Ekonomik kriz: Mucizeler sona mı eriyor?..

Artık kaderin garip bir tecellisi midir,
Yoksa, "nasıl geldiysen öyle gidersin" midir,
Yahut da, "krizle gelen krizle gider" kuralı mıdır; bilemem ama garip bir tarihsel tekerrüre hızla ilerliyoruz.
Sanki 2022'de, 2002'yi yaşayacak gibiyiz.
Dejavu gibi…

2001'de büyük bir ekonomik kriz yaşadık.
Noktasal nitelikteydi ve bir anda patlak verdi.
Olay, sadece bir "Anayasa Kitapçığı" fırlatılmasından ibaret değildi.
Ekonomiyi o noktaya getiren tüm negatif şartlar zaten oluşmuştu.
Kitapçık fırlatılması ise, fitilin ateşlenmesi eylemiydi sadece…

Kasım-2002'de, krizin aktörü olan partiler hezimeti yaşadı.
Çiçeği burnunda ve daha yaşına bile girmemiş Ak Parti iktidara geldi.
İktidarı yaşanan kriz belirledi.

Şimdi ise, kriz daha farklı bir boyutla yaşanıyor.
Zamana yayılmış,
Adeta içselleştirilmiş,
Güçlü bir iktidara rağmen ortaya çıkmış,
Sathî ve her şeye etki edebilirliği olan, çok boyutlu ve çok faktörlü bir kriz…
Sindirtilse de her geçen gün derinleşen ve çoklu etkiler oluşturan bir kriz…

Ama her iki krizde de bir ortak nokta var ki, neredeyse tıpatıp aynı;
İktidar rehaveti ve göstere göstere gelen ve yaşanmakta olan krize karşı umursamazlık!..

Halbuki Ak Parti, ekonomik krizin oy bazında nelere mal olabildiğini 2009 yerel seçimlerinde gördü.
Nasıl?

2007-2008 Küresel Ekonomik Kriz vardı ya,
Hani bizi "teğet geçen" kriz; işte o…
Belki de kriz bizi teğet geçmişti,
Ama seçmen teğet geçmedi.

2007 genel seçiminde % 46'lık bir oyla Ak Parti'ye destek veren seçmen, 2009 Yerel Seçimlerinde desteğini % 38'e düşürdü.
Bu kriz iktidardan kaynaklı olmasa da, küresel bazda olmasına rağmen oylarda düşüşe yol açmıştı.

Üstelik o dönemde seçmeni etkileyen faktörler bugünkü kadar çok ve etkili de değildi.
Sadece "teğet geçen" ve halkın olağan hayatına bugünlerin onda birisi kadar bile yansımayan bir ekonomik kriz söz konusu idi.

Fakat şimdi o kadar çok olumsuzluk bir araya gelmiş ve aktive halde ki…
—Pandemi,
—Sığınmacı sorunu,
—Yaşanan darbe girişiminin yarattığı hasar ve sonrasında mağduriyet kaynaklı olduğu iddia edilen duygusal kopuş,
—Her türlü sorunun ilacı gibi reklamize edilen ve uygulanmaya başlanan yeni yönetim sisteminin(Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) her geçen gün ortaya çıkan handikapları ve hatta bunların iktidar taraftarı olan kimilerince bile, dile getirilmeye başlanması,
—İktidar içi taht kavgaları ve Erdoğan'ın bile, artık bunları kontrol edememesi,
—Derin bir ekonomik kriz yaşanırken, halk perişanlıktan ertesi günü bile öngöremezken; iktidarın üst mensupları tarafından ülkenin günlük-güneşlik/güllük-gülistanlık gibi olduğuna dair yapılan güzellemelerin ve kendilerine kurdukları sahte cennetin millete sövmek gibi algılanması,
—Eskiden her şeye rağmen Erdoğan diyen kitlelerin, artık Erdoğan'a rağmen noktasına gelmesi,
—Çözüm için atılan her adımın çözülmeyi artırması ve halkın/Ak Parti seçmeninin kahir ekseriyetinin sorunun hallolacağına inancının sıfırlanması…
Bunlardan başka, söylenecek daha bir sürü negatiflikler var.

Öyle ki;
"Muhalefete Ak Parti bu seçimi nasıl kaybeder?" diye sorsalar, onlar bile bu kadar dört başı mamur felaket planı hazırlayamazlardı.
Hatta bu tabloyu gören o meşhur "dış güçler" bile bir kenara çekilmiş izliyor ve "bir şey yapmamıza gerek kalmadı. İktidar kendi kendini tüketiyor", diyorlardır.

Bu kadar gafilin, gafletin, beceriksiz ve beceriksizliğin ittifak ettiği bir ortamda Ak Parti'nin muhtemel bir seçimi kazanmasına ihtimal bile vermiyorum.
20 yıldır iktidar olan Ak Parti'nin, yaşadığı ve yaşattığı kışların en çetini bu 20. kış olacaktır.

Ve emin olun,
Klişeleri sevmesem de, klişe bir sözle; bu kış, "yenilen ayaz" unutulmayacaktır, demek zorundayım.
2008 krizinin yaşandığı yılın kışı ayaz-mayaz da değildi; azıcık, "don" düşmüş gibiydi.
Ama bedeli 8 puan, oy kaybı olmuştu.

Bu kış ayazın zirvesi yaşanacak,
Milletin anası ağlayacak, belini doğrultamayacak, ekmeğe muhtaç olacak,
Don da düşecek, halkın bir yerleri de donacak…
Önümüzdeki günlerde yaşanması çok olası bu gerçekleri de göz önünde bulundurursak;
Tarihi tekerrür mukadderdir,
Ve kaderin garip tecellisidir ki; "2022'de, 2002'nin tekrarı yaşanacak ve krizle gelen Ak Parti, yine bir kriz sonucu başladığı yere dönecektir" demek hayal olmasa gerektir.

Rıdvan Dilmen'in maç izlerken "…gol olur" dediğinden hareketle; bu durum geri döndürülebilir ve "seçim golü engellenebilir mi?" derseniz;
Mucize gerekir,
Hatta, öyle böyle değil; baya bir mucize gerekir.
Ama bence, bu defa mucizeler de tükendi derim!..
OGÜNhaber