Ezberci konuşmadan uzak, milletin dertleriyle dertlenerek, vatanımız ve milletimiz için neden bir olmamız gerektiğini anlatıyor.
Peki nerede anlatıyor; dostlarını davet ettiği Grand Cevahir Otel’de…
Peki bu dostlar kim; sağ cenahtan, sol cenahtan, orta bekten ve hemen hemen her siyasi görüş sahipleri…
Etrafında korumalarının etten duvar örmediği buluşmada aşırı gösterilen sevginin zaman zaman linç hali almasından rahatsız olmuyor. Mütevazi şekilde herkesle bir olma beraber olma niyetinde olduğunu konuşmasında belirtiyor. Yaklaşık 3 saatlik konuşmasının
ardından,
“Ben kapıda sizleri yolculamak ve hepinizle tek tek kucaklaşmak istiyorum” diyor.
Uykusuz ve yorgun olmasına aldırış etmeden, İstanbul’un 5 ilçesinde yaptığı halk buluşmalarının yorgunluğuna rağmen dediğini de yapıyor.
Binlerce kişi ile tek tek kucaklaşıyor ve herkes ile kısa da olsa hoş sohbetlerde bulunuyor.
Slogan atmadan, yüksek dağların sahibi benim şeklinden tamamen uzak olarak yaptığı konuşmasında dostlarının gönüllerini bir kez daha fetih ediyor Süleyman Soylu.
15 Temmuz gecesi korkusuzca nasıl meclisi açmak için mahremimize bir kis gibi yapışmış kişilerle mücadele ederek yiğitliğini ispatladıysa…
Darbe girişimi sırasında Anadolu Ajansını meclise sokmayan hainlere rağmen gazetecileri meclise sokarak yaşananların dünyaya aktarılmasına cesaretiyle vesile olduysa…
Korkudan odalara saklananlara inat TRT’yi darbeci hainlerin elinden sivil operasyon ile alınmasının mimarlığını yürüttüyse…
Bu zor günlerde konuşmalarında kibiri ön planda tutan siyasetçilere inat doğruları bu buluşmada dostlarına haykırarak, siyasetin hakkını verdiğini gördüm.
Bakanımız Süleyman Soylu ile görüşme fırsatı yakaladığım yemekte gözlerinde ayrıca o ışığı gördüm. O ışık Recep Tayyip Erdoğan’ın gözündeki ışık, 2002 ruhunun yansıması ve madde planı yerine mananın yoğun yüklü olduğu soylu bir ışık idi.
Sayın Bakan konuşmasına, üzerlerinden uçaklar geçtiği zaman Allah’ın kendilerinden korkuyu aldığını anlatarak başladı.
Çankaya köşküne girdiklerinde kapıdaki polislere buraya canlı olarak kimseyi sokmayacaksınız ve burayı canlı olarak kimseye teslim etmeyeceksiniz dediğini söylediğinde salonda alkış sesleri yankılandı.
Meclise giderek yaşanan hainliği tüm dünyaya anlatmanın doğru olduğunu düşündüğünü belirten Bakan Soylu,
"Mecliste, A Haber ve Anadolu Ajansını içeri aldık. O an TRT'nin de işgal edildiğini duyduk. Hiç tanımadığımız ama bize yardım etmek isteyen insanları oraya sevk ettik. Daha sonra ben TRT'ye gitmek için izin istedim. O esnada yolda Erol Olçok'un rahmetli olduğu haberi gelince, 'Şehit oldu. Allah bize de nasip etsin' dedim" diye konuştu.
Sayın Bakan, 15 Temmuz akşamını, bir milletin içindeki volkanın patlaması olarak görmek gerektiğini söyledi. Ve Eğer mevcut siyasi sistem başarılı bir sistem olsaydı, 10 yılda bir darbe üretir miydi? diyerek günün en anlamlı değerlendirmesinde bulundu.
Soysuz Avrupa’ya karşı bizim soylularımız yeterde artar bile...