''Güzel elmalarım vaaaaaar..!''
Bakmış; yaşlı birisi, at arabasında etrafını saran müşterilere elma satıyor.
O kadar çok müşteri var ki; yaşlı adam yetişemiyor bile…
Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;
Al sana beş altın, koş bana elma al, demiş.
Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;
Al sana dört altın, koş elma al.
Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;
Al sana üç altın, koş elma al.
Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;
Al sana iki altın, koş elma al.
Komutan nöbetçiyi çağırmış;
Al sana bir altın, koş elma al, demiş.
Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve;
Hey sen, ne bağırıyorsun?
Burası han mı, yoksa kervansaray mı..? defol buradan.
Arabana da, elmalara da el koyuyorum.
Zavallı yaşlı satıcı korkmuş ve hemen elma dolu arabayı bırakıp gitmiş.
Ve nöbetçi, komutanına dönmüş;
Komutanım iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.
Arabadaki elmaların diğer yarısı kendine tabi…
Komutan saray görevlisine dönmüş;
İşte, iki altına bir çuval elma.
Saray görevlisi vezire dönmüş;
İşte, üç altına bir torba elma.
Silsile halinde; elma sürekli azalıyor.
Vezir, baş vezire dönmüş;
İşte, dört altına yarım torba elma.
Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;
İşte Kral’ım, emrettiğiniz gibi; buyurun, beş elma.
Kral oturmuş odasında ve düşünmüş;
''Beş elma-beş altın.
Yani bir altına bir elma…
Ve elma satıcısının etrafını saran yoğun müşteriler gözünün önüne gelmiş…
Demek ki vatandaşın durumu çok iyi.
Ki, bir elma bir altına olmasına rağmen, elma almak için elmacıya hücum etmişlerdi.
O halde;
Vergileri hemen artırmak lazım..!”
Kıssa ve hisse;
Altını çal, elmayı al,
Elmacıya kalır bir nal.
Vezirinden, nöbetçiye,
Al babam, hepsini al…
Fatura vatandaşa,
Kaşık çalsın yağsız aşa…
Kral’dan çok kral’cılar,
Binsinler vatandaşa…
Elma gitti, elmacı bitti,
Vezir attı, nöbetçi üttü…
Vezirinden nöbetçiye,
Hepsi hamuduyla yuttu…
Evi ekmek bekleyen,
Elmacı hapı yuttu…
Kral baktı herşey güzel.
Elma güzel, halkı güzel.
Bir altına bir elmayı,
Alan vatandaşı güzel…