Avrupa'nın özgürlüğü ve iki yüzlülüğü

Kanunen kamusal alanlarda içilmemesi gerekirken bazı bölgelerde bu kanun esnetilmiş ve baskılama yapılmıyor. Esrar böyle iken "Eroin" ile ciddi bir mücadele var. Asla tahammül edilmiyor, esnetme ve boş verme yok. Burada alkışlıyoruz…

Toplanın hanımlar, beyler…
Avrupa topraklarında özgürlük var!
Sar esrarını iç…
Karışan yok…
Miss!
Sevişecek misin?
Karışan yok!
Miss!
Başkasına karışma, karışırız o zaman sana…
Burada da alkışlıyoruz…
Burası özgürlüklerin ülkesi…
Eşcinsel misin?
Özgürsün, takıl kafana göre…
Hele bi karışsınlar…
Canını yakan cezalar veririz!
Burada ne yapacağınızı bilirsiniz…
Kilisenin edepsizliğine girersen, dersen pedofili…
Canını yakan cezalar veririz!
Burada ne yapacağınızı bilirsiniz…
Sözde Ermeni soykırımını inkâr ve protesto edersen…
Canını yakan cezalar veririz!
Burada ne yapacağınızı bilirsiniz…
Siyonizm'e mi sövdün…
Cezalandırırız!
Hass…
Ayrımcılığa da karşılarmış…
Mesela…
Müslüman'a ve İslam'a geldiğinde ise sövgü ve iftira…
Ne ceza var, ne yargı, ne engel…
Şimdi adalet mi diyorsunuz ahali?
Avrupa'nın özgürlüğü gibi adaleti de bir tuhaf…
Alkışlayasımız kalmadı,
Adileşmelerine…
Şimdi dağılın efendiler…
Durun hele durun biraz daha anlatayım.
Laf söylememiz, laf atmamız, işkembeden sallamamız o kadar kolay ki…
Gel gelelim memleketimizin dışarıdan haline. Adam arsız olduğu kadar hadsiz, kansız olduğu kadar da cahil. Sövüp sayıyor Türk'e ve Türkiye'ye… Özgürlüğü imiş düşünce saydığı necaseti. Onların sövgüsüne, övgümüzden başka ne çare var ki.

Mızmızlanmayı adet bilmiş kalabalığımız; üretmeden sövüşenlerin, iç siyasetimizin erklerine saydırmaları ile günler geçiyor. Gelin de bir bakın ağızlarından irin dökülenlerin, üç kuruşluk arzuları yerine gelmediğinde kızıp, sayanların liderimize ne hakaret ettiğine.

Animasyon filmler yapıp, aşağılık propagandalarda anamıza, bacımıza nasıl sövdüklerine bakın. Bunlara şahit olup gocunmuyorsa eğer kendini vatan evladı sayan zevat, biliniz ki kanı bozuk olduğu kadar aklı da bozuktur. Kalabalığın kininde zerre olsa hakikat, oturalım düşünelim derim de Haçlı kafası hiç mi değişmez… Boş ki ne boş…

Hadi olmayalım ya Erdoğan'cı…
Zorunan yaparlar Milleti Erdoğan'cı…
Altmış gün Avrupa'da kalıpta, ülkemiz erklerine hürmet etmeyi öğrenemezsen ya kanından şüphe et ya gelme hiç bu topraklara…

* * *


Galaksimize örnek bir sağlık sistemimiz var
Belçika'nın Brüksel sokaklarında gezmek öyle sıradan bir yürek değil, koskoca bir ciğer gerektiriyor. Zira salgının zirveye ulaştığı günlerde hastanelerin yetersizliği ile mağdur olmuş insanları görmek hiç kolay değildi. Acınılası hallerine baktığımda ise yetersiz hastanelerine bir de yönetilemeyen sağlık sistemleri de eklenmiş. Netice ise yardıma muhtaç bir Belçika…

Hollanda'ya hastalarımızı kabul edin ricalarına cevap bulamayan Belçika; hastalarını Almanya'nın hastanelerine taşıyor.

Ülkemiz güçlü sağlık sistemi nedeniyle virüse karşı müthiş bir direnç gösteriyor. Halen sınırlamaların düzensizliği ve tedbirlerin önemsenmeyişi gündemi işgal ediyor olsa da bu açığımızı sağlık sistemimiz ve elbette ki fedakâr sağlık personelimiz kapatıyor.

Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in geçmişte yüreğinden damıttığı ve varlığımız hakikatini incitici; "Batıya özene özene, özümüzü kaybettik. Oysa biz, Batı’nın hayranlıkla izlediği, gıpta ettiği bir medeniyettik" ifadesini üstadın neslinin nasıl özümsediğine tanık oluyoruz.

Şaka değil "koca" bir hakikat!
Batı bizlere şaşkın…
Batı hayranlık ve gıpta edişte…
Sağlık alanındaki bu yükselişimizin tüm alanlarımıza sirayet etmesi ve canım ülkemin nice milletleri yine hayranlık ve şaşkınlıkta bırakması özlemimle…

OGÜNhaber