Cenaze de pankartlara yazdırdıkları ''Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeni'yiz'' yazıları ve sloganları atan ve bunun yürüyüşe katılan binlerce kişiye mal etmek isteyenler acaba yaşanan son olaylar sonrası nasıl bir ruh hali içerisindeler. Eğer birilerinin talimatı ile bu yazılar ve sloganlar belirlenmediyse, pişman olmaları gerekir. Trabzon'da bir genç suikastı kınadığını söylüyor ama ekliyor, ''Binlerce şehit cenazesinde neden çıkıp hepimiz şehidiz'' diye slogan atmadılar.
Katil zanlısı Ogün Samast'ın emniyet ifadesinde ''Olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordum ''şeklinde açıklaması vardı. Eğer bu sloganlar yönlendirme sloganlar değilse, bu sloganları belirleyenler de bu olayın bu kadar büyüyeceğini düşünmediler. Tabii bu çok iyimser bir tahmin. Madalyonun öbür yüzü Dink cenazesi üzerinden ülkeyi karıştırmak isteyen bazı grupların bunu bilerek yaptı ğını düşünmek de mümkün. Bekli de kuvvetle ihtimal. Televizyon ekranlarında birçoğunuz görmüştür. Gençler ellerinde Türk bayrakları ve üzerlerinde ''Hepiz Ogün'üz, hepimiz Türk'üz'' t-şörtleri ile dolaşmaya başladılar. Evet, cenazeyi fırsat bilen grup ya da gruplar bunu çok iyi kullandılar. Türk halkını en hassas noktasından vurmak istediler. Bunu da yine Trabzon'da bir başka genç kamera ekranlarına ''Kendi memleketimizde azınlık pozisyonuna düştük'' diyerek özetledi. Bir varsayım belki ama cenazede atılan bu sloganlar, topluma nefret tohumlarını da ekme çabasıydı. Nitekim Sloganlarla başlayan gerginlik yeşil sahalara sıçramakta gecikmedi. Elazığspor - Malatyaspor maçında açılan pankartlar, çıkan olaylar bu kıvılcımın ilk ateşiydi. Ardından Karşıyaka-Diyarbakırspor maçı nda yine atılan sloganlar ve açılan pankartlar olayların çıkmasına neden oldu. Bu takımlar dün de karşılaşıyorlardı. Biri yeniyor ya da yeniliyordu. Ama skor maçta kalıyordu. Şimdi tribünde ki bu şiddet dışarıya da taştı. Eminim sloganları hazırlayanlar, televizyon karşısında bu görüntüleri izlerken kendileri ile bir kez daha gurur duyuyorlardı r. Büyük bir iş başarmış olmanın mutluluğu ile! Cenaze sonrası ekilen nefret tohumları bununla sınırlı kalmadı. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yeşil sahalara sıçrayan bu nefretin liglerin ara verilmesine neden olabilece ğini belirtti. Bakan fiahin, ''Hiçbir spor organizasyonu ülkenin bütünlüğü ve geleceğinden daha önemli değildir'' diyerek bu konuda en gerçekçi adımı atanlardan biri oldu. Olaylarda ihmal varsa yargı bunun gereğini yapacaktır. Adli ve idari soruşturmalar açılmış durumda, müfettişler konuyu inceliyor. Ama birilerini çıkıp hemen bunu şu yaptı bu yaptı diye yargıdan önce karar vermesini anlamak ve olayı Trabzon halkına mal etmeye kalkışmasını anlamak da mümkün değil. Trabzon halkı çok hassas bu konuda. Cinayeti nasıl kınadılarsa, cenazede atılan sloganları da aşnı şekilde kınadılar. Ve tepki olarak Trabzon Gençlerbirli ği kupa maçı için stada giden yüzlerce taraftar kafasına katil zanlısı Samast'ın geçirdiği beyaz bereyi taktılar. Bu ülke hepimizin. Bu gemide hepimiz varız. Etnik ya da dini kökeni ne olursa olsun, bu topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşadık. Acıyı, sevinci birlikte gördük. Savaştık omuz omuza çıksa da arkamızdan kurşun atan dost bildiklerimizden. Ülkeyi gemiye benzetirsek ve bu gemi su alırsa hep birlikte boğuluruz karanlık sularda. İşte slogan bu. Trabzon Dernekleri son günlerde yapılan eleştirilere cevap vermek için Ankara'da ortak bir basın toplantısı düzenlediler. Ve toplantı sonucunda en güzel sloganı Dernek sözcüsü şöyle okudu; ''Hepimiz Türk'üz, hepimiz Mustafa Kemal'iz.
İKİ KARARLI ADIM, İKİ SONUÇTürkiye geçtiğimiz hafta dış politikada beklide uzun yıllar sonra ilk kez kararlı iki adım attı. İlki Irak'a petrol ticareti yapan Türk şirketlerinin sözleşme yenilemeleri için artı k Kuzey Irak'tan yetki belgeleri alması şeklindeki yazıydı. Türkiye bunun kabul edilemeyeceğini belirtti. Kürşat Tüzmen Irak ile olan ticaretin yüzde birlik bir dilim olduğunu belirterek, ticaretten vazgeçeriz uyarısında bulundu. Bunun üzerine geri adım atan Iraklı yöneticiler, yetkinin merkezi hükümette olduğunu açıklamak zorunda kaldılar. İkinci olumlu adım ise Kıbrıs sularında petrol aramak için çeşitli ülkelerle anlaşma yapan ve yapmak isteyen Rum kesimine karşı odu. Türkiye bu tür anlaşmaları tanımayacağını, ada sularından çıkacak petrollerin Rumlar kadar adada yaşayan Türklerin de olduğunu ve bunun gerçekleştirilemeyeceğini söyledi. Bu kararlı adım karşısında da İsrail, Suriye ve Lübnan anlaşmalardan vazgeçtikleri açıkladılar. Kararlı adımın gereği buydu. Atıldı. Sonuç da alındı. Ve Avrupa birliğinin yaramaz ocuğu da boş naralar ile ortada kaldı.
fyildirim@ogungazetesi.com.trOGÜN/05-11.Şubat.2007/Sayı:06