Kapatın Belediyeleri; 'Herşey Çok Daha Güzel Olsun'

1910’da Maarif Nazırlığı’na yani Milli Eğitim Bakanlığı’na getirildi.
Hemen her yerde uyuyup gitmesi ve dalgınlığıyla meşhurdu.
Ama çok önemli bir farkı vardı:
O devrin önde gelen alimlerinden ve yenilikçilerinden biri sayılmış, eğitimde modernleşmenin öncüsü olmuştu.
Türk Eğitim Sisteminin çağdaş bir seviyeye çıkması için elinden geleni yapmış birisiydi.
Bir dost meclisinde konuşurken şaka maksadıyla söylediği; “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” cümlesiyle anılır oldu.
Mekanın cennet olsun Emrullah Efendi…

Bugünlerde Belediye odaklı yaşanan bazı tartışmalar bu sözü aklıma getirdi.
Şu Belediyeler olmasaydı, idare ne güzel olurdu…”
Bu konuda bir önerim var.

Hem CHP'ye hem de muhalefet adaylarına oy verip kazandıran seçmene de ders olacak bir formül.
Hem de, bir iktidar sözcüsünün beyanında dile getirilen "Paralel Devlet Yapılanması" riskini ortadan kaldıracak bir çözüm.

Önerim şu;

Kaldıralım belediyeleri,
Kapılarına kilit vuralım…
Valiler Büyükşehir Belediye Başkanlığını, kaymakamlar da ilçe belediye başkanlıklarını icra etsinler.
Kaldı ki, özellikle doğudaki kimi il ve ilçelerde bunun örneklerini de yaşıyoruz.
Ne gerek var bugünkü şekilde belediye başkanlıklarına,
Seçim masrafından da kurtulmuş oluruz.
Hem de; yok efendim filanca belediye yardım kampanyası başlatmış,
Falanca belediye iaşe paketleri vermiş,
Feşmekanca belediye sağlık desteği sağlamış gibi, “devlet içinde devlet”  olacak iş ve eylemler radikal şekilde ortadan kaldırılmış olur.
Bu düzenlemenin "nasıl, ne zaman, hangi koşulda, kime" uygulanacağı yetkisi de iktidara verilsin ki; kamu yönetiminde insicam ve ahenk sağlanabilsin.
Böylelikle seçmen de aklını başına alır ve muhalefete oy vermenin gereksizliğini anlar.
Yahu arkadaş demokrasinin beşiği İngiltere’de bile  muhalefetin belediye yönettiği görülmüş mü..(!)
İngiltere mi sadece; dünyanın neresinde görülmüş.
Ama bizim ülkemizde ekonominin neredeyse % 70’ini elinde tutan illerin belediye yönetimi muhalefetin elinde…
Daha önce görülmemiş bir durum.
Mesela 1989-1994 seçimlerinde de muhalefet kazanmamıştı.
İstanbul ve Ankara’yı CHP ve Refah Partisi kazanmamıştı.
Durun, hemen "yanlış bilgi sahibisin" diyerek dönemin belediye başkan ve partilerini hatırlatmaya kalkmayın.
Halüsinasyon görmüşüz derim…
Nuh derim, peygamber demem…
Antidemokratik bir durum, muhalif belediyecilik.
Muhalefet kim ki de, belediye yönetebilsin.
Bence demokrasinin en güzel uygulaması belediyelerin lağvedilmesidir.
Çünkü seçmenler doğruyu yanlıştan ayırt edemiyorlar.
Yerel yönetimler "seçmen iradesine" bırakılmayacak kadar önemlidir.
İrade kendilerine bırakılınca gördük yaptıklarını; İstanbul, Ankara, Antalya Mersin vb. gibi illerde yerel yönetimi  kimlere bıraktılar, kimlere…

"Kızı gönlüne  bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya" misali…
Pardon anlamadım…; "bu belediye başkanları da legal ve kanuni  seçilmiş kişiler ve meşru partilerin adayları mı"?! dediniz…

Hımmmm…
Olsun, ne olacak ki; kapatalım gitsin…
Herkes haddini hududunu bilsin.
Ne demek iktidar harici partilere oy vermek ve belediyeleri teslim etmek…
İşte sonuç ortada;
Yardım kampanyası yapmak, devletin “evde kal” önlemi çerçevesinde evinden çıkamayanların ihtiyacını gidermek, ekmek ve su götürmek muhalefet belediyelerinin haddine mi…

Densizlik bu…
Düpedüz densizlik.
Merkezi yönetime şerik koşmaktır.
Ben zaten en baştan beri belediyelerin gereksizliğine inanan biriyim.
Bence "belediyeler olmasaydı, devlet harika idare edilirdi(!)"

Bu arada; muhalefet belediyelerine kızan, kabaran, yükselen iktidar sözcülerinden bir ricam var.
Eleştirirken, ezerken, kızarken ne derseniz deyin; ister doğrudan vurun, ister ima yollu yerin dibine sokun, ister kapılarına kilit vurun(!) ama lütfen "Paralel Yapılanma" ve "Devlet içinde devlet" gibi tanımlamalar yapmayın.
“Travmamız” depreşiyor….
OGÜNhaber