Devlet kademesinde çalışan memurlar mesai saatlerini ülkeye yarar sağlamak için değil, maaşını alabilmek için süre doldurma yarışına girdiler.
Hükümetin zor bir süreçten geçtiğini bilen sendikalar ise ortamı germek için birbirleri ile yarışa girerek ciddi Bizans oyunlarını sahneleyenlerin figüranı olmayı başardılar. Tebrikler sendikacılar tebrikler size..
Ne mutlu kürdüm demenizde bir sakınca yoktur denilmesine karşın bazı kendini bilmezler bizleri öz yurdumuzda azınlık gibi görerek sizler bundan sonra Ne Mutlu Türküm Diyene demeyeceksiniz diyerek hadlerini aştılar.
Taraf olabilecek vizyon ile misyonu taşımadıkları halde Kürt açılımı konusunda taraf olarak kabullenilmeye çalışan DTP'liler, bebek katili APO için meydanlarda yaygaralar kopararak süreci baltalamak için seferberlik ilan ettiler.
Bize Kımız içirmeyin başlıklı kaleme aldığım bir köşe yazımda, ''İslamiyet'e intikal etmeden önce atalarımız atlarına biner, kımız içe içe zor bulmacaları çözmek ve sorunları ortadan kaldırmak için kötülerle mücadele eder dururlarmış. Ergenekon yurdumuzun adıymış. Esas Ergenekon'da şimdi ki sözde Ergenekon örgütü gibi gizli kapaklı işler yapılmaz ve her şey açık açığa adalet içerisinde yaşanırmış'' açıklamalarında bulunmuş ve olumlu şekilde tepkiler almıştım.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakınca, verilen tüm tavizlere, yapılan tüm iyileştirmelere ve hatta Recep Tayyip Erdoğan tarafından kaldırılan Olağanüstü hal'in bile görmezden gelindiği hafızalarımıza kazınıyor ve adalet'in sağlanmasının gerekli olduğu gözlemleniyor.
Siyasilerin kısır tartışmaları ile çekişmeleri ise açılım sürecini tam anlamıyla çıkmaz bir yola çekiyor.
Ak Parti'nin bu işi samimiyetle yaptığına siyasiler inanmıyor ve inanmakta istemiyor. Başbakan'ın bu konudaki samimi olduğunun farkında olanlar ise farkında değilmiş edasıyla davranarak gerilime davetiye çıkarıyor.
Sağduyu ile bekliyoruz, sağduyulu gözlemliyoruz, sağduyu ile takip ediyoruz, sağduyu ile susuyoruz, sağduyu ile yapılan çirkinlikleri sinemize çekiyoruz.
Aç geziyoruz. Açız demiyoruz...
İşyerlerimizi kapatıyoruz. Çöktük demiyoruz...
Çocuklarımızın boğazından hatta eğitim'inde azatlıma gidiyoruz. Yaygara koparmıyoruz...
Evimizi satıyor ve kiraya çıkıyoruz. Bundan gocunmuyoruz...
Evli barklı çoluk çocuk sahibi insanlar emekli anne ile babalarının eline bakar duruma geliyor. Git gide fakirleşiyoruz ama yine de Allah'a şükür ediyoruz... Kaymakamlık tarafından yapılan yardımları kapma yarışına girmiyoruz...
Her şeyi bir kenara bırakıyoruz...
Lakin bayrağımıza yapılan haksızlıklara dayanamayarak içimiz yanıyor.
Ama ülke bütünlüğümüze kast edenlerin eylem planlarını şehir şehir faaliyete sokmalarına, ''ADALET SAĞLANMADAN BARIŞ SAĞLANAMAZ'' diyerek Osmanlı torunları olarak sağduyu içerisinde ''ADALET'' istiyoruz...
CRA 04.Aralık.2009 Cuma - 02:06:00