"Bir dakika bekle" diye cevap verdi Sokrates.
Sonra şöyle devam etti; "Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna 'Üçlü Filtre Testi' deniyor.
"Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir.
Üçlü filtre testi dememin sebebini birazdan anlayacaksın.
Birinci filtre; Gerçek Filtresi.
Bana birazdan arkadaşım hakkında söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?"
"Hayır" dedi adam.
"Aslında bunu sadece duydum ve..."
"Tamam" dedi Sokrates. "Öyleyse, sen bu söyleyeceğin şeylerin doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; İyilik Filtresi.
Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey, iyi bir şey mi?"
"Hayır, tam tersi..." dedi adam.
"Öyleyse" diye devam etti Sokrates, "O'nun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin.
Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı; 'İşe yararlılık filtresi.'
Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?"
Adam "hayır, pek değil" diye cevap verdi.
"İyi" diye tamamladı Sokrates.
"Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse bana neden söyleyesin ki?"
Sokrat işte…
Herkese, hepimize böylesi basit ama öyle önemli bir kriterizasyon veriyor ki; hap gibi hap…
Evet, basit, yalın sade…
Ama bir o kadar da önemli ve hayati bir ders…
Okuyan, düşünen, yazan, kibar bir filozoftur Sokrat;
Kısaca ve özetle:
"Bas git işine ulan yavşak, fitne çıkartma" diyememiş; "doğru, iyi ve işe yarar olmayan bir şeyi neden söyleyesin ki" demiş…
İmam ve 20 kuruş hikayesi
Londra yakınlarındaki Camii'ye bir imam gönderilmiş.
Yeni İmam şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman da aynı şoföre rastlıyormuş.
Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş.
İmam yanlışlığı oturup da parasını sayınca fark etmiş.
Kendi kendine "20 kuruşu geri versem mi?" diye düşünüyormuş.
Ama içinden bir ses diyormuş ki "Çok gülünç bir para ve şoförün umurunda değil.
Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten.
Sadece 20 kuruş onlara bir şey yapmaz."
Bu parayı saklayabilirim diye düşünmüş; ALLAH'tan gelen bir hediye gibi...
İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki: "Paranın üstünü fazla verdiniz."
Şöför gülümsemiş ve demiş ki:
"Siz caminin yeni imamısınız değil mi?
Aslında uzun zamandır sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum; İslamı öğrenmek için.
Bu yüzden bilerek size fazla para verdim.
Nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."
İnerken, imam artık bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış neredeyse; bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış.
Gözlerinden yaşlar dökülerek; "ALLAH'ım az daha İslamı 20 kuruşa satıyordum!" demiş.