Mehmet Şimşek ve Mehteran Ekonomisi

İki buçuk sene önceydi,
Dolar  18 TL'ye yükselmişti.
Aman, 20'yi geçmesin diye KKM (Kur Korumalı Mevduat) çıkartıldı.
KKM'nin ki senelik kazığı, bir rivayete göre 800 milyar TL, bir rivayete göre 48 milyar dolar oldu.
Peki dolar 20'nin altında kaldı mı?
Siz cevap verin!
KKM bitti mi?
Ne gezer; hala Koca Kol Maçamızda…
Baktılar olmadı,
Dolar durmadı ve tabi 20'yi geçti; faiz artırımı başladı.
Yahu madem faizi artıracaktınız ve madem faiz artırımı gerekliydi; neden bunca kazığı yedik, faiz artmalı diyenleri neden kıçımızla dinledik ve aforoz ettik!
Yine de durdu mu dolar?
He yaw he he!
Ne durması! 
İki sene geçmeden 30 TL'ye vurdu.
Bu defa da, 30'u geçmesin diye elde avuçta olmayan; yabancıların Merkez Bankasına emanet verdiği dolarları satmaya başladılar.
Baktılar yine durmuyor,
Faiz'i yüzde 50 yaptılar.
Ve Maliye Bakanı Şimşek'in övündüğü,  -sözüm ona-  yatırımcı dolarları gelmeye başladı.
Ne için?
Ballı faiz kaymağını yemek için…
Dolar yükselmemeye ve az da olsa düşmeye başlayınca; bu defa da, başladılar piyasadan döviz almaya…
Ne için?
Dolar 30 TL'nin altına düşmesin diye…
Mehteran takımı gibi maşallah; bir adım ileri iki adım geri…
Yine yetmedi ve bu defa Mehmet Şimşek'in "Tasarruf Tedbirleri" dediği mucizevi(!)  önlemler paketi açıklandı.
Soruyoruz:
Pakette KKM kazığı bitiyor mu?
Cevap: …ama araçları satıyoruz ya!
Pakette, "Garanti Ödemeli" köprülerden ve yollardan  geçmeyen araçlar için ödenen para azalıyor mu?
Cevap: …ama araçları satıyoruz ya!
Pakette servet vergisi var mı?
Cevap: …ama araçları satıyoruz ya!
Pakette "faiz lobisi-rantiyeci-döviz ve borsa manipülatörleri" taşın altına tırnağını sokuyor mu?
Cevap: …ama araçları satıyoruz ya!..
Olan şey sadece araba sevdası,
Ve ekonomiye, aslında vatandaşın algısına pasta-cila..
Ama pakette başka bir şeyler var!
Ne var?
Kamu çalışanlarının bindiği servisin iptali var,
Fakir fukara garip gurebaya, asgari ücretliye ilave kazıklar ve maaşlara ara zam yapılmaması var,
Köprü ve otoyol geçişlerine ek zam var,
İyice s.çtık bari sıvayalım var,
Zaten vurmuştuk; tam vurup öldürelim var!
Bu Bakan bir de kalkıp "…Enflasyon yaz aylarında çok hızlı düşecek" diye hava atıyor.
Sanki sürekli söylenen ama bir türlü alınmayan yapısal önlemler netice verecek de enflasyon düşecekmiş gibi caka satıyor!
Yahu Muhterem Şimşek!
Ekonomi hiç yönetilmese de,
Herhangi bir ekonomik önlem alınmasa bile,
Yaz aylarında enflasyonun 20-25 puan düşeceğini sağır sultan da biliyor, ilkokul öğrencisi de, ebem de…
Ben de sorayım o halde; 
Sayın Bakan!
Yaz aylarında "Zeki Müren de bizi görecek mi?"
Seni gidi hınzır-kurnaz seniiii!
Galiba Cumhurbaşkanı'nın "Yumuşama" politikası seni de çok etkiledi,
Sen var ya sen; yaz aylarında zaten kendiliğinden düşecek olan enflasyonla bizleri yumuşatıp kış başlangıcında bir yerlerimize girecek olan boruyu gizlemeye çalışıyorsun,
Şimdi anladım ben!
Bu arada,
Hani, yurtdışından para gelmeye başladı dediler ya; o gelen finans, sene sonu ve 2025 başında "faiz-kur-borsa" rantını topladıktan sonra, şeylerini de elimize verip gitmezse saçlarımı kazıtacağım!
İşte ondan sonra seyreyleyin gümbürtüyü!
Keynes 1936'da demiş ki:
"Bir ülkenin gelişmesinin temeli, kumarhane faaliyetlerinin yan ürünü haline gelmişse, yapılan iş yanlış demektir."
 
