Hamam

Hamam kültürü ise suyun ısıtılarak temizlenmeyi amaçladığı için her mevsim kullanılabilir olmaktadır ve yapılan kazılar ve araştırmalar dünyada hamam kültürünün en yaygın Roma, Osmanlı ve Nif’lerde olduğunu göstermektedir. Ancak özellikle ilk dünyadaki ilk hamam şudur diye gösterilebilecek bir hamam yoktu.

Şimdiye kadar yapılan kazı çalışmalarında rastlanılan en eski hamamların Eski Romalılar dönemine ait tarihi Pompei şehrine ait hamamlardır. Pompei şehri Vezüv yanardağının patlaması sonucu lavların ve küllerin altında kalmış bir şehirdir. Burada bulunan hamamlar oldukça lüks ve eğlenceye, seks hayatına düşkünlükle öne çıkan hamamlardır. Hatta dini kaynaklara göre buradaki insanlar Allah tarafından cezalandırılmıştır. Sebebi ise buradaki cinsel sapkınlık çocuk istismarına, seks köleliğine, aile içi cinsel sapkınlık boyutlarına kadar ulaşmıştır.

Pompei ve hamamları hakkında rivayetler ve söylentiler oldukça fazladır ve buradaki hamamlar bulundukları zamana göre oldukça lüks hamamlardır. Buhar banyosu, sıcak ve soğuk havuzlara sahip olan hamalar aynı zamanda şehrin zenginliğini de yansıtmaktaydı. Zenginlerle diğer halkın hamamları farklı ve kapıları ayrıydı.

Roma’’nın çöküşüyle birlikte, Roma hayat tarzına özgü konfor unsurları da ortadan kayboldu.

Tarihçiler ve arkeologların kaydettiği bilgilere göre Mezopotamya, Babil, Hindistan ve eski Mısır’da yıkanmak için bağımsız binalar yapılmış. Ancak büyük hacimli binalar inşa edilmesi, kendinden ısıtmalı bir sistemin bulunması ve sıcak suyunun akıyor olması Romalılar dönemine rastlıyor. Evleri ısıtmak için kullandıkları alttan ısıtmalı bir tür kalorifer yapısını yıkanma binalarına uyguluyorlar ve “Roma Hamamı” ortaya çıkıyor. Daha sonra Osmanlı kültürü ve mimarisinin etkisiyle geliştiği için “Türk Hamamı” olarak biliniyor ama yine de hamamın temeli konusunda Roma’nın büyük bir payı var. Hamam dilden edebiyata ve gündelik hayata kadar Osmanlı kültüründe ağırlıklı bir yer tutar. Kadınlar ve erkekler yıkanmak için hamama gider. Osmanlı'da hamam kadınların sosyalliği açısından önemlidir. Perşembe akşamları hamama gitmek, bayramlardan önce arife gecesi hamamların sabaha kadar açık olması -ki bu günümüzde de devam ediyor- gibi gelenekler vardır. Gelin hamamı, damat hamamı, kırk hamamı gibi adetler var. Fatih Sultan Mehmet 19 adet “çarşı hamamı” yaptırmıştır 

Evliya Çelebi 17. yy’da İstanbul’da 168 adet çarşı hamamı olduğunu kaydediyor.

İstanbul’da değişik tarihlerde 237 adet hamamın olduğunu belirtiliyor. 

16. yy’da yaşamış Sadrazamlardan Rüstem Paşa 32 adet hamam yaptırmıştır. 
         
Geçmiş dönemlerde Arabistan da hamam kültürü yoktu. Su çok az hatta bazı bölgelerde sadece içme suyu bile çok az bulunduğundan için abdest almak için bile teemmüm adı verilen toprakla abdest almak bile caizdi.

Avrupa kültürlerinde en bilineni 'Fin hamamları'dır. (saunalar)  Kayıtlara göre MS 5. ila 8. yy'da ortaya çıkmıştır. İlk saunalar bir çukurun içine kazılmıştır. Araç-gereç ve teknoloji ilerledikçe ahşap binalar kullanılmaya başlanmıştır. Bir şöminede taş parçaları odun ateşinde ısıtırlır.Kızgın taşların üzerine su serpilir. Sauna taşların sıcak buharı ile ısıtılır.

Geleneksel Fin hamamında mayo, havlu veya peştemal pek giyilmez, çıplaklık bu toplumda tabu değildir. Aileler saunaya hep birlikte giderler. Bu eski bir gelenektir, pek çok ailenin özel saunası vardır. Kamuya açık saunalarda erkek ve kadın bölümleri ayrıdır. Saunalar cinsellikle ilgili görülmez, Fin halkı için sauna, kiliseden sonra en kutsal kabul edilen mekandır. 20. yy'ın başlarına kadar pek çok Fin kadını çocuklarını sıcak ve temiz bir ortam sayılan saunada doğurmuştur.

Saunada loş bir ışık vardır, konuşulmaz, sessizce ve rahatça oturulur. Sıcaklık genellikle 80°C ila 110°C'dir. Bazıları üzerinde yaprak bulunan huş ağacı dallarını birbirine bağlayarak 'vihta' yapar ve onunla ciltlerine hafifçe vurur. Vihtalar dükkânlarda da satılır ve buzdolabında kışın kullanmak üzere saklanabilir. Vihta kan dolaşımını hızlandırır, huş ağacı kokusunun ferahlatıcı olduğu söylenir.
OGÜNhaber