101 yıl önce Kahraman Türk kadınları Avrupalıların zulmüne karşı bir miting düzenleyerek göğüslerindeki iman ile gerekirse evlatlarının kanlarına kanlarını karıştıracaklarını tüm dünyaya ilan ettiler.
Kimdi peki bu kadınlar?
1. Zekiye Hanım (Polis Müdürü Halil Bey'in eşi).
2. Kâmuran Hanım (Defterdar Ferit Bey'in eşi)
3. Saime Hanım (Sağlık Müdürü Ferruh Beyin eşi)
4. Bedriye Hanım (Maarif Müdürü Talat Bey'in eşi)
5. Münire Hanım (Vilayet Mektupçusu Fuad Bey'in eşi)
6. Refika Hanım (Fırka Kumandanı Miralay Osman Bey'in kızı)
7. Neyyire Hanım (Reji Müdürü Ömer Bey'in kızı)
Bu mitingde, yani 10 Aralık 1919 Çarşamba günü Darülmuallimat (Kız öğretmen okulu) bahçesinde üç binden ziyade Kastamonulu kadın bir araya gelmiş; ülkemizin işgalini ve yapılan insanlık dışı vahşetleri şiddetle protesto etmiştir.
Ve bununla da yetinmeyerek ihtilaf devletleri liderlerinin eşlerine birer telgraf çekerek,
"Kastamonu'nun biz Müslüman kadınları bugün akdettiğimiz büyük bir mitingde işbu telgrafla cihan-ı insâniyetin hürriyet ve adaleti uğrunda harbe giren ve bunu temin ettiğini yüzlerce defa ilan eyleyen Amerikalıların büyük ve necip valideleri zât-ı aliyye-i necibânelerine, sevgili vatanımızın ve mazlum milletimizin âlâmım arza karar verdik" demişlerdir.
Bugün 10 Aralık ilk Kadın Mitinginin kutlanmasında ve o ruhun taşınmasındaki önemi anlamayanımız yoktur. Şükür, kendilerini "Kastamonu'nun biz Müslüman kadınları" diye adlandıran o cefakâr ve kahraman Müslüman Zekiye, Kamuran, Saime, Bedriye, Münire, Refika ve Neyyire hanımların önderliğinde toplanan 3000 anamızın yaktıkları meşale, bugün de elhamdülillah yine aynı ruhu taşıyan hemşirelerimiz tarafından taşınmakta…
O mitingde Zekiye hanım bakın ne diye seslenmiş Dünya'ya:
"Kardeşler, hemşireler!
Daha bir sene evvel kırmızı rengi ile başımızda dalgalanan ulu sancağımız, görüyorsunuz ki siyahlara, matemlere büründü. Muharebe meydonlarında vatan ve din uğrunda binlerce evlâdımızı gömdükten sonra; haktan, adaletten bahseden Avrupalıların, bir seneden beri, yenildik diye başımıza açmadıkları felâket kalmadı.
Haktan en çok bahsedenler, haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün bizim gibi refah ve saadeti; evi, barkı olan İzmir'deki dindaşlarımız, beyaz saçlı kadınlarımız, kundaktaki yavrularımız Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafı yüksek minarelerinden beş vakitte ism-i celâlulla.h bağırılan Adanamız, Antalyanıız ve en nihayet güzel Ayıntab, Maraş, Urfa.mı.z elimizden alınmak isteniyor.
Hanımlar!
Büyük felâketlerimiz önünde evlâtlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felâketine susacak mı-
Hayır hanımefendiler!
Mağlubuz, silâhımız yok, fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı halkeden Allah'ımız var.
İşte biz de imanımıza ve Allahımıza istinaden haksızlara haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilân ettikleri adaleti taleb ederiz.
Hanımlar!
Biz, dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz.
Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilâf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız.
Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlâtlarımızın kanlarına kendi kanımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta, dinimiz ve istiklâlimiz için ölecek; haksızlara, zalimlere tarihin lânetlerini terkederek şehâmetle öleceğiz."
Biz sahip çıkmazsak kim sahip çıkar ecdadımızın emanetine?
Evet ey Müslüman Türk kadını…
Kastamonu'dan 101 yıl önce yakılan ateşi aynı ruh ve aynı ciddiyetle taşıdığın için sana minnettarım.
Kaynakça: Mustafa Eski/ Kastamonu'da yapılan ilk kadın mitingi.