Hayret! Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, olanı olduğu gibi söyleyebildi!

Yılın 4. Enflasyon Raporu,
Merkez Bankası Başkanı açıkladı.
Başarı veya başarısızlık boyutuna girmeyeceğim.
Tane tane, anlaşılır, politik söylem ve demagojiden uzak şekilde açıkladı.
"Enflasyon canavarını vuracağız, keseceğiz, bitireceğiz!" demedi.
Realiteye işaret etti,
Tabloyu ortaya koydu,
Sene sonu hedefimiz %61 dedi.
Soru almaktan kaçınmadı,
Soru soranları ne azarladı ne de lafı yuvarladı…
Banka kredileriyle ilgili şikayetini dile getiren birine "Sen de kredi alma abi, alma!" diye diklenmeden ciddiyet içinde cevaplar verdi.
Hatırlar mısınız? Şahap Kavcıoğlu dönemini…
Neydi öyle arkadaş ya?..
Hem soru sorun diyor hem de soranı sorduğuna pişman ediyordu!
Adamın konuşmaları, "Merkez Bankası Başkanı"nın konuşması değil de sanki bir kasaba politikacısının laflaması gibiydi!..
Bu arada Kavcıoğlu'nun dilinden düşürmediği bir "Liralaşma" modası vardı.
Demode oldu galiba o…
Yeni başkandan hiç duymadım.
Galiba "Mardin kapısından atlayamadım. / Liralarım döküldü toplayamadım." durumu…
Neymiş?
Demek ki istenirse gerçek tablonun da konuşulabildiği bir Merkez Bankası Başkanlığı yapılabiliyormuş!


Dilan-Engin Polat 
Bu olay, aklıma Rıza Zarrap dönemini getirdi.
Adam bir TV kanalında diyordu ki:
"Türkiye'nin cari açığını azaltıyorum"
Sonrası ise malum…
O şimdi asker/ Canı neler ister, misali.
Amerika'ya gider, Türkiye aleyhine şahitlik eder,
Adını değiştirip çiftlik kurar, at besler, keyif sürer!..
Dilan Polat da çıkıp dese ki:
"Ülkemizin döviz ihtiyacı vardı.
Biz de yurt dışından kaynak transferi yapıyor, yaptığımız alışverişlerle iç ticareti canlandırıp,
Ülke ekonomisine katkı sağlıyor,
Ne güzel yaşayıp gidiyorduk…
Ama haksız yere(!) gözaltına alındık...
Biliyorum, kimseye kızmaya hakkım yok,
Kendim ettim, kendim buldum; yattım, kalktım görgüsüzlük yaptım.
Rastlarsan gözleri yaşlı karına,
Kocamın karısıydım işler tıkırında,
Back to back yaşarken geldik oyuna,
Ülkem kadir kıymet bilmiyor kocam!.."
Der mi? 
Der…
Biz ne diyelim?
 "Görmemiş görmüş, güle güle ölmüş…" 


CHP'de Kurultay ve Kılıçdaroğlu
Sanırım iki veya üç defa kürsüye geldi.
Ne söyledi peki?
Yusuf Hayaloğlu ile özetleyelim:
"Bırak, gözyaşlarımın oyduğu çukurlar
Öylece kalsın betonda, kalsın…
Dolansın peşime bi' metelik etmez bu sırtlan adımları, dolansın!
Yavri yavri,
Şapkam namusumdur…
Ko'ma buralarda, ko'ma,
Tespihim dağılmasın…
Asi bir Küheylan'am,
Kesmez beni bu acılar,
Beni vursa da bu puştlar,
Ancak sırtımdan vururlar!.."
 
Sonuç?
İmamoğlu kazandı,
Pardon Kılıçdaroğlu kaybetti,
Çok pardon Özgür Özel Genel Başkan oldu…
Vay be Dedem!..
Vakti geldi, "bırak artık" dediler dinlemedin,
İnat ettin, direndin!
Al işte,
"Ağalık bende kalsın" deyip gidebilecekken,
Yüz-göz oldun, kendi çocuklarını yüze çıkarttın!
Daha mı iyi oldu!
Artık, "Biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı,
Birileri hiç yoktan sırtımızdan hançerledi!
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı, olmasaydı sonumuz böyle…" desen de nafile!..
Çünkü,
"An gelir,
Şimşek yalar masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada pir sultan ölür…
Son umut kırılmıştır Kaf Dağı'nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler; namlı masal sevdalıları.
Görünmez bir mezarlıktır zaman…
Tahrip gücü yüksek,
Saatli bir bombadır, patlar!
An gelir,
Özgür/lük istenen en Özel o an…
Perdeler açılır perdeler kapanır,
Ve Kılıçdaroğlu tarihe karışır…
Kral öldü yaşasın Kral…"
OGÜNhaber