Devlet aklı mı, Devlet Bey’in aklı mı?

Tarih 22 Ekim 2024,
MHP Grup Toplantısı…
Bahçeli bir konuştu pir konuştu,
Kendi tabiriyle, tam kitabın ortasından konuştu.
“Tecriti kalksın,
Terörist başı gelsin,
Örgütü lağvettiğini haykırsın,
Sonra da bizden ne dilerse dilesin,
“Umut Hakkı” kapısı ardına kadar açılsın!”

Adeta Türkiye’de hayat durdu…
Sanki ekonomi düzeldi, adaletsizlikler son buldu,
Her boya boyandı bir tek fıstıkî yeşil kaldı…
Herkes bunu konuşuyor.
Herkesin dilindeki bu konu…
Öyle sofistike, derin ve derinlikli yorumlar yapılıyor, sorular soruluyor, cevaplar aranıyor ki; akla ziyan…
Devlet aklı mı söyletti yoksa Devlet Bey’in aklı mı söyledi?
Erdoğan’dan haberli mi söyledi yoksa Erdoğan’a rağmen mi söyledi?
Kendini mi yoksa Erdoğan’ı mı yakmak istedi?
Daha neler neler…

Doğrusu ben de bu kervana katılıp birkaç tahminde bulunup komplo teorisi üretmiştim.
Bir türlü içime sinmedi,
Zor olanı yapıp “basit” düşünmeyi seçtim.
Konuşma metnini yeniden okudum,
Ve dikkatimi başka bir cümle çekti.
“Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum;” cümlesi…
Bu cümleden hareketle Bahçeli’yi yorumlarsak;
“Madem Öcalan olmazsa hiçbir şey olmaz diyorsunuz,
Hodri meydan,
Kendisine bir fırsat veriyoruz,
Gelsin bitirsin işi,
Bakalım nasıl bitirecek!
Nah bitirir!”
demekten başka bir şey kast etmiyor!

Olaylara ve beyanlara sakin bakamıyor,
Bazen çok handikaplı olabiliyor,
Yancılığı ve yandaşlığı aşamıyoruz!
Bütüncül değerlendirmiyor,
Cımbızla çekiyor,
Ve işimize-dişimize göre yorum örgüsü oluşturabiliyoruz!

O konuşmadan çelişkili bir cümle daha size:
“Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın…”
Sormamak olmaz o halde:
Hadi, Edirne’deki Demirtaş’ı sildin,
Peki, ya Kandil?
Kandil’i en baştan hariç tutarsan, Öcalan Meclis’e gelip hangi örgütü lağvettiğini haykıracak?
Geldi ve lağvetti diyelim,
Örgüt, “Böyle Buyurdu Zerdüşt!” deyip, hemen tasfiye ve tahliye işlemleri mi başlatacak?
Sanki bir Terör Örgütleri Kuruluş Yasası,
Ve bağlı oldukları Denetleyici-Düzenleyici bir kurum var da; Öcalan’ın “lağvediyorum” söylemini, “Kurucu liderin beyanı esastır” hükmü muvacehesinde işleme koyacak!
Dar düşünceler dar görüşler!..

Ne olacak peki?
Her şekilde iki sonuç çıkacak.
Hangisi olursa olsun kazanan yine Bahçeli olacak.
Negatif sonuç çıkarsa,
“Zaten nelerin olmayacağını göstermek için siyaseten/siyasetin gereği konuşmuştum” diyecek...
Pozitif sonuç çıkarsa,
“Bakın gördünüz mü; tuttu işte!” diyerek, terörü bitiren muzaffer komutan edasıyla kahraman payesini kapacak…
Ezcümle;
Yapılan açıklamaya, “Devlet aklı konuştu/Üst akıl devreye girdi” falan filan gibi derinlik-merinlik katmanın bir alemi yok!
Bahçeli üzerinde mistik ve efsûnkar bir çözüm felsefesi oluşturup aforizmatik tevile kalkmak da zorlama bir yorumlamadan öteye geçemez!

Dikkatlerden kaçan başka bir husus:
Bahçeli’nin okuduğu edebi ve hamasi metinde çözümün sırrı iki kavrama bağlanıyor.
—Ortak Akıl,
—Milli ve Müşterek Akıl…

Şu sorulara cevap beklemek hakkımız değil mi o halde:
—Milli ve müşterek akıl, sadece DEM Parti/AKP ve MHP’den mi oluşuyor?
—Bir buçuk sene öncesine kadar,
Hatta yedi ay önce yapılan yerel seçimlere kadar,
Gayrı milli ve hain ilan edilen ve üstelik kapanması için tehditkâr bir dille AYM’ye çağrı yapılan DEM Parti ne oldu da birkaç ay içinde millileşti ve Müşterek Akıl Konsorsiyumu’na dahil edildi?
—“Ortak aklı çalıştırmak” sadece bu üç partinin istişare etmesinden mi ibaret?
—Velev ki öyle,
O halde toplumun diğer yarısının veya diğer siyasi partilerin aklının bir önemi yok mu?
—Yoksa “mühür kimdeyse Süleyman odur” sözünden hareketle;
“Cumhur İttifakı iktidardır,
O halde Süleyman da biziz!
 Ortak/Milli ve Müşterek Akıl masasına kimi dahil edeceğimize de biz karar veririz,
Biz ne dersek o olur!”
mu denmek isteniyor!

Kısaca ve Özetle:
Konuşan devlet aklı değil, Devlet Bey’in aklıdır.
Devlet Bey’e göre hava hoş,
Ne yapsa, ne söylese oyu düşmüyor,
Hep yüzde 10…
Bahçeli hep anahtar adam…
Devir değişir, iktidarlar değişir ama Devlet Bey her devirde yine bey…
Olacak olan şu:
Bahçeli’nin yediği koruk, Erdoğan’ın dişini kamaştıracak!
Gerisini AKP düşünsün…

Ak Parti ve Huzur İnşası
2002’de iktidara geldi,
O günden bugüne kesintisiz iktidar…
Ve tarih 26 Ekim 2024…
Erdoğan diyor ki:
“Terörün olmadığı, şiddetin olmadığı,
Huzurun, demokrasinin ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye'yi mutlaka inşa edeceğiz.”
“Edeceğiz” dendiğine göre; yani 22 yıldır edemedik ama bir gün elbet edeceğiz; öyle mi...
Peki ne zaman efendim?
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir!
Galiba bunca zamandır gökdelen inşaatından huzur, demokrasi ve kardeşlik inşasına fırsatları olmadı, zaman kalmadı!

OGÜNhaber