Kafiristan denmesinin sebebi, Kalaş halkının animist inançlara sahip olması, tevhid inancına girmemiş olmalarıdır.

Muhafazakar İslamcı kültürün baskın olduğu komşu bölgeler tarafından Kalaşlar, kafir olarak görülürler. Zira yaşadıkları bölge de kafirlerin ülkesidir.

Onların geçmişi çok uzaktan, Makedonya’dan bu topraklara gelen büyük İskender’in ordusuna dayanıyor.

Büyük İskender, en büyük hayali olan Asya’nın fethi için ikinci adımı, bundan 2 bin 300 yıl önce atmıştı. Daha önce Persler’i yenen, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ın fethini tamamlayan İskender’in yeni hedefi Hindistan’dı.

Bu amaçla MÖ. 330’da harekete geçti ve ordusunu İran’dan Afganistan’a geçirdi. Afganistan’da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan’ın içlerine yöneldi.

Bugün, Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı. Ama İskender’in torunları ya da bir başka değişle İskender'in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor.

İskender’in ordusunda yer alan askerlerin soyundan geldiği düşünülen, sarı saçlı mavi gözlü bu insanlar, Asya’nın ortasında yaşayan diğer komşu halklardan kolayca ayrılabiliyor. Ancak Kalaşlar’ı farklı kılan sadece fiziksel özellikleri değil.

Sarı saçları ve renkli gözleriyle fark edilen Kalaş kabilesi içki, esrar ve cinselliği serbest yaşıyor.

Çitral bölgesindeki Kalaş Vadisi’nin ücra yamaçlarında yaşadıkları için muhafazakar İslamcı kültürün baskısından kurtulan 3 bin nüfuslu halk, damıttıkları içkileri içip yetiştirdikleri kenevirleri tüttürüyor.

Çocuklar dindar Yahudi tarzını andıran bukleli saçları ve spor şapkalarıyla dikkat çekerken kadınlar yüzlerine dövme yaptırıp rengarenk işlemeli siyah kaftan giyiyor.

Müslümanların ‘kara kafirler’ deyip kadınlarını ‘ahlaksız’ gördüğü Kalaşlar, ergenlik çağına giren delikanlıların yaz boyunca yaylada iyice semirdikten sonra köye getirilip seçtiği kadınla seks yapmasının sağlandığı ayinlerden vazgeçmiyor.

Evli kadınların başka erkeklere kaçması normal karşılanıyor.

İçki, esrar, eşcinselliğin yaygınlığı, kadınların diledikleri zaman eş değiştirmesi nedeniyle, “kafir” denilen Kalaşlar, İskenderin kayıp soyu olabilir.

Budist ve Müslüman toplumların geçmişlerine yönelik önemli bilgilere sahip olunmasını sağlayan, yağmadan kurtarılmış eserlerin sergilendiği Kabil Milli Müzesi’nde, en fazla ‘Kafiristan’daki kafirlerin atalarının heykellerin sergilendiği bölüm dikkatleri çekiyor.

Kuzey Pakistan’daki Afganistan sınırında yaşayan “kafirler” yani gerçek adlarıyla Kalaşlar’ın ilginç bir hikayesi var.

Tevhit inancına girmedikleri için ‘kafirler’ denilen ve Hindikuş dağlarındaki üç vadideki yaşam yerleri de ‘Kafiristan’ diye anılan Kalaşlar’ın, Büyük İskender’in soyundan olduğu söyleniyor ve "İskender’in kayıp soyu" adıyla da anılıyorlar.

İçki, esrar, eşcinselliğin yaygın olması ve kadınların diledikleri zaman eş değiştirmesi nedeniyle, Afganistanlılar tarafından sapkın toplum ilan edilip “kafir” ismi verilen Kalaşlar, günümüzde yaklaşık 3 bin nüfusa sahipler. İlgi çekici ayrıntı ise olan ise halk tarafından Kâfiristan olarak anılan bölge isminin, Afganistan’ı 1880-1901 yılları arasında yöneten Abdurrahman Han tarafından 1895’de ‘Nuristan’ yani Işık Ülkesi olarak değiştirilmiş olması.

Tarihten bu yana yakınlarındaki Müslümanlar köylerle sorunsuz yaşayan Kalaşların büyük bir bölümün zaman içinde Müslüman oldukları belirtiliyor.

Sapkınlıklarla dolu geleneklerine devam eden Kalaşar ise son zamanlarda baharın gelişini kutladıkları, "Josi Mela" adını verdiği festivaldeki eğlenceleriyle uluslar arası medyanın ilgilisini çekmeyi başarmış durumdalar.

Gözleri renkli (çoğunun mavi), saçları sarı ile kahverengi tonlarında olan Kalaşlar, uzun boylu ve sağlıklı olmaları sebebiyle uzun yaşayan (100 ila 140 yıl) bir halktır. Suç oranı sıfır olan, içki, esrar ve seksi sınırsız yaşayan Kalaşlar, kendi aralarında siyah giyinenler ve beyaz giyinenler diye iki gruba ayrılırlar

Çiftçilik yaparak geçinirler. Arazileri dağlık olmasına rağmen sebze, meyve yetiştirilmesinde verimli olduğu için, yiyecek konusunda sıkıntı çekmeleri mümkün değildir. Kalaşlar, sulama ve taraça sistemi yaratarak yiyecek seçeneklerini genişletmiştir. Kenevir ve üzüm ekerek içki ve uyuşturucuyu kültürlerinin ayrılmaz parçası haline getirmişlerdir. Kalaşlar et yemez - kışın yedikleri az miktarda yabani keçi eti sayılmazsa. Zaten bölgede eti yenilebilecek başka hayvan bulmak da mümkün değildir. Kullandıkları yağı, kayısının çekirdeğinden elde ederler. En çok yedikleri yiyecek kayısıdır.

Kalaşlarda bütün düğünler aralık ayında yapılır. Evli insanların boşanması mümkün değildir. Ancak kadınlar istediklerinde eşlerini değiştirebilirler. Bu değiştirme olayı bazı şartlara bağlıdır. Kadın yeni erkeğe mektup yazar ve yeni evliliğin gerçekleşmesi için kocaya başlık parası ödenir.

Ergen olan erkekler, ergen olmalarının kutlanması sebebiyle halkın oturduğu bölgeden uzak yaylalara götürülür, orada beslenir ve köye döndüğünde seçtiği bir kadınla beraber olabilir. Kalaş erkekleri günlük yaşamda (bayram ve düğünler haricinde) Pakistan erkeklerine benzer giyinirler. Kalaş kadınları ise giyimlerine çok özen gösterirler. Renkli, işlemeli, siyah veya beyaz kaftanlar giyerler. Çok fazla makyaj yaparlar, yüzlerine dövme yaptırırlar. Kalaş erkeği kadının giydiği kıyafetin rengine göre tanınır. Erkeğe çekici görünmek kadınların en büyük görevidir.
OGÜNhaber