Yürrüü Özkoç; kim tutabilir seni...!

Teknik direktör, oyuncular ve yönetim neredeyse birbirine düşerdi…
Ama öyle sürpriz ve mucize bir şey olurdu ki; Fenerbahçe'de bir anda herşey sütliman.
Tam da kötü gidişatın zirveye ulaştığı ve ciddi bir krize sebebiyet verdiği anda…
Bir Galatasaray maçı gelir ve o çok kötü oynayıp, pisi pisine puanlar kaybeden Fener GS'yi yenerdi.
(Ha… bu sene, bu teamül 3-1'lik GS galibiyetiyle sonlandı. Bir Galatasaraylı olarak sevindirik olduğumu itiraf ediyorum…)
Bu Galatasaray galibiyetleri ilaç gibi gelirdi, ilaç…
Kriz biter, kaçan şampiyonluk, elenilen kupa umursanmaz.
Her şey unutulur ve sadece GS galibiyeti konuşulurdu.

Engin Özkoç Fener’in bu halini aklıma getirdi.
Valla böyle Özkoç'lar varken, iktidar partisinin bir şey yapmasına gerek yok.
Ve bu zat-ı muhterem bir CHP’li ve Grup Başkan Vekili.
Size bilinmedik bir şey söyleyeyim mi.?
Bence Engin Özkoç bir "kripto"…
Yok yok; düşündüğünüz gibi bir "kripto" değil.
Engin Özkoç "kripto AK Parti'li".
AK Parti'nin "Truva Atı".
Benim aklıma başka bir şey gelmiyor, doğrusu.
Bir şahıs partisine ancak bu kadar zarar verip, iktidarın ekmeğine ancak bu kadar yağ sürebilir…
AK Parti kitlesinin homurdanması, memnuniyetsizliği, kararsızlığı, üzgünlüğü ve kendi partisine kızgınlığı bitti, hemen.
İktidarın CHP ve başkanına dair ağır söz ve söylemleri hafifleyiverdi, hemen.
Varsa yoksa Engin Özkoç, CHP’nin kötü ve kötücüllüğü…
Savaş hali, hayat pahalılığı, iktidarın CHP'ye dair orantısız suçlamaları,
Her şey unutuldu ve gündemin ana konusu Engin Özkoç'un seviyesiz ve haddi aşan sözleri…
Ne söyleyeyim ki…
Siz böyle olursanız;
Doğruyu bile yanlış anlatır,
Kantarın topuzunu kaçırır,
Ağzınızın ayarı olmaz,
Acemi kasap gibi kendinizi keser,
Haklıyken haksız duruma düşersiniz.
Usul esasın önüne geçer,
Ve; suçlu, edepsiz, ayarsız, uslüpsüz ilan edilirsiniz.
Kendini savunmakta zorlanan AK Parti’ye;
Cansuyu olur, saflarını sıklaştırır, seçmenini konsolide eder ve "yok muhalefet" konumuna düşersiniz.
Hal böyleyken; siz mi Erdoğan'ı yıkacaksınız..!
Hadi oradan, hadi oradan..!

- - -

Bugün değerli dostum, güzel kardeşim Salim, bir mesajla Nurettin Topçu’yu hatırlattı.
Türkiye'nin son dönemdeki en önemli mütefekkirlerinden birisi olan merhum Topçu der ki;

"Hizmetine ömrümü harcadığım memlekette, dostlarım kalmadı gibi bir şey.
İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim.
Ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim.
İnsan diye emek verdiklerimin hemen hepsi de;
Ruh ve mana mefhumuna yabancı, menfaat kölesi bir takım haşerelermiş.
Ahlaksızlığın ummanı olan bu Şark'ı yaşadıkça tanıyorum.
Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar.

"Müslümanız diyen insan yığını" yok mu?
Onlar, Şark'ın en aşağı tabakasını teşkil ediyor.
Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark'ı bitirmiş.
Buraya artık ne ilim girer, ne ahlak; ne de Allah uzanır bunlara…
Bunların önce her şeyi bırakıp, insanlık devrine girmeleri lazım."

OGÜNhaber