********
 
Bi Tanem'cilik Akımı
Sanırım bir yıl önce filandı.
Ayhan Bora Kaplan diye bir suç örgütü lideriyle adı çokça anılan zamanın İçişleri Bakanı Habertürk Kanalında Mehmet Akif Ersoy'la konuşurken bir an geldi ve Ersoy'a "bi'tanem" deyiverdi.
Seçim oldu, zaman geçti, yeni bir İçişleri Bakanı geldi ve bir operasyonla suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan yakalandı.
Adam mahkemede ifade verirken, hakime bir anda "bi'tanem" demesin mi!..
Bence tesadüftür!
Yok yok; boşuna "kedidir kedi" demeyin,
Etkileşim, benzerlik veya ortak bir nokta yok; tesadüftür tesadüf…
Haydi siz de mırıldanın:
"Bi tanem
Deli gibi severim seni ben
Gözüm gibi severim seni ben
Bu başıma tac ederim
İnan seni ben,
Bi tanemmm…."
 
*************
 
İfşa Süreci mi Başlayacak Yoksa…
Ankara toz duman,
Kim kime düşman, kim kimle iş tutuyor belli değil,
Komplo teorileri havada uçuşuyor.
Mesela bir kaçı:
Bahçeli'nin elinde Erdoğan'a karşı koz var,
Erdoğan'ın da Bahçeliye karşı…
Süleyman Soylu'nun Erdoğan'a karşı elinde koz var,
Erdoğan'ın da Soylu'ya karşı…
Süleyman Soylu'nun Ayhan Bora Kaplan'a karşı elinde koz var,
Ayhan Bora Kaplan'ın da Soylu'ya ve hatta iktidara karşı…
Bir de, back to back kabilinden "Cumhur İttifakı Ailesi" olarak, kendi içlerinde yaşadıklarını/birbirlerine yaşattıklarını "kumpas-darbe girişimi-hedef Türk Devleti" gibi dile getirişleri yok mu; insanın,  kendinden şüpheye düşesi geliyor!..
 
Bunlar aynı takımın/ittifakın adamları değil mi; neden böyle düşmancalık içindeler ki?..
Evet,
Görüntüde müttefik ve davadaşlar,
Ama bu iş böyledir,
Uzun ağaç ucuna kadar yanmaz.
Menfaat çatışması olunca,
Biri diğerinin ayağına basınca,
En elele oluşlara, sık sık buluşup konuşmalara, "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz!" diye ses verişlere aldanmamak lazım.
Artık sergilenen tebessümler yalandır, sahtedir.
Şimdilerde, yapılan ve yaptıkları tek bir şey var; koz toplamak, birbirini gazlamak ve bir diğerini koz ile taşlamak!
Peki tarafların elindeki koz nedir ki?
Çok şey sayılabilir ama iki olay  var ve her şeyin özeti mahiyetinde…
Nedir bunlar?
Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan soruşturması,
Sinan Ateş Cinayeti…
Bu iki dava, hukuki iki süreç olması gerekirken,
Sanki Pandoranın Kutusu,
Sanki Cumhur İttifakı'nın yumuşak karnı gibi…
Ve, MHP ve Ak Parti cenahında oluşan hassasiyet ve tedirginliğe bakınca, sanki bu iki dava iki partinin/Cumhur İttifakının/iktidarın sonunu getirecekmiş gibi…
Taraflar tetikte,
Biri Sinan Ateş cinayeti üzerinden el yükseltiyor,
Diğeri A.Bora Kaplan soruşturması üzerinden,
Öteki birisi ise, her ikisi üzerinden…
Tam bir kobra dansı, bilek güreşi,
Ve aba altından sopa gösterişler yaşanıyor!
Ortam öyle bir halde ki sanki bir basket maçı var ve iş son topa kaldı.
Bakalım kim atacak kim yanacak…
 
