Ne çektin be.. Anadolu..!

Ahhh Anadolu ah…
Ne çektin be…
Payitaht'da sıkışan, nedense hep sana koşuyor.
Kaderin midir, nedir...
Kucaklarsın, unutulursun, hatırlanmazsın, yine unutulursun…
Ne zaman ki Şehr-i Ankara’da biri sıkışır; hemencecik akla gelirsin.
"Anadolu'yu dolaşacağım,
Şehir şehir, ilçe ilçe, köy köy Anadolu'yu dolaşacağım…"
Partisinden ayrılan, ihraç edilen, partiye alınmayan, gündem olamayan ve unutulmaya başlayan Anadolu'yu hatırlıyor.

Ne gariptir ki bu hatırlama, "ayrılınca, ihraç edilince, gündemden düşünce, unutulurken" akla geliyor.
Muharrem İnce CHP ile sürtüştü; rotam "Anadolu" dedi.
Davutoğlu-Babacan Akp ile ayrıştı; "yurdum yurdum Anadolu'm" dedi.
Mustafa Sarıgül, sarı sarı güllerle geliyorum sana "Sevgili Anadolu" dedi.
Şimdi de Ümit Özdağ…
"Milletim, milliyetçim, Anadolu'm" nidasıyla sine-i Anadolu'ya yürüyeceğim, dedi.
Biliyor musunuz,
Aslında her şeyin farkındadır, Anadolu.
Kimin neden geldiğinin de,
Düne kadar hiç gelmediğinin de,
Hep unutulan olduğunun da…
Sorun etmez,
Gelme demez,
Neden geldin bile demez.
Çünkü kimler geldiiii, kimler geçtiiii…
Bu kervansaray, ne kervanlar gördü,
Kervan gitti, kervancı göçtü,
Ama Anadolu Kervansaray'ı var olmaya hep devam etti.
Git git,
Sen de git Ümit Hoca…
Daha dün, İnce ağırlandı.
Seni de karşılar, dinler, anlar; bu Anadolu denen mader.
Hatta daha sen gelmeden, seni anlar.
"Neylersin, kader,
İt yesin, ciğer…"
 der…
Ona rağmen, seni de ağırlar.
Git git, sen de git.
Kimler gitmedi ki…
Ve giden, kim unutmadı ki…
Senin de arkandan mırıldanacak şarkısını…

"Sen de git, sevme unut; kimler unutmadı ki,
Sevgilim, canım deyip kimler aldatmadı ki,
Şu perişan kalbimi, kimler ağlatmadı ki,
Sen de git, sevme unut; kimler unutmadı ki…"
OGÜNhaber