Yer, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Konu, Yap-İşlet-Devret modeliyle veya Kamu-Özel Ortaklığıyla yapılan işler.
Çıkış noktası ise yapımı tamamlanıp hizmete açılan Çanakkale Köprüsü…
Muhalefet, geçiş ücretleri ve verilen garanti arasında astronomik fark olduğunu söylüyor,
Ve "vatandaş geçmediği köprünün bedelini neden ödüyor" diye soruyor.
İktidar sözcüleri ise savunmada,
Ve Ak Parti Grup Başkanvekili diyor ki;
"Geçmediğimiz köprünün parasını niye veriyoruz.
Ben de Malatya'nın Kömürhan Köprüsü'nden geçmiyorum ama parasını veriyorum.
Her yatırımın parasını veriyoruz.
Ne demek "geçmeden".
Geçmeden verilmesi ekstra bir imkândır vatandaş için.
Olması zaten başka usulle yapılsa gene kamu bütçesi konulacaktı."
Yorum yapmadan önce, tabloya yalın bir şekilde biz de bakalım.
Ulaştırma Bakanı'nın açıklamaları eşliğinde…
Geçiş ücreti 15 Euro+KDV (otomobil)
Yani, 240 TL,
Araç garantisi ise günlük 45 bin adet.
Daha basitleştirirsek,
Devlet firmaya demiş ki;
"Sen bu köprüyü yap,
Geçse de geçmese de, günlük 45 bin araç geçmiş gibi ödeme yapacağım,
Ve, araç başına 15 Euro vereceğim.
Bu süre ise 11 yıldır…"
Yorum yapacak olursak;
Kimsenin köprü-hastane-yol yapımına,
Hatta bahse konu yöntemle yapılmasına karşı olduğunu düşünmüyorum.
Eğer ki;
Proje yapım maliyeti ile garanti edilen miktar arasında astronomik fark varsa,
Bu fark yüzde 50'den fazlaysa,
Sözleşme döviz üzerinden yapılmışsa,
Bir de, geçmiş örneklerde garanti edilen miktarla, gerçekleşen miktar arasındaki fark bir türlü kapanmıyorsa,
Burada bir sorun var demektir.
Ya doğru hesap ve doğru bir gelecek projeksiyonu yapılmamış,
Ya da, bir art niyet veya görev ihmali var demektir.
Her iki hal de kabul edilemez!
Üstelik, konu Çanakkale Köprüsü olsa da,
Diğer yapılan ve işletmeye açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi köprüsü, Marmaray, İstanbul-İzmir Otobanı için,
Sadece bu dördü için,
Garanti edilip devletten ödenen bir yıllık tutar,
Yani geçmeyen araç için ödenen miktar bu eserlerin birini ve hatta ikisini yapacak miktar kadarsa;
Muhalefetin ve halkın "neden böyle" diye sorması kadar normal bir şey olabilir mi!
Hal böyleyken,
TBMM adına denetim yapan kamu kurumu Sayıştay bile raporlarında bu handikaplara dikkat çekip, her türlü baskı ve karartmaya rağmen kamu zararına parmak basarken,
Makul ve mantıklı cevap vermek,
Yapılan hesaplama konusunda ikna edici açıklama yapmak,
Hatta "biz hata etmişiz, yanlış hesaplama yapmışız, özür dileriz.." demek yerine, Agresif ve asabi şekilde diklenirsen,
Ve üstüne üstlük, sözleşme detayları gizlidir dersen; sadece ve sadece, soru işaretlerini artırırsın.
Hatta düzgün-mantıklı-makul yaptığın bir işle ilgili bile şüphe bulutları oluşturur,
Hatta artırırsın.
Neyi gizlemek, saklamak, örtmek istiyorlar da, "sözleşme içeriği gizlidir" hükmü koyma gereği hissediyorlar diye düşünmeyi engelleyemezsin.
Hatta söylediklerine sen bile inanmadığın için mi yoksa yalanlar birbirine karıştığından dolayı mı, onu bilemem ama sonraki söylediklerinle önceki söylemlerini boşa düşürürsün.
Misal;
Temeli 2013 yılında atılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için "yapım ve işletim süresi 10 yıl 2 ay 20 gün" demişsin.
Ama şimdiki Ulaştırma Bakanı diyor ki; "2027 yılında Yavuz Sultan Selim Köprüsü devlete devredilecek"
Sayın bakan,
2013 yılına 10 yıl daha eklersek; bu devrin 2023'de olması gerekmiyor mu idi!..
Ne oldu,
Dilin mi sürçtü yoksa geçen zaman zarfında sözleşmeye "gizli" ibareli yeni bir hüküm mü eklendi de, süre 2027 oldu!..
Böylesi yaman çelişkiler,
Kabul edilemezlikler,
Gizler, sırlar, karanlık ve kör noktalar varken,
Tarafı Türkiye Cumhuriyeti olan bu sözleşmeler için yetkili mahkemeler Londra Tahkim Mahkemeleri'yken,
Ve dahi, sözleşmelerin dövize endeksli yapılması yetmezmiş gibi, bir de firma lehine olmak üzere ABD enflasyon oranı kadar artış hükmü eklersen, kimse sana inanmaz,
Ağzınla kuş tutsan inanmaz,
Ve konuştukça batarsın!..
Sonra da Grup Başkanvekilin çıkar,
Mahalle kahvesi ağzıyla;
"Ben de Malatya Kömürhan Köprüsü'nden geçmiyorum ama bedelini ödüyorum" gibi abuk-sabuk açıklamalarla ve dalga geçer gibi,
Karışmış akılları daha da karıştırır, var olan kuşkuyu daha bir derinleştirirsin.
Ve hatta, geçmeyen araç bedelinin milletin cebinden devlet eliyle ödendiğini ikrar ve itiraf edersin!..