Acı Ve Tatlı Gerçekler...

Yerel seçimler yaklaşırken Ak Parti Genel Başkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni istiyorum'' talimatına ''savaş ilan edildi'' benzetmesi yapan Baydemir, ''Diyarbakır düşmeyecek. Savaş'a savaş. Savaş ilan ediyorlarsa buradayız. Hodri meydan'' şeklinde talihsiz beyanatlarda bulundu. Hem de bu beyanatları gerçeklerle makamları karıştırarak, hatta haddini aşarak yaptı. Şu gerçek kesinlikle unutulmamalıdır ki! Ülkemizde iki tane Recep Tayyip Erdoğan vardır. Birincisi T.C Başbakanı, diğeri ise Ak Parti Genel Başkanı'dır. Baydemir Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla yapılan açıklamaya verdiği yakışıksız cevapta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almış ve bu tavrıyla da ülkemize karşı ciddi bir suç işlemiştir. Sırrı Sakık ise, TBMM'de bir grup gazeteciyle sohbet ederken, ''MHP de bu ülkenin gerçeği, biz de bu ülkenin gerçeğiyiz'' diyerek bir ay kadarönce bir beyanatta bulunmuştu.
Ben de o zaman yazımda, ''anlatmak istediği gerçekler açılırsa, acı gerçek ve tatlı gerçek diye ikiye ayrılır'' diyerek göndermede bulunmuştum. İşte benim sözünü ettiğim acı gerçeklerden bir tanesi, Baydemir'in yaptığı seviyesiz konuşma gerçeğidir.
Ve geçenlerde açıkladığım gibi, bir daha tekrar ediyorum;

Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağına, sancağına ve tüm değerlerine sahip çıkan herkesin ve her kesimin seçerek meclise gönderdiği vekillerimiz ile belediye başkanlarımız, ülkemizin tatlı gerçeğidir.
Ülkemizin değerlerine saygı göstermeyen ve geçmişte namuslarını, canlarını, mallarını koruyan, hatta karınlarını doyuran devletine karşı olan fakat, Ermenilerin sünnetsizlerine destek vererek kurduğu PKK'ya karşı olmayan, meclisin aritmetiğinin %4'ünü oluşturan vekiller ile belediye başkanları ise, bu ülkenin acı gerçeğidir. Hasta vekillerimizin tedavisini yapabilirdiniz... Geçen gün, aynı zamanda yazar olan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Yalçın Güzelhan'ın ziyaretine gitmiştim. Kendisi MHP'den Milletvekili adayı olacaktı. Bir durumdan dolayı, teşkilat çok ısrar etmesine rağmen aday olmamıştı.
Muayene ettiği bir hastasının, ''Hocam, Allah bizim dualarımızı kabul etti. Bizler sizin milletvekili olmamanız ve bizi yalnız bırakmamanız için çok dualar ettik'' diyerek konuşması beni hayretler içerisinde bıraktı. Bu yaşlı hasta amcanın Yalçın beye ne demek istediğini ilerleyen dakikalarda, içeriye bir başka hasta girdiği zaman, daha iyi anlamaya başladım.
İlk olarak menopoza giren bir bayan gelerek yarım saat derdini anlattı. Çıkarken o kadın gitmiş, sanki yerine bir başkası gelmişti. Kendinden emin bir bayan olarak hastaneden ayrıldı. Çünkü Yalçın hocam, bayanın derdini kendi derdi gibi benimseyerek, sorunlarına çözüm yollarını göstermişti. Yani önce teşhisi koydu, sonra da tedaviyi noktaladı.

Bu hastadan sonra, kızıyla kavga eden bir teyzecik kızını da yanına alarak gelmiş. İçeriye girdiklerinde, ikisi de birbirine ters ters bakıyorlardı. Önce teyze başlıyor kızını suçlamaya; ardından ise kızı başlıyor annesini suçlamaya. Ben içimden, ''Aman Allah'ım bu ne kadar zor bir meslek'' diye geçirirken, Yalçın bey ayrı ayrı ana kız ile görüşüyordu. Görüşmeden sonra kızının annesinden özür dilemesi, teyzeciğin gözlerini yaşarttı. ''İlaç yazayım mı'' diyen Yalçın Beye anne-kız ''Yok hocam bizim ilacımızı verdiniz'' diyerek hastaneyi terk ediyor. Gözümün önünde intihar etmekten birisini vazgeçiriyor ve hayata döndürüyor Yalçın bey. Hanımıyla kavga eden, annesini üzen ve dışarıya çıkmaktan korkan hastaların derdine derman olmak için canla başla çalışan, emek harcayan Yalçın bey ile aşırı meşguliyetinden dolayı hoş bir sohbet yapamadık ama, bu ülkenin canlı gerçeklerini bana gösterdiği için hocama teşekkür ettim.
''Hocam hastalarınız sizin vekil olmamanız için dua etmişler ve olmadığınız için ise sevinmişler. Ama bendeniz vekil olmadığınıza çok fazla üzüldüm. Çünkü şu an bu ülkenin ekmeğini yiyip de, evlatlarına kurşun sıkan teröristleri terör örgütü olarak tanımayan ve bu örgütün sözde liderinin haklarını korumak için mecliste görev aldıklarını belirtmekten kaçınmayan bazı hasta vekillerimizin tedavisinde, çok önemli rol oynayabilirdiniz'' diyerek yanından ayrıldım.

fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/09-15.Eylül.2007/Sayı:37
OGÜNhaber