1993 yılından itibaren ise sık sık kendisi ile görüşme fırsatım olmuştu. Ülke meselesinin ana gündem olduğu sohbetlerinde bulunmuştum. En son Muhsin Yazıcıoğlu’nu Doğru Yol Partisi 17. Dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk ile ziyaret etmiştik. Ogün konuştuklarımız bugün halen kulaklarımda çınlıyor. Ne zaman başımız sıkışsa yetişirdi. Ne zaman bir derdimiz olsa derman olurdu.
O anti emperyalist Müslüman Türk milliyetçisiydi…
Müslümanlığı gerçek anlamda yaşayan Türklüğü ise baş üstünde taşıyan kişiliği nedeniyle din tüccarları ve Türklük üzerinden siyaset yapanlar kendisinden ciddi anlamda çekinirlerdi.
Cinayetin üzerinden 10 yıl geçti ve 11. yıla yaklaşıyoruz ama halen sır perdeleri aydınlatılmadı.
Ne zaman olayı aydınlatacak bir bilgiye ulaşılsa hemen derin güçler fotomontaj fotoğraflar ile soruşturmayı sabote etmek için devreye girdiler.
Esasında gerçeği ve olayın arkasında kimlerin olduğunu hepimiz biliyoruz.
Ülkemizde iç ve dış güçler tarafından sergilenen her türlü çirkin planın karşısında dimdik duran Muhsin Yazıcıoğlu birileri tarafından büyük bir tehdit olarak görülüyordu. Halk tarafından sevilen, en ufak çapsız bir hareketi ve geçmişi olmayan Muhsin Yazıcıoğlu’nu hedef almak için operasyon 2007 yılında başlatılmıştı.
Hemen Hrant Dink cinayeti tertiplendi ve zanlıları ise Muhsin Yazıcıoğlu sempatizanları tarafından seçildi.
Muhsin Yazıcıoğlu siyaseti peygamber mesleği olarak gören eşi ve benzeri olmayan bir siyasetçiydi. Oyunu gördü ve başkaları gibi oyuna oyun kurarak cevap vermedi. Bunun yerine hemen olayın planlayıcısı olan Fetullah Gülen’i telefonla arayarak, “Sen CIA ajanısın, sen MOSSAD ajanısın, şeytansın, şarlatansın, ellerinizi gençlerimizin üzerinden çekmezseniz seni tüm Türkiye’ye ve Dünya’ya rezil edeceğim” diyerek konuştuğunu yakın çevremizde o zamanlar dillendirenler olmuştu.
Pentagon’un TSK’ya komplolar yaptığı günleri hepimiz hatırlıyoruz. 25 Aralık 2009’da TSK Özel Harp Dairesine bağlı kozmik odamıza Bülent Arınç’a suikast edileceği bahanesiyle girilmiş, tüm değerlerimiz ayaklar altına alınmıştı. Bu komplolar için Pentagon’un Fetullah Gülen’i kullandığı hep konuşuldu ama bu seslere kimse o zamanlar aldırmadı.
TSK’yı itibarsızlaştırmak için düğmeye basanlar diğer yandan da Muhsin Yazıcıoğlu’nu da kendilerine engel olacak kontrol edilemeyen güç olarak görüyorlardı. Hrant Dink olayında itibarsızlaştıramadıkları Muhsin Yazıcıoğlu en has adamları olan Fetullah Gülen’i de tehdit etmiş ve kaos planlarının devamını rafa kaldırmak zorunda kalmışlardı.
2007 yılında planlanan Hrant Dink olayının ardından 2 yıl, TSK’nın kozmik odasına girilmesinin ardından ise 3 ay geçmişti. Fetullah Gülen TSK içerisindeki haşhaşilerine emir vermiş ve cinayet için tüm hazırlıklar tertip edilmişti.
FETÖ’nün iti olan TSK’da görevli pilotlar Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti için görevlendirilmişti.
Hain pilotlar devletimizin envanterindeki jetler ile devletin esas evladı olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun bulunduğu helikopterin yakınından geçerek bir hava akımı yaratmışlar ve yüksek miktardaki karbonmonoksit gazını ortama salmışlardır.
Oluşan hava akımı ve karbonmonoksit gazının tesiri ile helikopterdekilerin hakimiyeti yitirmesi sonucunda Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları şehit olmuştur.
Bu bir cinayettir…
Katili ise CIA’dir…
Katili Fetullah Gülen’dir..
Katili TSK içerisindeki Haşhaşilerdir… Katili helikopterin düştüğü alan belli olduğu halde yerini tespit edemedik diyerek şehit olmalarını bekleyenlerdir…
Ogün susanlar bugün susmasınlar.
Ogün gerçekleri haykırmayanlar bugün haykırsınlar.
Ogün konuşmaktan korkanlar bugün konuşmaktan korkmasınlar.
Bugün herkes gerçekleri Allah adına konuşsun yoksa billâhi, tallâhi, vallahi hem öte dünyada hem bu dünyada yanacaksınız…