Henüz yürüyüşün başındasın,
Yol yakınken geri dön,
Sana
“daha hızlı daha hızlı” diyenlere aldandın,
Ankara’da koşar gibi vurdun kendini İstanbul yoluna,
Dizlerini, yüreğini hiç hesap etmedin,
Daha yolun başındasın,
Ama başladın çelişik ve tutarsız beyanatlara...
Derim ki Sana…
Yakında seni alt etmek isteyen muhalif CHP’liler başlayacak konuşmaya,
Bir süre sonra başlatacaklar kazanı kaynatmaya,
Pusuda bekliyorlar biraz daha ilerlemeni,
CHP’ye başkan oluşundan bilmelisin CHP’deki Cadı Kazanı’nı,
Bilmelisin CHP’nin düşmana ihtiyacı olmadığını,
CHP’nin düşmanı yine CHP’dir, bunu sen iyi bilirsin…
Sen
“adalet” pankartıyla Gandhi’leşmek isterken,
Başlatacak seninkiler
“parti içi adalet” söylemini,
Muharrem İnce ince başlatacak siyasi idam ilmiğini,
Umut orantısızca atacak kör düğümünü,
Fikri sağlayacak kör kuyuların girdabını,
Başlayacak
“Bremen mızıkacıları” gibi hepbir ağızdan,
“CHP iyi yönetilmiyor, lider sorunu var” söylemlerine...
Arkanı kolladın mı Kılıçdaroğlu,
Giderken Genel merkez ne alemde idi,
Rüzgar aynı yönden esecek mi geldiğinde,
Haberin var mı,
Hesaplar yapılıyor, parti içi muhalefet başladı bile toplantılara,
Genel Başkan olarak çıktığın yolculuk
“tenzil-i rütbe” yaptırmasın sana…
Derim ki Sana…
Sakın bir türkü tutturma;
“uzun ince bir yoldayım, gidiyorum sadece gündüz” diye, gittiğin yol otoban’dır,
Aşık Veysel’leşmeyi sakın düşünme,
CHP türküler söyler ama türküler gibi yaşamaz,
Diyecekler yakında, CHP Örgütünden arkadaşların;
“E. Berberoğlu’nu partiye alırken düşünecektin,
Bugünleri hesap edecektin FETÖ’nün Truva Atını alırken partiye”,
Her geçen gün yalnızlaşacaksın, kalabalık görünen, yalnız başladığın yürüyüşünde, an gelecek pişman olup “Keşke” diyeceksin,
“Kapının önüne koyarım ha…” diyeceksin, kapının önündeki muhaliflere,
Önüne koyacak bir kapın kalmayacak,
İş işden geçmiş olacak,
Gel etme, eyleme, yol yakınken dön…
Derim ki Sana…
Bir süre sonra,
“Ben oynamıyorum” mızıkçılığın da prim yapmaz,
Kaleyi terk ediyorsun,
Döndüğünde kalene karakış gelmiş olabilir,
CHP’girişine tuzaklar kurulmuş olabilir,
Sırtlanlar üşüşmüş olabilir;
“yürü Kemal, kim tutar seni” naralarıyla,
Belki de silinecek ayak izlerini partinde,
Seni tanımazlar dönüşünde,
Sen de kimsin derler,
“Ben Genel Başkanım, kovarım bak sizi” demene gülerler müstehzi ifadelerle,
Odana çıkmak istersin, artık o oda senin değil derler,
Sonra oturursun
“CHP Tavırs” merdiveninde,
Başın iki ellerin arasında;
“Allah’ım ben nerde hata yaptım” diye dövünürsün,
“Sen İstanbul yolundayken….” diye başlayan cümleler üşüşür kulaklarına,
“Gitmemeliydin, etmemeliydin, bilmeliydin yolların yürümekle aşınmayacağını” diyecekler,
“Biz sana demiştik” diye akıl verecekler biakil olanlar bile…
Beynin, aklın sana ihanet etmeye başlayacak, işkence edercesine,
İş işden geçmeden aklını başına al ve
“geri dön”.
Derim ki Sana…
Yok demeyeceğim artık sana…
Bu kadar dedim
“yetti gari”,
Dediklerimi herkes anlar ama Kemal anlamaz,
Artık ne halin varsa gör,
Klişe CHP retoriğine uy, hangi taş sert ise başını ona vur, eline bağlama al ve başla;
“O eski halimden eser yok şimdi,
Izdırap içinde yorgunum şimdi,
Tutun kollarımdan düşerim şimdi,
Yalnızım dostlarım, yalnızım yalnız.
Neler gördüm neler geldi başıma.
Düşe kalka geldim ben bu yaşıma.
Tutup da kaldırın Allah aşkına.
Yalnızım dostlarım, yalnızım yalnız”
Derim ki Sana…
Benden söylemesi,
Demedi deme...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.