Aydın, Tarih kokan efeler diyarı şehir…
Kafilede birlikte olduğumuz gazeteci, yazar İsmail Tekdemir kısaca şöyle özetlemiş,
"Tarihe tanıklık etmek istiyorsak geçmişle geleceğe köprü olmak için araştırmak, okumak ve yazmak önem arz eder."
Evet hem de çok önemli. Milattan öncesi ile günümüze kadar bu topraklarda yaşanan birçok şeyin fihristi Aydın.
Milattan önceki yüzyıllara ait Apollon Tapınağı'nı da gezip görmek, Milet Antik Kenti'nin de havasını teneffüs etmek bambaşka bir duyguydu. Aydın'da 23 antik kentten yalnızca iki yaşam merkezini gördük, dinledik belki birazcık da hissettik.
Aydın denilince aklıma incir ve zeytinyağı gelirdi, "Utandım…"
Söke ilçesinde Doğanbey köyü var mesela.
Mübadele öncesinde Rum halkının yaşadığı, mübadele ile birlikte Selanik göçmenlerine yurt olmuş, yaşayan ve yaşanan bir sit alanı.
Restore edilmiş evler, o civarda yaşayan yöreye özel canlılar, çok sakin ve mütevazi insanlar.
Doğanbey köy pansiyon ve yeme içme yerleri ile ziyaretçilerini büyük bir zarafet ile ağırlıyor.
Mübadele evini mutlaka gezmelisiniz…
Yoran Köyü,
Burası eski bir Yoran köyü evi, yani Didim Apollon tapınağı yanında, mükemmel restore olmuş 2 katlı ev. Milet Balat'ta kurulmuş, Balat Menteşeoğlularının başkenti olmuş. Milet'ten 20 km uzakta Dünyanın 8.harikası Apollon Tapınağı yapılmış. Aradaki yol kutsal yol olmuş. Her yer boşken, tapınağın etrafında insanlar birikmiş ve Yoran olmuş. Yani Didim.
O Milet ki Yunan-İyon şehri. İnsanlar burada toplanınca Rum şehri olmuş.1924 büyük mübadelede Yoran halkı Yunanistan'a taşınmış, Türkler getirilip Yoran Rum evlerine yerleştirilmiş. Her kişiye 5 dönüm arazi ve koyun verilmiş. Yeni hayat başlamış. Yoran mübadele ve anı evi o büyük mübadeleyi anlatıyor. Mübadele evine girdiğinizde sizi evin salonuna davet ediyorlar ve sinevizyon ile o günler anlatılıyor, hem de o günleri yaşayanlar tarafından…
Kuşadası,
Kuşadası daha çok deniz ve kumsal severler için güzel bir ilçe gibi düşünülse de Tarih doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyor…
Burada tarihi kervansaray, mikro minyatür müzesi ve Güvercinada. Biz bu üç büyüleyici güzelliği gezme fırsatını bulduk.
Tabi bir de dalış etkinliğimiz oldu.
Kuşadası denizin altında ki hayatı gözlemlemeniz için biçilmiş kaftan adeta.
Denizin altına inmek için kıyafetleri giyerken kalbinizin ritmi artıyor. Heyecan ve adrenalin hislerini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Dalgıçlık uzaktan görüldüğü gibi korkutucu bir etkinlik değil, tabii kolay olduğunu da söylenemez.
İlk kez dalanlar için yılların alışkanlığı olan burundan nefes almayı bırakarak şnorkel ile yalnızca ağzınızdan nefes almalısınız. Deniz altında çok farklı ve güzel bir hayat var. Dalış etkinliği imkânı olan herkesin hayatında bir defa denemesini şiddetle tavsiye ederim.
Biz konaklamamızı Didim ilçesinde yaptık.
Didim'de insanlar ile iletişim kurma fırsatımız, sahiline inip denizine girme imkânımız oldu.
Burada insanlar çok sıcakkanlı ve misafirperver.
Meslektaşlarımız ile tanıştık ve çok güzel ağırlandık.
Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cem Ulucan, Aydın'ı anlatırken ‘havası sıcak olduğu kadar insanı da sıcak' demişti ilk gün. Evet gerçekten de tam olarak öyle.
Siz de tatil planı yaparken, yaşanmışlıkları, tarihi, kültürü, doğayı ve denizi bir arada görmek istiyorsanız Aydın ili Didim, Söke ve Kuşadası ilçelerini tercihleriniz arasında mutlaka ilk sıralara koymalısınız.
Bu vesile ile organizasyonu gerçekleştirerek bizlerin bu cennetin yeryüzünde ki uzantısını görmemizi sağlayan Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı Sayın İbrahim Gökdemir beye ve ekibine teşekkür ediyorum.
Kastamonu'dan Aydın'a kucak dolusu sevgiler ve selamlar…