Haber şu;
İstanbul'da 36 ayrı adreste kağıt toplama işçilerine gece yarısı baskını. Çekçeklere el konuldu,
Barındıkları yerler yıkıldı,
Çok sayıda gözaltı var.
Ama gerekçesi manidar mı manidar;
Haksız kazanç sağlamak ve kamu zararına yol açmak!..
Velev ki öyle,
Velev ki kanundaki karşılığı böyle,
Ve velev ki bu kağıt toplayıcılar da bunu bilerek yaptılar;
Kütahya'da bir Havalimanı var; onun durumuna ne dersiniz.
Adı da Zafer Havalimanı,
Artık kimin zaferiyse…
Bir de, sanki bazı şeyleri kamufle etmek için tarihi/afili/cafcaflı kocaman isimler koyuyoruz ya..
Bence yüklenici/işletici/alıcı firmanın zaferidir de; neyse, konumuza dönelim…
Yolcu Garantili sistemle yapılmış bir havalimanı…
"Devletin cebinden beş kuruş bile çıkmadan" yapılmış…
Ama "beş kuruş almadan yapan" firma, devlete demiş ki;
"Bana yolcu garantisi ver."
Devletimiz de "tamam ya, sen yap yeter ki; ben sana bir milyon yolcuyu garanti ediyorum. Eksik kalan sayıyı da ben sana ödeyeceğim" demiş.
Devletimiz derken, yani yetkili mercideki devlet görevlilerimiz demiş.
Üstelik, süreyi de 20 yıldan fazla tutmuş.
Buraya kadar her şey iyi-hoş-güzel…
Gelin bir de, bu taahhütte gerçekleşme durumuna bakalım.
Geçmişe ve yarına gitmeye gerek yok; bu senenin ilk dokuz ayındaki tablo şu;
Taahhüt edilen yolcu sayısı 988 bin,
Havalimanını kullanan yolcu sayısı 7.400,
Aradaki fark 980 bin…
Bu fark için, devletin firmaya ödeyeceği para 5 milyon 202 bin Euro,
Yani 50-55 milyon TL civarı bir para…
Kağıt toplayıcılara "haksız kazanç ve kamu zararı" nedeniyle operasyon çekiliyor ya; aklıma geldi,
Acaba burada "haksız kazanç" edinen birileri ve "kamu zararına" yol açan bazıları yok mu ki…….
Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar!..