"Sudan ucuz" mu dediniz!..

Kendisinin haberi yok,
Ama kendi içimde ona söz verdim.
Bu yazımda isimsel değil konusal hiciv yapacağım.
Ve başlıyorum:
Asgari ücretin,
Veya en düşük emekli maaşının alım gücünü anlatmak için "çay-simit" hesabı yapılırdı.
Şimdi yapılıyor mu?
Hayır.
Neden?
Çünkü "Çay-simit" lüks oldu…
Böyle olunca,
İnsanların yoksul ve yoksun durumunu anlatmak için "soğan-ekmeğe muhtaç olmak" tabiri kullanılırdı.
Mahzuni Şerif'in, "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" mısraında dile getirdiği gibi…
Peki, "soğan-ekmek" ne alemde şimdi?
Valla ne söylesem boş,
Ramazanın ilk günü markete gitmiştim;
Bir kilo soğan 18 TL,
Bir ramazan pidesi 9 TL..
"Sudan Ucuz" şeyler bile ne hale gelmiş diye düşünerek kasaya gelmiştim.
Yan tarafa istiflenmiş suyun fiyatı dikkatimi çekti ve "abooo!" diyerek, "sudan ucuz" tabirini kullandığım için sudan utandım!
Bir de iyi yanından bakayım dedim.
Tek bulduğum iyi yan,
Klişe haline gelmiş deyimlerin demode oluşuna ve tedavülden kalkışına şahitlik ediyor olmamdı.
Yazının tam burasında gözüme bir haber ilişti.
Et kuyruğu…
Yazmayayım,
Bu kadarla kalayım dedim,
Yine duramadım…
Çay-şeker kuyruğu görmüştüm,
Ekmek kuyruğu görmüştüm,
Tüpgaz kuyruğu görmüştüm,
Bir tek et kuyruğu görmemiştim, onu da görmüş oldum!
Başım göğe erer artık…
Bunun nedenlerini düşündüm ve iki sonuca ulaştım.
Birincisi,
Demek ki eskiden et yoktu ve doğal olarak kuyruk da yoktu.
İkincisi,
Halk şimdi öyle varsıl, öyle paralı ki; et almak için kuyruğa giriyor!
İçinizden, "ama bu, ucuz et kuyruğu" dediğinizi duyar gibiyim.
Sorun yok,
İstediğinizi düşünün ve diyebildiğiniz kadar deyin!
Öyle bile olsa,
"İngiliz'in, Fransız'ın, Alman'ın market rafları bomboş,
Paraları var ama satın alacak et bile yok,
Perişan haldelermiş!"
Hatta bu yüzden, Avrupa ülkelerinde son bir yılda vegan sayısı oldukça artmış.
Ama bizde, "Hamdolsun" her şey var ve vatandaş almak için kuyruk oluşturuyor.
Ben demiyorum bunları,
Diyenlerin yalancısıyım!

İlk başta verdiğim isimsellikten uzak kalma sözüme sadık kalarak bir anekdot aktarmak istiyorum.
Bir sokak röportajı…
Spiker, "Kılıçdaroğlu mu Erdoğan mı" diye soruyor.
Ablamız, "Tabi ki Erdoğan" diyor.
Orada bulunan diğer birisi, "Etin fiyatı 250 TL oldu. Hala mı Erdoğan?" deyince, abla diyor ki;
"Etin sütün fiyatını,
Ev kiralarını neden artırsın,
Neden kendi ayağına kurşun sıksın ki!
Sebep olanlar başkalarıdır ve başka nedenleri vardır…"
Yani?
Yanisi manisi yok,
Bence de ablamız haklı!
Et fiyatlarının artmasının tek sorumlusu;
Angus üreten ve fiyatları yükseltmek için stokçuluk yapan Uruguay'lı angutlardır!
Ama bu ablamıza büyük bir saygıyla minik bir hatırlatma yapmak istiyorum;
Yılın dokuzuncu-onuncu ayına gelince,
Etin fiyatı 500 TL'nin üzerine çıkınca,
Bir litre sütün fiyatı 75-100 TL civarı olunca,
Yani turpun büyüğü heybeden çıkınca;
İşte o zaman, kim angus kim angut çok iyi anlayacağız!..

Fıkra bu ya….
Çiftçi, yılboyu gözü gibi sakındığı ekinini nihayet biçer.
Harman yapacaktır,
Ama uzaktan kara bulutların gelmekte olduğunu görür.
"Allah'ım ne olur,
Bugün yağmur olmasın; şu harmanı bitireyim" diye yalvarır.
Başlar Çiftçi Amca harman çekmeye…
İşi tam bitmek üzere,
Bir yağmur başlar ki; eyvah eyvah eyvah…
Ne buğday kalır ne de saman.
Yoğun çalışan, iyice terleyen, yorgun düşen öküz ve eşeği de yağmurda ıslanınca hastalanırlar.
Çiftçi Amca perperişan…
Ertesi günse Ramazan…
Çiftçimiz sahura kalkar,
Niyetlenir ve oruca başlar…
Gün akşama yaklaşır ve iftara yarım saat var.
Çiftçi bir cigara yakar,
Kafayı kaldırır göğe doğru bakar ve adeta duasını kabul etmeyen Rabbisine üzgünlük ve sitemle karışık "ne oldu, zoruna mı gitti!" diye sorar,
Ve;
"Daha dur, daha dur,
Hastalıktan dolayı ömrü vefa eder ve eğer ölmezse Kurban bayramında da eşeği kesmezsem şerefsizim!" der…

Taklitçilik
Cumhur İttifakına hayır diyen Yeniden Refah Partisi galiba İyi Parti'ye özenmiş.
Bu "taklitçi zihniyet" yapar da bizim neyimiz eksik demiş.
En yenisinden ve en iyi pazarlığı biz ederiz diyerek,
Cumhur ittifakına yeniden dönmüş ve "evet evet evet, seninleyim" demiş.
Galiba,
Biz ismiyle müsemma bir partiyiz,
Ve bunu yeniden, en yenisinden ancak biz gösteririz demek istemiş…

Son olarak;
İYİ'lerden olan ve "tutarlılık" kelimesinin dayanılmaz cazibesine kapılan bir muhteremin sergilediği "One Man Show"u yazacaktım.
Ama inat ve ısrarla sözümde duracak, isimsellikten uzak kalacak ve yazmayacağım.
Cefama katlanan,
Kahır akan yazılara can katan,
Köşeli kelamları itina ile yontan,
Adaba kavuşturan,
Yorulan,
Gündüze geceyi katan,
Güzel insan,
Kahirmen adam; iyi ki varsın,
Sana minnettarım…

Sana kucak dolusu şükran ve gönülden selam…
OGÜNhaber