Hinduizm de kutsal hayvanlar

Şiva ve Parvati'nin ilk doğan oğludur. Bharati, Riddhi ("bilgi" anlamına gelir) ve Siddhi'nin ("mükemmeliyet") eşidir. Marathi, Malayalam ve Kannada'da Vinayaka, Tamil'de Vinayagar ve Telugu'da Vinayakudu olarak da anılır.

Ganeşa Hinduizm dininin koruyucusu ve bekçisi olarak kabul edilir, Hindu olmak isteyen kişi, ilk önce Ganeşa'ya ibadet etmeli kendisini ve samimiyetini ona kabul ettirmelidir, bütün Hindulara göre Ganeşa'ya ibadet etmeden onun "dostluğunu" kazanmadan Hindu olmak mümkün değildir.Her türlü Hindu duasında ilk önce Ganeşa'ya dua edilir, bu küçük dua Hint besmelesidir: "Aum Sri Ganapataye namah" veya "Aum Sri Ganesha namah".
 
Hindistan dünyada en çok büyükbaş hayvana sahip ülkedir ama bu kaynaktan yararlanılamamaktadır. Hinduculuğun başlangıcından beri inek Hindistan'da en kutsal hayvan olarak görülür. İstemeyerek de olsa ineğin öldürülmesi büyük bir günah sayılır. Hindistan'da sokaklarda sıcaktan bunalmış, iyice hantallaşmış, bir deri bir kemik kalmış ineklere rastlanılması gayet doğaldır. İnekler cadde ve sokaklarda diledikleri gibi dolaşır, yaya kaldırımları üzerinde güneşlenir, tapınaklara girer, pazar yerlerini pislerler, kimse onlara ilişemez hatta saygıyla selamlarlar.

Toplumun bir kesimi açlık sınırında iken ineklere gösterilen bu ayrıcalık dışardan gelenlere anlamsız gelebilir ama bunun ardında sadece dinsel inançlar değil hayati gıda maddelerini koruma içgüdüsü de vardır.İneğin önemi, beş ürünü, yani süt, peynir, tereyağı, dışkı ve idrarını insanlığın yararına sunmasıydı. Dışkı tezek gibi yakacak olarak, idrar ise tedavi amaçlı kullanılıyordu. Bu mükemmel hayvanı kesip bir kerede etini yemektense ürünlerinden daha uzun sürede ve pek çok insan tarafından faydalanılabilirdi. İneği temsil eden bir Tanrı da olmadığından ineğin bizzat kendisine saygı gösteriliyordu. İneği kesmek Tanrıyı öldürmekle eşittir.

Hanuman (maymun kıral) hanumat; yalın hali tekil ( hanumān) Rama'ya (Vişnu'nun avatarlarından biri) karısı Sita'yı kurtarmasında yardım eden bir vanara. Bhakti'nin zirvesini sembolize eder ve kimilerine göre Şiva'nın avatarlarındandır. Daha çok Vayu deva yani rüzgâr tanrısının oğlu olarak tanınır. Bazı akademisyenlere göre Çin mitolojik karakteri Sun Wukong'dur.

Karni Mata, bir kadın. Hindu tanrıçası Durga’nın yeryüzünde vücut bulmuş hali olarak kabul ediliyor. Dünyanın en ilginç tapınaklarından birinin kurucusu. 1387 - 1538 yılları arasında yaşadığı söyleniyor. 151 yaşında, Bikaner’deki bu tapınağın yapılışından sonra, ortadan kaybolmuş. Hinduizm inanışına göre Karni Mata, ölen üvey oğlunun dünyaya dönmesi için Ölüm Tanrısı Yama’ya o kadar çok yalvarmış ki çaresiz kalan Tanrı Yama ancak üvey oğlunun ve ölen bütün erkek çocukların fare bedeninde dünyaya gelmesine izin vermiş.

Karni Mata inancına göre, ayrıca tapınakta ibadet eden talebelerin ruhları, mabette bulunan her bir farenin içinde yaşıyor. Bundan dolayı fareler ibadet edenlere göre kutsal.

Tapınakta farelerin yemeklerinden sorumlu bir de rahip bulunuyor. Bu rahip yerlerde bulunan artık şeker ve yemek parçalarını süpürüp, ardından farelerin yeni yemeklerini düzgün bir çizgi halinde yere seriyor ki fareler guzelce yemeklerini yiyebilsin. Tapınaktaki fareler sayılamayacak kadar çok. Kontrolü zor olmasına rağmen hiçbir fare tapınak avlusunun dışına çıkmıyor. Siz tapınağın 200 metre dışında ayakkabılarınızı çıkararak tapınağa yürürken, hiçbir şekilde fare görmüyorsunuz. Dışarıdan kuşlar veya başka hayvanların içeri girmemesi için tapınağın çevresi tel örgülerle kapatılmış. Fare olmadığına inanılan farelerin Karni Mata, ya da diğer adıyla Nari Bai tapınağında binlerce fareyi bir anda görmek mümkün.
OGÜNhaber