Kılıçdaroğlu "Helalleşmekten" bahsetti ve bu bağlamda harekete geçeceğini söyledi.
Acaba neden?
Çünkü iktidar tarafından hazırlanan planı gördü ve karşı harekat yapma ihtiyacı hissetti.
Peki neydi ve nedir iktidarın planı?
Bunu görmek ve anlamak için öncelikle gelişmelere bakalım.
—Saadet Partisi başkanı Temel Karamollaoğlu Erdoğan'la görüşüyor ve Erdoğan'ın da 50+1 için hata olduğunu söylediğini söylüyor.
—Mehmet Barlas, CHP'nin kapatılma ihtimalinden ve "nasıl kapatılır"dan bahsediyor.
—Cemil Çiçek, 50+1'in ülkeyi krize götüreceğini, sistemi tıkayacağını ve bu noktada partilerin "gri alan" oluşturarak konuşmaları gerektiğini dile getiriyor.
—MHP, Ak Parti'nin kendilerinden bağımsız yeni bir plan yapmaya başladığını görmüşçesine; MHP'nin muhalefet rolünden ve iktidar ortağı olmadığından dem vuruyor.
—Muhalefet ve özellikle İYİ Parti hala, içeriğinden kimsenin bir şey anlamadığı "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" iddiasını sürdürüyor ve bu bağlamda partilerarası toplantılar yapılıyor.
—İktidar, her ne kadar anketler yalan söylüyor, manipüle ediyor dese de; Ak Parti+MHP olarak, mevcut 50+1 sistemiyle seçim kazanamayacağının çok farkında.
—Buna bir de, Ak Parti'nin kendini iktidar kalmaya mecbur hissetmesini eklersek; iktidarın 50+1'i ortadan kaldıracak yeni bir "siyasi oyun senaryosu" yazdığı ve yakında gösterime sokacağını söylemek, ütopik olmayacaktır.
Hazırlanan bu "siyasi oyun senaryosu" nedir?..
Senaryonun özeti, "50 + 1'in bugün de, gelecekte de fayda getireceğine şahsen inanmıyorum. Türkiye'nin devasa sorunları var. Biz bu sistem tartışmalarıyla uğraşa uğraşa korkarım ki, bu sorunları daha da büyütmüş olacağız…" diyen Cemil Çiçek'in açıklamalarında kendini gösteriyor ve özetle şunları dile getiriyor;
"—Sistem tartışmaları götürü usulle yapılıyor,
—Sistemin aksaklıkları üzerine, tüm partilerce bir "gri alan" oluşturulmalı ve bunun üzerine kafa yorulmalı,
Başka bir örnek; mesela Merkel 15 sene yönetti. Peki 50+1 ile mi kazandı; hayır.
—Başkanlık seçimleri belediye seçimleri gibi yapılabilir. (Yani en çok oyu alan başkan seçilir)
—Bu 50 + 1'in iyi olduğunu söyleyen bir Allah'ın kulu yok ki…
Türkiye'nin bir an evvel bu kutuplaşmadan, bu kamplaşmadan çıkıp makulü arayan bir toplum haline gelmemiz lazım.
—İki tarafa da çağrı yapıyorum: Bu sistemin neresi doğru, neresi yanlış?
İş tutmayla, sistemden yaşanan sıkıntıları ayırt ettiğimizde gri alan oluşur.
O zaman da grup toplantıları rahatlar.
Çünkü her salı günü karşılıklı sınır ötesinden top atışları yapılıyor.
—Kuru kuruya sistem tartışması olmamalı..."
Durum-hal ve gidişat böyleyken, Ocak ayında Erdoğan çıkıp dese ki;
"Ey muhalefet ve özellikle Ey Akşener kardeşim,
Sen parlamenter sistem diyordun/diyorsun.
Buyur gel, el ele/kardeş kardeş bunu yapalım. Bak, Sayın Karamollaoğlu da bunu istiyor.
CHP'ye gelince; ona kafanı takma,
O işi, biz halledeceğiz,
CHP'yi ya kapatacağız veya tarihi eser gibi "müzelik" bir formata sokacağız. Hem de bunu Atatürk'ü yüceltmek adına;
"Atatürk'ün partisi hepimizin ortak değeridir ve bu değer, bugünkü CHP'li yöneticiler elinde perişan halde. Biz aziz Atatürk'ün hatıratına yapılan bu hoyratlığa müsaade edemezdik ve gerekeni yapıyoruz…" diyerek…
Böyle olunca Akşener ne yapacak?
Olur ama şartlarımız mı var diyecek,
Veya, "mevcut sistemle iktidar olamayacağını gördün ve bizi kullanıyorsun" mu diyecek…
Diyebilir ama bu durum, tam da Erdoğan'ın istediği bir zemin olacaktır.
İşte o zaman, muhalefet siyaseten zorda kalacak ve haklıyken haksız konuma düşme durumu doğacaktır.
Erdoğan bu durumu öyle bir hale getirir ki; İyi Parti ve Akşener bas bas bağırsa da kendini anlatamaz ve doğru anlaşılamaz.
Peki Akşener, Erdoğan ve Ak Parti'nin bu siyasi manevrasına karşı manevra yapabilir mi?
Yapabilir ve yapacaktır da…
Ama, sonuç kimin işine yarar onu bilemem…
İyi, tamam da; Kılıçdaroğlu ve CHP'ye ilişkin bu kapatma söylemleri ve Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" çıkışı ne oluyor derseniz;
Kapatma ve terörle özdeştirici söylemler CHP'yi yalnızlaştırma ve Millet İttifakı bileşenlerinden ayrıştırma düşüncesinin işaret fişekleridir.
CHP'yi küçültme, müttehem duruma sokma, HDP ve dolayısıyla terörle özdeştirme sürecinin hızlandırılmasıdır. Bunun başarılı olması ve/veya CHP'nin kanun yoluyla tokatlanıp bitirilmesi için de; başta İYİ Parti olmak üzere diğer Millet İttifakı bileşenlerinin koparılması ve CHP ile HDP'yi yanyana gösterecek bir resmin oluşturulması gereklidir.
Bu planı, risk ve tehlikeyi gören Kılıçdaroğlu, işte bu yüzden "helalleşme" harekatını başlattı.
Sonuç:
Ak Parti kendini iktidar kalmaya mecbur ve hatta mahkum hissediyor ve görüyor.
Bunun için de her türlü manevra ve atraksiyonu yapar ve yapacaktır.
Bahsettiğim "siyasi oyun senaryosu" bunun sadece birisi.
Gerekirse veya iktidarı kaybetme riski görürse daha farklı senaryolar kurar ve sahneler.
Bundan da imtina etmez.
Umarım iktidar, bu yazımda bahsettiğim senaryo ve buna benzer planlarla hareket eder, "farklı ve tehlikeli senaryolar"ı gündemine almaz.