Bu ahlaksız yerleşik yöntem anca bu yolla dizginlenebilir. Kendini üst akıl zannedenlere böyle mi cevap vermeliyiz dersiniz?
Ne kadar masum can kaybı, o kadar para kaybı. Biz buna Türkçe'de ne kadar mazlum kaybı, o kadar çakal ölümü diyoruz.
Maalesef bir terör örgütünü desteklemek ve yahut kurmak küresel bir ihtiyaçtır...
Önümüzdeki aylar içerisinde Las Vegas'ta bir kumarhane ya da Florida'da büyük bir hotel yanarsa ya da taranırsa şaşırmamalıyız. Üst akıl, yarattığı terörü kendilerine saldırtarak bakış açımızı değiştireceği ve algı oluşturacağı kesindir. Las Vegas'ta ya da Florida'da üst akla tam hizmet etmeyen ve cezalandırılacak yüzlerce hotel ve kumarhane olduğuna eminim.
‘Vatikan'da bomba patlar’ diye yazmıştım, Notre dame katedralini yaktılar. ‘Tokyo cami saldırıya’ uğrar dedim, Sri lanka'da kiliseye saldırdılar. Hem de Sri lanka'da dini olarak en küçük topluluk olan hıristiyanlara...
Gelelim şu bizim terör örgütüne...
Ruslarla, Filistinliler ile Türkmen devletleri ya da orta Avrupa ülkeleriyle beraber kurulabilir. Sri lanka ile bile kurabiliriz, belki de Çin bile destek verebilir. Sadece ülkemizdeki dini mabetler ve eğlence mekanlarında olan saldırıları say say bitmez. Ulu Cami bomba saldırısı, Reina saldırısı, Mavi Çarşı, Vodafone arena gibi gibi...
Dünyada da bitmiyor zaten, adını ilk defa duymuş olduğumuz ülkelerde bile olan saldırılar ve iç savaşlar, 13'ler Konseyi'nin emir ve izinleri ile gerçekleşiyor. Halbuki Sri lanka devleti Tamil gerillaları ile savaşarak teröre karşı olduğunu zaten ispatlamıştır. Yeni Zelanda zaten dünya siyasetinde silik bir ülkedir, gerçi Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve İngiltere, Amerika'nın aklıyla 5 göz, 9 göz ve 14 göz istihbarat paylaşımı ağına üyedir zaten.
Yeni Zelanda, cami tarama olayının olacağını adı gibi biliyordu fakat başbakanı bilmiyor olabilir.
ABD'nin terör konusunda ne kadar usta olduğunu FETÖ örgütü ile zaten gördük. Sadece FETÖ değil bir elin parmaklarından fazla sayıda dini örgüte Türkiye'de hakim ve emir verebilir durumdalar.
Terör mağduru edilen ülkeler olarak, misliyle karşılık vermek çok mu mantıksız acaba?
Müslüman bir ülkede bir cami taranır, karşılığında BP veya Shell gibi petrol rafinelerinde yangın çıkabilir. Mesela bir eğlence yeri bombalanır, şak diye bu şirketin ürettiği bu mekanda ve dünyada isim yaparak satılan şaraplar sahte çıkar. Masum olmayan bir ülkede bir hotel yanar, aynı hotel Aviva sigorta tarafından sigortalıdır ve parayı Citibank veya HSBC bankası ödemek zorunda kalır.
Mesela Ortadoğu'da bir petrol boru hattına saldırı olur. O boruda bizim Rockefeller standart oil şirketinin borusuymuş iyi mi.
Okyanusun ortasında Exxon Mobil’in tankeri batar mesela.
Manhattan bank müşterilerinin hesapları hacklenebilir. Meksikalı ve Kolombiyalı uyuşturucu satıcılarını, Los Angeles'in ortasında çatışabilir mesela. İsrail'de ben gurion caddesi'nde bir kimyasal tanker devrilebilir ve içinde taşınan çok zehirli bir madde olan kostik, Dupont ailesinin şirketinin malı olabilir mesela. Aramco petrolün yöneticileri, Dubai'de bir hotelde çıkan yangında, 81. katta mahsur kalabilir mi, kalabilir tabiki.
Mesele terör örgütü yaratmaksa yaratılır. O yüzdendir ki; bir terör örgütü yaratmak, devletler için basit bir durumdur. Eğer mağdur devletler bu yolu seçenler ise kaybeden taraf bu sefer 13'ler konseyi olacaktır. Çünkü biz her defasında zaten kaybediyoruz.
Yazımıza her zamanki gibi Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü ile son verip esenlikler diliyorum.
"Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha kuvvetlidir"