Arap alfabesinin eski sıralanışından (elif, ba, cim, dal) ilk dört harfinin okunuşlarıyla (E-B-Ce-D) türetilmiş bir sözcüktür. Arap alfabesiyle yazılan bir yazıdaki harflerin sayısal değerlerinden (cifr) tarih bilgisi gibi gizlenmiş bilgileri çıkarmaya yönelik çalışma yapanlar da olmuştur. Hâdiselerin vukuu zamanının tesbiti için harflere yüklenilen rakamsal değere denilir. Diğer bir tarif ile bir hadiseyi tarihlendirme için kullanılan ve rakamları harften ibaret olan bir hesaptır. Buna "cümlelerin hesabı" denilir.
Arap ebcedinin İberî ve Arami alfabesinden alındığına şüphe yoktur.
Ebced hesabını akılda tutmak için bir anlamı olmayan ve Arap alfabesindeki harflerin eski dizilişini hatırlatıcı olarak kullanılan kelimelerden bir cümle oluşturulmuştur: bu 'ebced', 'havvez', 'huttî, 'kelemen', 'sa'fes', 'karaşet', 'sehhaz', 'dazıg' cümlesidir.
Araplar, diğer Sami lisanları bilmedikleri ve Araplıklarıyla övündükleri için ebcedle ilgili söylenen bu sekiz kelimenin menşei hakkında uydurma yorumlara giriştiler. Mesela bu kelimelerden altısınınMedyen hükümdarlarından altı kişinin adı yahut altı şeytanın veyahut haftanın günlerinin ismi olduğunu söylerler.
Arap nahivcilerinden "Müberred" ve "Seyrafi" gibi âlimler, bu yorumlarım hurâfe olduğunu, ebcedi oluşturan kelimelerin ecnebi olduğunu söylemişlerdir. Sonraları bu kelimeler muska, vefk gibi şeylerde kullanılmış ve her birine rakamsal bir değer verilmiştir. Yahudilerin Uhud-ı Kadîm tefsirinde bu harfleri bu şekilde kullandıkları görülmektedir.
Bazı yazarlar kitaplarının içindekiler bölümünde veya akrostiş gibi şiir içine tarihleri gizlemek gibi denemeler yapmışlardır.
Ebced, cifr (şifrecilik), gizemcilik genellikle din bilginleri tarafından bazı Kur’an ayetlerine aykırı bulunarak reddedilir ve sapkınlık olarak görülür.
Harflerin sayısal değerleri
Ebced hesabında harflerin sayısal değerleri Arap alfabesindeki sıraya göre değil, İbranice ve Süryanice'deki sıralamaya göredir. Arap alfabesinde harflerin bugünkü sıralanışı daha sonra benzer harflere eklenen noktalar ve bu benzer harflerin yanyana yazılmasıyla oluşmuştur. Ebcede göre harflerin sırası ve değerleri söyledir:
Arapçada kullanılmayan ve özellikle Farsca'dan alınıp Osmanlıca'da kullanılan pe, çim, je, gaf harfleri sırasıyla be, cim, ze ve kef eşit sayılır.
Ebced ve tarih düşürmek
Bu harflerin tekabül ettiği değerleri bir arada özel şekilde birleştirerek bir olayın oluş tarihini belirtmeye 'ebced hesabıyla tarih düşürmek' veya daha kısaca 'tarih düşürmek' adı verilir. Ancak bu birleştirme bazen karmaşıktır ve tarih düşürmenin çeşitli yöntemleri ve yolları vardır.
Başka alfabelerle benzer uygulamalar
Semitik alfabelerde başlamış olduğu gözüken harflere sayısal değerler atfetme işi İbrani ve Yunan alfabelerinde de görülmektedir.
Kabala sisteminde Gematria denen (İbranicesi: גימטריה, gēmaṭriyā) sayısal bir düzenek mevcuttur. Burada İbrani sayıların rakamsal değeri 400'e kadar ebced numaraları ile aynıdır. Günümüzde hala madde numaralamada ve haftanın ilk 6 gününü temsil için kullanılmaktadır.
Fenike alfabesinden uyarlanmış olan ve isimlendirme ve sırasını bu alfabeye göre şekillendirmiş olan Yunan alfabesinde de izopsefi denilen (İngilizcesi isopsephy) harflerden faydalanan sayısal bir sistem mevcuttur. Bu sistemde harflerin karşılık geldiği rakamsal değerler 90 sonrasında ebced değerlerinden farklılaşır. Bunun sebebi Yunan dilinde ṣād (ص) harfine denk gelen bir sesin olmamasıdır.
Ebced’in kullanıldığı yerler kısaca şöyle sıralanabilir:
Günlük ihtiyaçlarda
Özel notlar ve ticarî ilişkilerde kullanılmıştır. Meselâ: 100 akçe alacağı olan birisi alacaklı olduğu kişiye bir kâğıt üzerinde bir kaf harfi yazıp gönderince hem alacağını istemiş, hem de konuyu aracıdan saklamış oluyordu.
