Kuzey Irak'ta Barzani'nin zor sınavı

Bu sistemle yapılan Temmuz 2009 seçimler sonucunda Mesut Barzani, halkın % 70 oyunu alarak başkan olmuştur. Halkoyuyla seçilmiş Barzani’nin görev süresi ise 19 Ağustos 2015’de dolmaktadır.

İşte bu noktada Kuzey Irak’la ilgili, oldukça ilginç gelişmelerin olduğunu görmekteyiz.  Başkanlığın halkoyuyla değil de, Parlamento tarafından seçilmesine dair ciddi çalışmaların sürdürüldüğünü görüyoruz.  Kuzey Irak’ta bulunan üç büyük partiden  (KDP-KYP-Goran Hareketi) birisi olan Goran Hareketi (değişimciler) öncülüğünde, oldukça ilginç ve bir o kadar da kirli bir ittifak oluşmuş ve harekete geçmiştir. Bu bağlamda bu ittifakın merkezinde de “paralel yapı”yı da görmekteyiz. Diğer aktörler ise İran, İngiltere, İsrail, ABD, Talabani’nin başkanlığını yaptığı KYP, hatta PYD( pkk’nın Suriye kolu) ve PKK’yı gözlemekteyiz.

İran, Goran Hareketine verdiği destekle Kuzey Irak’ta etkinliğini artırma gayretindedir. Bunun için de elindeki her türlü imkân ve fırsatı her yolu mübah saharcasına kullanmakta ve İran’ın Kuzey Irak Konsolosu  Murteza Abadi adeta bir muhalefet lideri gibi çalışmaktadır. En büyük hedefi Mesut Barzani’nin başkanlığını sona erdirmektir.

Keza; Kuzey Irakta ekonomi, eğitim, alt ve üst yapı işleri, güvenlik ve hukuk kurumları gibi alanlarda oldukça etkin halde olan “paralel yapı” da aynı amaçla ittifak içinde hareket etmektedir. Hatta Barzani Yönetiminin Türkiye ile iyi ilişkilerde bulunması nedeniyle ve Ak Parti’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı sonucu, Barzani aleyhine çevirebilme gayreti içinde dolu dizgin çalışmaktadırlar. KYP de,  bu gelişmeler içinde Goran Hareketine daha yakın bir mesafe sergilemektedir.

Tüm bu ittifakların karşısındaki en büyük hedef ise Mesut Barzani olmaktadır. Artık Barzani’ye karşı Kuzey Irak’ın 17-25 Aralığı diyebileceğimiz atraksiyon, komplo teorileri ve algı operasyonları için işaret fişekleri atılmaya başlanmıştır. Goran
Hareketinin dilinden düşürmediği “yolsuzluk, yoksulluk, kayırmacılık, sosyal adaletsizlik, eşitsizlik” gibi kavramlar başta Goran lideri Noşirvan Mustafa olmak üzere“anti Barzani” ittifakını dilinden düşmemektedir.

Buradaki asıl amaç veya Barzani’yi bu hedefe koyan sebep nedir diye bakmakta fayda var.

Karışık ve karmaşık Irak’ta güvenli bir bölge oluşturan ve bölgesini daha aklıselimle yöneten Barzani’nin Türkiye’ye yakınlaşması ve ticaret hamlelerini Türkiye ile gerçekleştirmesi bunun en büyük nedeni olmuştur.

İngiliz bankaları yerine Türk bankalarıyla çalışması ve uzak ülkelerle teşrik-i mesai yerine komşusunu ve özellikle de Türkiye’yi tercih etmesi bu muhalif ittifakın ana temelini oluşturmuştur. İran’ın bölgeyle ticaret hacmi 5-6 milyar dolarlar civarında bulunmakta olup; özellikle Goran Hareketinin merkezi olan Süleymaniye ağırlıklı bir nitelik göstermektedir. Bu durum ise özellikle bu Goran Hareketi  -güya “değişim”hareketi-  kanalıyla İran’ı Kuzey Irakta etkinleşme çabasının ana noktasını oluşturmuştur.

Hatta, şuanda çok konuşulan, Kuzey Suriye’de oluşturulmak istenen “Kürt koridoru” hamlesinin de ileri düzeydeki planlamasında  Barzani ’siz Kuzey Irak’ın, bu koridordan Akdeniz’e ulaşması hedefinin yattığını görebiliriz.

Komplo Teorileri ve “yolsuzluk soslu sanal algılar” konusunda uzman olan ve bu konuda ABD ve İngiliz “sahipleri” tarafından eğitilip sahaya sürülen paralel yapı da bütün gayretiyle; Türkiye’de  icra ettikleri “Erdoğan’sızlaştırma” politika ve oyunlarının bir başka şeklini, Kuzey Irak’ta “Barzani’sizleştirme” boyutuyla sahneye koymuş bulunmaktadırlar.

Tüm bu hususlar ve gelişmeleri dikkate aldığımızda Kuzey Irak’ta çok ciddi ve bir o kadar da tehlikeli gelişmeler olmaktadır. Bu sürecin başkanlık seçimlerinin olacağı Ağustos ayında, daha da çetrefilleşeceği bir gerçektir.

Türkiye’de yaşayıp sürekli Kuzey Irak’a gidip gelen kimi yazarların da son zamanlarda ilginç bir şekilde, burada Selahattin Demirtaş’ı, orada ise Goran Hareketi lideri Noşirvan Mustafa’yı parlatarak öne çıkartma gayretleri tesadüf değildir. Daha önce Mesut Barzani’ye övgüler sıralayan –sözüm ona- bu Kürt uzmanı yazarların, bir anda bu değişim ve dönüşümleri oldukça dikkat edilmesi gereken bir husustur.

Her fırsatta Kuzey Irak ile ilgili söylemlerle, yakınlık vurgusu yapan Türkiye-Kürt Siyasal Hareketi olan HDP ve Selahattin Demirtaş’ın, bu konuda bir cümle bile etmediğini şaşkınlıkla izlemekteyiz. Tam tersine HDP’liler ilginç şekilde ilgi odaklarını Kuzey Suriye’ye çevirmiş bulunmaktadırlar. Yıllarca Kuzey Irak, Kandil gibi coğrafyaları dillerinden düşürmeyen bu kesim için, yeni algı ve ilgi merkezi Kobani, Cezire, Kamışlı, Afrin gibi Suriye’nin kuzeyini oluşturan “koridor” olmuştur. Bu da gözden kaçırılmayacak derecede önemli ve manidar bir durumdur.

Önümüzdeki günlerde siyaseti çok iyi bilen ve aklıselimi hep ön planda tutan Mesut Barzani’yi izlemeye devam edeceğiz. Kendisine yönelik oluşturulan bu karşıt ittifak hamlelerini, kendisini yok etmeye odaklı  iç ve dış müttefik organizasyonları  nasıl savuşturacağını bekleyip göreceğiz.

Kuzey Irak’ta sergilenen bu  oyun çok tanıdık, aşina ve bilindik geldi bize..
OGÜNhaber