Sanıyorum ki, Ak Parti erken seçim sürecini başlattı…

29 Mayıs'ta İstanbul'un Fethi kutlamaları Atatürk Havalimanı'nı Millet Bahçesi yapma projesiyle birleştirildi ve temel atma törenine dönüştürüldü.

İzledim,
Sanki seçim kampanyası provası gibiydi…
Belki de ben öyle anladım dedim.
Ama bugün Ak Parti Grup Toplantısında Cumhurbaşkanı'nı dinleyince düşüncem biraz daha netleşti.

Ekonomi kötü ve her geçen gün daha da kötüleşiyor.
İktidar bir şey yapamıyor.
Hatta bir şey yapmayı bırakın; enflasyonla mücadeleyi filan bırakmış gibi…
Böyle olunca, iktidarın kışı geçirip de, 2023 Haziran'ındaki seçimi kazanması neredeyse imkansız.

Neden?
Çünkü ne Avrupa'dan, ne Amerika'dan, ne Katar ve Birleşik Arap Emirliklerinden ve ne de Arabistan'dan umduğu cansuyu desteğini bulamadılar.

Tek yol kaldı; klişelere sarılmak.
Grup konuşmasının içeriği tam da bunlarla mücehhez idi.
Eğer ki, 3600 ek gösterge çalışması meclise sunulur ve hemen kanunlaşırsa,
Bunun yanında EYT (emeklilikte yaşa takılanlar) sorununun çözümü de gündeme gelirse; iktidar erken seçime gidecek demektir.


Kampanya sürecinde ise şunlar anlatılacaktır:

—Ekonomik Kriz,
"Ekonomik gidişatımız kötü ama küresel ekonomik kriz var ve her türlü kötülüğün kaynağı budur.
Türkiye'de enflasyon artıyor ama siz bir de Amerika'ya, Almanya'ya, İngiltere'ye; kısaca, tüm dünyaya bakın! Hepsi perişan ve bizden daha kötüler." denecektir.

—Türk-Yunan İlişkileri
Türk halkı için Yunanistan husumeti özel bir durumdur.
Milli hamaset ve milliyetçi güdülerin tahrik edilmesi için çok verimli bir aparattır.
Hemen her konuşmada Yunanistan gündeme getirilecektir.

—Terör olgusu ve İsveç ile Finlandiya'nın NATO'ya girmesine Türkiye'nin itirazı.
Bu kısım öyle kuvvetle işlenecek ki; "bu iki ülke ülkemizin başbelası terörün kaynağı olmuştur. Bu halde onların NATO üyeliğine evet dememiz mümkün değildir. Bu yüzden de ülkemizin bekasına, ekonomisine, birlik ve beraberliğine dört koldan saldırıyorlar. Türkiye düşmanları topyekün karşımızda. Böyleyken, iktidarın değişmesi kafirlerin kazanması demek olacaktır" şeklindeki söylem ve algı operasyonu kampanyanın ana çekirdeğini oluşturacaktır.

—Suriye'ye yapılacak sınır ötesi harekât,
Bir önceki maddeyle iç içe şekilde işlenecek ve "terörü kökünden kurutmak için yaptığımız harekattan dolayı ekonomik saldırı altındayız. Bizi dize getiremeyecekler, devletimizi bölemeyecekler, bayrağımızı indiremeyecekler" diye hamaset kampanyasına ağırlık vereceklerdir.

—Muhalefet şeytanlaştırılacak,
Gayrımilli ve işbirlikçi bir muhalefet olduğu, HDP oylarını almak için teröre karşı çıkamadıkları, devleti idare edecek kapasite ve karakterden yoksun oldukları, hizmet siyasetini bilmedikleri şiddetle vurgulanacaktır.
"Bunlar FETÖ'cü, bunlar Gezi'ci, bunlar PKK/YPG sevicisi, bunlar din düşmanı, bunlar milli değerlerimize mugayir insanlar" denecek ve bu vurgu, iktidar (Cumhur İttifakı) tarafından sürekli dillendirilecektir.

—Seçim ekonomisi uygulanması
Bu esnada, ekonomik parametrelerin vahim duruma gelmesine bakılmaksızın, enflasyon yüzde 100 sınırına gelmiş olsa bile; bol keseden seçim ekonomisi uygulanmaya başlanacaktır.
"Halkımızı hayat pahalılığı ve enflasyona ezdirmeyeceğiz, ezdirmiyoruz" popülizmi tam gaz dillerden düşmeyecektir.

—Dil ve üslup
Siyaset dili daha da sertleşecek ve hatta bayağılaşacak!
Özellikle iktidar, muhalefete dair çok ağır ve keskin ifadeler kullanacak.
Cami-din-mukaddesat, beka-milliyet-millilik iktidarın ana siyaset malzemesi olacak; hain-ihanet-dış güçlerin maşası-işbirlikçi vb. gibi ithamlar havada uçuşacak!


Tutar mı?
Tüm yapılacaklara ve her türlü operasyonel kampanya süreçlerine rağmen, ben başarılı olacağına ve iktidarın seçimi kazanacağına pek ihtimal vermiyorum.
Ama iktidarda, "Macaristan'da Orban yaptıysa biz neden yapamayalım" havası hakim.
Sanki Erdoğan da bu fikre ikna edilmiş gibi…
Artık bize de, "Macaristan Modeli Seçim Kampanyası ve Orbanizm hayırlı olsun; kim tutar sizi" demek düşer…
Artık Ekim sonu mu, Kasım başı mı olur, onu bilemem; ama Ocak ayına kalmaz.
Sandık terazisi nasıl tartar ve millet terzisi nasıl bir ölçü alır; onu da yaşayıp görürüz!..

***

Günün Sözü
"Ölüler de sanır ki, diriler her gün helva yiyir…"
Ülkede açlık ve sıkıntı var diyenlere, iktidarın "hani nerede aç kalan, kim aç kalmış…" gibi açıklamasını duyunca aklıma geldi…
Haklılar.
Eğer ki, ülke üç-beş maaş alanlara aitse,
Ki, öyle sanılıyor sanırsam,
Evet, ülkede aç yok ve var diyenler müfterilerdir(!)

Kulağa Küpe Söz
Bozulmuş iyilikten çıkan koku kadar kötüsü yoktur…
OGÜNhaber