Sembolizmde
İki veya daha fazla kelimenin sayı değerlerinin aynı olmasından istifadeyle birini söylemekle diğeri kastedilmiş kabul edilerek halk arasında kullanılagelmiştir. Meselâ: “Muhammed” kelimesi 92′dir. “Aman’ kelimesi de 92′dir. “Mevlevî” kelimesi de 92′ ettiğinden bu kavramlar arasında bir alaka kurulmuştur.
En meşhurlarından biri şudur:
Aman lafzı senin ism-i şerîfinle müsavidir
Anınçin aşıkın zikri amandır ya Resulullah
Keza bu konuda ilim = amel = sa’y kelimelerinin sayı değeri 140′dır.
Hem sayı değeri itibariyle hem de anlamca aralarında bir irtibat vardır.
Hilâl, lâle ve Allah lafzı da sayı değeri bakımından 66 etmektedir.
Bu husustan dolayı kültürümüzde hilâl ve lâleye daha özel bir yer verilmiştir.
Çocuğa isim verilirken
Doğum tarihinin bir kelime veya bir, iki isimle belirlenmesidir. Hangi isimler çocuğun doğduğu seneyi ebced hesabıyla verirse, o isimlerden biri çocuğa verilmiştir. Meselâ: H. 1311′de doğan çocuğa “Mahmud Bahtiyar”, “Süleyman Hurşid”, “Yusuf Mazhari’, “Ömer Rıza” ve “Recep Servet” gibi isimlerden biri verilebilir. Çünkü bunların her biri 1311 etmektedir.
Kitap ve Makalelerde
Eskiden kitapların önsöz, giriş, takdim sayfaları ile numara almayan sayfalar hep ebced alfabesine göre numaralandırılmıştır. Kitapların ay ve sene kayıtları, yazı bölümleri ve madde başlıkları hep ebced düzenine göre tanzim edilmiştir.
Resmi devlet kayıtlarında: Devlet arşivlerinde yer alan birçok resmî belgeler, tutanaklar, fezleke ve mazbatalar, tarihler başta olmak üzere vak’anüvist kayıtları, vakıf kayıtları ile sayım ve döküm hesapları bu hesaba göre tanzim edilmiştir.
İlimlerde
Fizik, matematik, geometri ve astronomide Sa’fas” kelimesinin harfleri sıkça kullanılmıştır. Astronomide büyük rakamlar “ğayn” harfinin birkaç tekrarı ile ifade edilmiştir. Ebced hesabı, musikide de kullanılmıştır. Buna göre sesler ve perdeleri ebced alfabe düzeninden istifade edilerek oluşturulan bir “ebced notası” ile belirlenmiştir.
Bu hesabın en çok kullanıldığı yerlerden biri hiç şüphesiz mimarlıktır. Özellikle Mimar Sinan’ın eserlerinde, boyutların modüler düzeninde çok sık kullanılmıştır. Birkaç örnek: Süleymaniye’de zeminden kubbe üzengi seviyesi 45, kubbe alemi 66 arşın yüksekliktedir. Ebced’e göre “Âdem’ 45, “Allah” lafzı da 66 etmektedir. Yine Selimiye’de de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşındır. Kubbe kenarı zeminden 45, minare alemi buradan itibaren 66 arşındır. Süleymaniye ve Selimiye’nin görünen silüetleri 92 arşındır ki, bu da “Muhammed” kelimesinin ebced karşılığıdır.
Cifr (şifrecilik) ve Vefk ilimlerinde
Ebced hesabı ayrıca cifr, vefk gibi ilimlerde, astrolojide, define aramada da kullanılmıştır.
Tasavvuf ve Din ilimlerinde
Ebced hesabının tasavvuf ve din ilimlerinde kullanıldığına şahit olmaktayız. Özellikle “Kelime-i Tevhid” veya “Esmâ-i Hüsna”dan bir ismin kaç kere zikir edileceği ebced tablosuna göre tayin edilir. Kur’an tefsirlerinde ve hatta Kadir gecesinin tayininde de ebcedin kullanıldığını bilmekteyiz.
Tarih düşürmede
Ebced hesabının en fazla kullanıldığı yer hiç şüphesiz tarih düşürmedir. Bunun için o olayın tarihini verecek ustalıklı bir kelime veya mısra söylenir ki, hesaplandığında o olayın tarihi ortaya çıkar. “Tarih düşürme sanatı” adı verilen bu sanat divan edebiyatı boyunca kullanılmış ve kitabelerde yer almıştır.
Eski ve gelecek olayların tarihlerini bulmada
Kur'an ve hadislerden yapılan çıkarımlarla geçmiş ve gelecek olaylara ait tahminler yapılmıştır. İstanbulun Fethinin “beldetun tayyibetun…” cümlesinden, kıyametin tarihinin bir hadis metninden çıkartılması gibi.