Ama ben işin başka yanındayım.
Acaba diyorum,
Gidişat, birinin diğerine galebe çalmasına değil de,
Tarafların ellerindeki kozların ifşasına doğru mu gidiyor…
Acaba diyorum,
Taraflardan birisi,
"Ulan,
Ne olacaksa olsun; yeter be!" deyip kozlar ortalığa mı saçacak,
Diğeri de,
"Sen yaparsın da ben durur muyum; al benden de o kadar!" diyerek reste rest mi yapacak!
Acaba diyorum,
Bugün hafiften esen bu ters rüzgar, uzak olmayan yarınlarda kopacak büyük fırtınanın habercisi mi ki…
Olur mu peki?
Olmaz olmaz dememek lazım,
Burası Türkiye,
Türkiye'de olmaz olmaz!
Ve olabildiğinin de yaşanmışlığı olmuştur!
 
****************
 
Emekli ve Tatil
Emekliye trende yüzde 10, kamu sosyal tesislerinde yüzde 15 indirim ve KYK yurtlarında kalabilme hakkı verilmiş.
Sinirden gülesim geldi!..
Basit bir hesap yapalım:
10 bin TL maaş alan Konyalı emekli Muhammed Amca ve eşi Mevhibe Teyze tren indiriminden ve KYK Yurtlarında ücretsiz konaklama imkanından istifade ederek İstanbul'a gitmek istese ne olur; gelin birlikte bakalım.
Konya-İstanbul tren bileti 700 TL
İki kişi gidiş-geliş, 2800 TL.
Yüzde 10 indirim var; 280 TL.
Toplamda trene ödenen para 2520 TL.
Sadece yol parasıyla maaşın dörtte biri gitti!
Geriye ne kaldı?
7480 TL
Birlikte soralım hadi;
Muhammed Amca ile Mevhibe Teyze İstanbul'da bir hafta kalacaklar,
Hiç su içmeyecekler mi?
Cevap: İndirim yaptık ya! 
Orada bir şey yemeyecekler mi?
Cevap: İndirim yaptık ya!
Kent Lokantasına mı gitsinler yani?
Cevap: Ekrem'in lokantasında ne işleri var; indirim yaptık ya! 
Peki bu adam İstanbul'da bir hafta kalmış olsa; Konya'ya döndükten sonra üç hafta boyunca nasıl geçinecek?
Cevap: İndirim yaptı ya!..
"Sen, al o indirimini de …………….!" diyesin geçer içinden ama yutkunur ve susarsın sadece!
Yahu Arkadaş!
Emekli diyor; ayranım yok içmeye,
Sen diyorsun; at ile git sıçmaya…
Emekli diyor; hadımım,
Sen diyorsun; kaç çocuğun var… 
Aklıma, sokak köpeklerinden muzdarip olan ve bunu belediye başkanına şikayet edip çözüm isteyen; çözüm olarak da "köpekleri kısırlaştırdık" diyen başkana Diyarbakırlı vatandaşın söylediği söz geldi:
"Köpekler bizi ısıriler dedik s…ler demedik…"
Emekliye uyarlarsak:
"Biz, bu maaşla yaşadığımız yerde bile geçinemiyoruz dedik; tren biletleri pahalı olduğu için seyahat edemiyoruz demedik…"
 
***********
 
Ayak Üstü Söylenemeyen ama Tek Ayak Üstünde Saklanan Doğrular
Maliye Bakanı Şimşek aracına doğru yürüyor.
Muhabir soruyor:
"…ara zam olur mu acaba?"
Şimşek:
"Ayaküstü yorum yapmıyorum arkadaşlar…"
Bunu duyan muhabir eminim içinden şunu geçirmiştir ama soramamıştır:
"Ama efendim,
Vatandaş çarşıda pazarda, bakkalda markette ayaküstü yolunuyor, ayaküstü soyuluyor, ayaküstü öpülüyor,
Bunları sormak, konuşmak için; 
Ne yani! Amuda mı kalkalım yoksa uygun gördüğünüz başka bir pozisyon veya kompozisyon var mı?"
OGÜNhaber