Düzülüyoruz Mu?

Evet, Yıl 2009 ve 1997 yılında da olduğu gibi düzen düzeninden memnun ve düzülen hala düzülüyor.  Düzülme sözcüğünün çile çekme şeklinde kullanıldığını düşünürsek, çile çekmek zorunda değiliz ama hep çileyi çeken dürüst vatandaşlar oluyor ve vatandaş, kaderde var ise düzülmek, neye yarar üzülmek diyerek kaderine razı oluyor.

Dünya çapında yaşanan krizin etkileriyle ülkemizde yaşanan kir-iz ile hepimiz mayın tarlasında şaşırmış bir şekilde sağa sola koşuşturuyoruz.
Hayatımızı elektrik, su, doğalgaz ve doğal olmayan gaz faturalarını ödemek ve kredi kartı batağına düşmemek adına çırpınmalar ile çar çur ediyoruz.

Kesinlikle önümüzü göremiyor ve çoluk,  çocuğumuzun geleceğinden endişe duyuyoruz.
'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla hareket edilmediğinden ve insanlar arasındaki kutuplaşmadan rant sağlayan kişilerin projelerini tek tek uygulamaya geçirmesinden dolayı aileler yıkılmaya göz göre göre maruz bırakılmaktadır.

Bir kişinin haksızlığa uğramasına seyirci kalan yöneticiler, kendilerine haksızlık yapılınca ise hak için bütün yollar mubahtır anlayışı ile hareket ettikleri üzülerek gözlemleniyor.
Bu kadar keşmekeş ile bir arada yaşamak zorunda bırakıldığımız bu günlerde televizyon ekranında gerçekten sevindiricimi ürkütücü mü olduğuna karar veremediğim bir haber dinledim.
Hollandalı bilim adamları, insan hafızasındaki acı ve korku veren, kötü anıları silen bir ilaç geliştirmişler.

Kötü olayların ardından ortaya çıkabilen ''travma sonrası stres bozukluğu''nun tedavisinde olumlu etki yaratabileceğini düşünerek kötü anları silen ilacı geliştiren Hollandalı bilim adamları, istenmeyen hatıraların genellikle kalp hastalarında kullanılan ''beta bloke edici'' ilaçlarla silinebildiğini ispatladıklarını söylüyorlar.
Böyle bir ilaç yurdumuza yasal veya yasal olmayan yollardan gireceğini düşünürsek peynir ekmek gibi satılacağı ve çözümü bulunamayacak sorunlar açacağı da insanı gerçekten ürpertiyor.

Bu tür ilaçlara gerek kalmaması adına benliğimize daha fazla çile eklenmemesinin sağlanmasının yolunun aranmasının gerekli olduğu gözlemleniyor.
İnsanı insan yapanın yaşadığı acılar olduğunu düşünürsek acıların ilaçla yok edilmesinin insanların hatalarından ders almasını da ortadan kaldıracağı unutulmamalıdır.
Mesela 1980'li yılları milletimizin hafızasından silseniz, inanın ki! Kardeşin kardeşi yeniden öldürmesi için çabalayan güçler emellerine bir kez daha kavuşurlar.

Biz Türk milleti olarak Allah korkusu ile vatan sevgisini hafızalarımızdan silmedikten sonra ne bize kriz, nede kir-iz benliğimizde ciddi bir iz bırakamaz.
Çünkü bizler ne krizler gördük ve Allah'ın izni ile bu sıkıntılı süreci de atlatacağız.
Biz kriz söylemlerini duyar duymaz evimizde kurulan sofralarımızda ki yemek çeşidini azaltmayı, gezmeyi tozmayı rafa kaldırmayı, çoluk çocuk, yaşlısı genci çok iyi biliriz.
Lakin bir sene önceden tatil planları yapan ve her günü ile her saniyesi planlı yaşayan Avrupa insanı hiç kriz yaşamadığından ne tasarrufu bilir nede evde yapılacak önlem  planlarını akıl edebilir.
Onun için, bizden önce, Avrupalı insanın, Allah yardımcısı olsun...

 

 




CRA 11.Nisan.2009 Cumartesi - 16:35:00

 





Gazete baskısı için tıklayınız..
OGÜNhaber