Buzağı, İsrail'in Tanrısının fizikselleştirilmiş haliydi, dolayısıyla hem puta tapıldığından hem de Tanrı görselleştirildiğinden çifte hata yapılmıştır
İbranice'de bu olay için "
Buzağı günahı" anlamına gelen Het Haegel denir. İlk olarak Çıkış 32:4'te anlatılmaktadır. Boğaya ibadet birçok kültürde görülmekteydi. Çıkış hikâyesine göre Mısır'dan çıktıkları anlatılan İbranilerin dini olarak asimile olma sonucu Mısır mitolojisindeki Apis boğası ve boğa başlı Khnum dan esinlendikleri düşünülür. Mısırlıların ve İbranilerin Antik Yakın Doğu ve Ege'deki komşularında da sıkça yaban öküzüne olan ibadet görülür. Örneğin Yunan mitolojisinde Girit Boğası'na ibadet edilir.
Hindistan'da Nandi (bir boğa), Tanrı Şiva'nın aracıdır ve bu nedenle Hindular tarafından kutsal sayılır. Mısırlılar arasında kutsal öküz olarak Hathor vardır ve bu Aşera'nın karşılığıdır. İbrani kavimleri bu topluluklar ve bu toplulukların tanrıları arasında geliştiği için onlardan esinlemiş olmaları pek doğaldır.
Musa, Sina Dağı'na On Emir'i almaya gittiğinde (Çıkış 19:20) İsrailoğullarını kırk gün kırk gece yalnız başlarına bıraktı (Çıkış 24:119) İsrailoğulları Musa'nın geri dönmeyeceği endişesiyle Harun'dan İsrail'in Tanrısını resmeden bir put yapmasını istedi. Başta karşı çıkmasına rağmen halkın artan baskın şikayetleri üzerine Harun onların altınlarını toplattı. Topladığı altınları eritip bir buzağı heykeli yaptı. Bir de altar yapan Harun "İsrail, sizi Mısır'dan çıkaran tanrılarınız bunlardır" dedi. Ertesi gün, İsrailoğulları adaklar sunup Altın Buzağı'yı şenliklerle kutladılar. Dağa Musa ile çıkan Yeşu halkın sesini duyunca Musa'ya haber verdi. Musa dağdan inip buzağıyı görünce sinirlendi ve Tanrı'nın ona verdiği üzerinde On Emir yazan taş tabletleri kırdı. Emirleri tekrar geri almak için dağa çıkan Musa, Tanrı'nın halkı bozulmuş olarak görmesi nedeniyle onları yok etmek istemesi üzerine ona yalvardı (Çıkış 32:11) ve Tanrı'nın fikrini değiştirtti. Musa geri döndüğünde Altın Buzağı'yı yaktı, toz etti, suya attı ve İsrailoğullarını suyu içmeleri için zorladı. Musa, Tevrat'a bağlı kalmak isteyenleri kendisiyle gelmesi için çağırdı, onla gelmek istemeyen 3000 kişinin katledilmesi için ise Levileri gönderdi. Leviler Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler ve halktan 3000'e yakın insan öldürüldü.
İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da ve Musevilik'in kutsal kitabı Tevrat'ta adı geçen bir şahıs, samiri.
Kur'an'da adı 4 ayrı surede geçer fakat hakkında mevcut bir hadis yoktur. Tevrat'ta da bu konuda bazı bilgiler bulunsa da müslüman din bilimciler tarafından İsrâîliyyât'tan sayıldığı için fazla itibar edilmemiştir.
Kur'an'da adı geçmesine rağmen hakkında detaylı bir bilgi bulunmayan Samiri'nin, olasılıkla Mısır'da doğduğu ve firavunun köleleştirdiği İsrailoğulları'na mensub olduğu söylenebilir. Musa'nın halkını Mısır'dan çıkarmasıyla onun da bu topluluğun içinde bulunduğu ve Kızıldeniz'in bölünmesi olayına şahit olduğu Kur'an ve Tevrat'tan anlaşılmaktadır.
Musa peygamberin Tur Çölünde Rab ile görüşmek için kutsal dağa çıkmasıyla birlikte Samiri de Musa'nın kardeşi Harun'a rağmen İsrailoğulları için bir takım mücevherleri eriterek bir buzağı heykeli yapmış ve Mısırlılar'ın Apis'ine benzeyen bu sembole tapmalarını istemiştir. Gerekçe olarak da asıl tanrılarının bu olduğunu peygamberleri Musanın bunu unutarak tanrıyı dağa aramaya gittiğini söylemiştir.
İsrail ve Altın Buzağı olayı Kuran'ın Taha Suresinde (20.83) aktarılmaktadır. Kuran versiyonu büyük oranda hikâyenin orijinaliyle aynıdır fakat putu yapan kişi Harun değil Samiri isimli biridir. Samiri Musa'nın yok olduğunu ve İsrailoğullarının yeni bir tanrı bulması gerektiğini söylemiştir. Samiri Mısır'dan getirilen altın mücevherlerden böğürebilen bir Altın Buzağı yapmıştır.
Musa'nın yokluğunda halkın lideri olan Harun buna karşı çıkmaya çalışmıştır fakat başarısız olmuştur. Musa geri döndüğünde pagan ayinleri ve Harun'un bunu engelleyemediğini görünce sinirinden Harun'un sakalına yapışmıştır. Ardından Musa, Samiri'yi sürgüne göndermiş, Altın Buzağı'yı yakmış ve küllerini denize atmıştır. (Ta-Ha Suresi 90-94)